Gazze senin yüzünden bu halde! Serdar Tuncer
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bize ‘Gazze niçin bu halde?’ sorusunu bir soran olsa verecek cevabımız ne olurdu diye hiç düşündünüz mü? Sanmam! Zira cevap o kadar belli ve öylesine âşikâr ki düşünmeye hâcet yok!
İslam ülkeleri ufak tefek hesapları bir kenara bırakıp bir aramaya gelemedikleri için bu halde Gazze. Dahası pek çok ülkenin sözüm ona lideri; batının şahsiyetsiz maşası, kullanışlı aparatı, çapsız emanetçisi olduğu için bu halde.
Gazze, Müslümanlar inandıkları dinin emrettiği gibi kardeşler olamadığı için bu halde. Her namazın son tahiyyatında anne ve babalarından hemen sonra affedilmeleri için Rablerine yakardıkları kardeşleriyle seccadeyi toplar toplamaz kavgaya tutuştukları için bu halde.
İlimde, fende, teknolojide, ekonomide ve daha bilmem nerelerde batıya nispetle geri kaldığımız için Gazze bu halde. Akıl İngiliz’de, para Yahudi’de, kamçı ABD’de olduğu için bu halde.
Say sayabildiğin kadar!
Hiç düşünmeden birbiri ardınca sıralayacağımız bu ve benzeri cevapların hepsi birden doğrudur, ama emin olun eksiktir! Neden? Dikkat ederseniz bu cevapların hepsinde fâil hep bir başkası, suçlu asla biz değiliz. Diyeceksiniz ki: Ben kendi haline bir esnaf, işini yapmaya gayret eden bir öğretmen, rızkının peşinde bir tüccar, istikbali için çırpınan bir öğrenci, evladını yetiştirmek için geceyi gündüze katan bir anne, devlet kademesinde muvazzaf bir bürokrat, ülkesine hizmet derdinde bir siyasetçi, hasılı 85 milyonluk Türkiye’nin sıradan bir ferdiyim. Üstelik Gazze için uykularım kaçıyor, yürüyüşlere katılıyorum, boykot yapıyorum, sosyal medyada paylaşım yapıyorum, imkânım nispetince yardım ediyorum. Hal böyleyken Gazze’nin bu halde olmasının suçlusu nasıl ben olabilirim?
Size acı bir gerçeği haber vereyim: Suçlu biziz ve Gazze bizim yüzümüzden bu halde!
Tüccar, dükkanının kapısını abdestli ve besmeleyle açıp içeri girmediği, fukaranın hukukuna riayet etmediği, zekatını tam vermediği, ‘bizi aldatan bizden değildir’ fehvasına hakkıyla râm olmadığı için bu halde Gazze!
Öğretmen, okulda sadece çalışmayıp aynı zamanda ibadet ettiğinin şuurunda olamadığı, ümmetin yarınlarını yetiştirmenin nafile ibadetlerin en büyüğüne denk bir amel-i salih olduğunun idrakine varamadığı için Gazze bu halde!
Öğrenci, okulunu okurken diploma almak, iş bulmak, başarmak, kendisini gerçekleştirmek gibi sebeplerin en başına ve üstüne, ‘ben bu okulu bitirip Allah rızası için devlete ve millete hizmetkar olacağım’ derdini koyamadığı için bu halde Gazze!
Gazze, anneler evladını daha karnında taşırken tenhalarda gözyaşı dökerek ‘Yâ Rabbi çocuğumu sana kul, Habib-i Edibi’ne ümmet, dostlarına dost, ümmet-i Muhammed’e hizmetkar eyle’ diye niyaz edemediği ve çocuğunu yetiştirdiği yıllar boyunca bu ulvi niyazı attığı her bir adıma katık edemediği için bu halde!
Bürokratlar, kendisine tevdi edilen vazifeyi herhangi bir iş gibi değil; Allah’ın kendilerine aziz bir emaneti gibi görüp, o emanete nasıl layık olacağım ızdırabıyla aldıkları her bir nefesin hakkını verebilmek için geceyi gündüze katamadıkları için bu halde Gazze!
Siyasetçiler şahsi ikbal ve ihtirasının önüne hizmet derdini koyamadıkları; emanet, liyakat ve ehliyet ölçüsüne riayet edemedikleri, domuz yemenin haram ama kul hakkı yemenin domuzlaşmak olduğunu idrak edemedikleri için Gazze bu halde!
Hakim, hakkın teslimi ve adaletin tesisini değil şahsi ikbal ve menfaatini öncelediği için; müteahhit, nereden neyi eksiltirsem kazancımı nasıl fazlalaştırırım düşüncesiyle hareket ettiği için; memur, işini itinayla savsaklayıp mesaiyi keyfince doldurduğu için; usta, üç kuruşluk işi üç yüze bağlamayı marifet zannettiği için; doktor, hastasını Şâfî olanın emaneti değil hastanenin müşterisi gibi gördüğü için; imam, huzura durduğu mihrabın makam-ı Rasûl oluşunu, bırakınız sair zamanları camide bile fark etmediği için; cemaat, mahallesinin camisini sabah namazlarında Cuma’ları kıskandıracak çapta dolduramadığı için; modernitenin kışkırıtıcı teklifini baştacı ettiğimiz anlaşılmasın diye yırtınırken kendi değerlerimizi ayağımızın altına aldığımızı anlayamadığımız için; kitabına uydurmak Kitab’a uymaktan daha kolayımıza geldiği için ve nihayet ebabillerin Rabbi’ne olan itimadımız Amerika’nın büyüklüğüne olan itikadımız kadar olamadığı için Gazze bu halde!
Çare ne?
Her birimiz ırkımız, işimiz, yaşımız, cinsiyetimiz, siyasi görüşümüz ne olursa olsun ‘Gazze niçin bu halde?’ diye sordukları vakit; hiç düşünmeden, zerre tereddüt etmeden, kalbimiz kanayarak, ciğerimiz yanarak, gerçekten inanarak: ‘Benim yüzümden bu halde!’ diyebildiğimiz gün Gazze kurtulur!
Ve her birimiz, sadece suçumuzu itiraf etmekle kalmayıp, bizi bu büyük vebale ortak eden cürmümüz her ne ise onu ortadan kaldırmak için hâlisane çaba sarf ederek, Allah ve Rasulü’nün emrettiği gibi olabilmek için kendimizi divaneler gibi paraladığımız gün Gazze kurtulur!
Unutmayalım dostlar!
Dönüp kendimize bakmak yerine suçu hep bir başkasında aradığımız müddetçe Gazze asla kurtulmayacak; olmaz ama haydi oldu ya, göklerden gelen ilahi bir ikram ile İsrail’in kahroluşunu görsek bile ümmetin ağlayacağı yeni ve başka Gazze’ler çoğalarak var olmaya devam edecek!


