Gökhan Günaydın abluka anlarını anlattı: İnsanlar ölüyordu orada
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Kayyum Gürsel Tekin'in pazartesi günü CHP İstanbul İl Başkanlığı'na gideceğini açıklamasından sonra yurttaşlar ve partililer bina önünde nöbet tutmaya başladı.
Pazar günü akşam saatlerinde başlayan nöbet sürerken polis ekipleri de bina çevresini abluka altına aldı. Ablukanın ilk günü yurttaşlar ve partililer ile polis ekipleri arasında çıkan arbede Gürsel Tekin'in binaya geldiği pazartesi günü de devam etti.
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum olarak atanan Gürsel Tekin daha önce "CHP binasına polisle girmem" dediği İl Başkanlığı binasına polis ekiplerinin yurttaşlara ve partililere sert müdahalesi eşliğinde girdi.
Gürsel Tekin'in içeriye girdiği anlarda binada olan gazeteciler de polis ekiplerince tartaklanarak dışarıya çıkarıldı.
GÜRSEL TEKİN İÇİN BİNA ABLUKAYA ALINDIPolis ekipleri binanın içinde ve dışında biber gazı sıktı. Müdahale esnasında yoğun biber gazına maruz kalan çok sayıda partili ve yurttaş fenalaşarak hastanelik oldu.
Olay anında kayyuma geçit vermemek için eski İl Başkanlığı'nda nöbet tutanlar arasında bulunan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın o anları anlattı.

Polis ekiplerinin bir ada işgal ediyormuş gibi tavır takındığını belirten Günaydın, bina içinde yaşananları gazeteci Hilmi Hacaloğlu'nun "Bir Burada Ne Yaşıyoruz?" isimli programında şöyle anlattı:
"Ya insanlar ölüyordu, ölüyordu. Anlatabiliyor muyum? Ölüyor bak abartmıyorum ben burada yani. Yaşlı insanlar, yaşlı kadınlar birçoğunu acil müdahaleyle hayata döndürmeye gayret ettik. lavabo aradık, üst katlara çekmeye çalıştık, oksijene götürmeye çalıştık. Ya bunlar ne için yani? Müdahale. Müdahale başladı. Müdahaleyi sanki bir adayı işgal etmek, ele geçirmek gibi planlamışlar. Orası bir site, özel bir site biliyorsunuz. Üst tarafında Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel eski bir binası var. Artık eski binası. Aşağıda sitenin önünden arkadaşlar arka taraftan girmişler."
Polisin vekillerin her türlü ikazına rağmen bibergazı kullandığından bahseden Günaydın, "Arkadaşlarımızın bütün ikazına rağmen arkada milletvekillerine gaz basarak öne doğru gelmişler. Önden müdahalenin başlamasını bekliyorlar. Ön tarafı sağı, solu ve karşısı basılmış, kapatılmış. Biz sadece bir kapının önünü tutmaya çalışıyoruz milletvekilleri. Hani diyorlar ya milletvekillerine kötü muamele yapılmadı. Ya vatandaşa yapıyorsan milletvekilini ayıramazsın zaten. Ayırmanı da ben talep etmem zaten." diyerek şunları ifade etti:

Biber gazının yanı sıra polis ekiplerinin içeriye girerken kalkan da kullandığını anlatan Günaydın, şiddetli müdahaleye maruz kalan insanların "Bizi öldürecek misiniz!" şeklinde bağırdığını ifade etti.
"İğne atsan yere düşmüyor ve gazı basmaya devam ediyorlar. Kaçacak bir yer yok. Her taraf tellerle kapatılmış. Korku filmi anlatıyorsunuz. Distopya anlatıyorsunuz. İnanılır gibi değil." diyen Günaydın şu sözleri sarf etti:
"Artık insanlar şunu demeye bağırmaya başladılar. Bizi öldürecek misiniz? Bizi öldürecek misiniz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gençler bağırıyor, arkada insanlar kendilerini yere atmışlar. En sonunda nasıl oldu bilmiyorum, bir mucize. İl binasının arka kapısını zorlamaya başladılar."
Polis ekiplerinin binanın hem önünden hem arkasından girdiğinden bahseden Günaydın, müdahale sırasında sıkıştıkları alandan camı kırarak çıktıklarını şöyle anlattı:
"Bir çocuk bana dedi ki "camı kıralım mı?" Benim camı kırın dememle beraber o kapının açılması bir oldu. Camı kırın der mi bir milletvekili? İnsanların başka türlü kurtulma şansı yoktu. O kapıyı açtırdık, açıldı o kapı ve insanlar o kapının içerisinden 1. kata, 2. kata, 3. kata, 4. kata nereyi bulurlarsa can halliyle dağılmaya başladılar. Ve orada biber gazından dolayı kusanlar, nefes alamayanlar, merdivenlerden yukarıya çıkamayanlar, çıkıp merdivenden ilk olduğu sahanlığa yüz üstü kendini atanlar, onları çeviriyorsunuz, gözlerindeki yaşları siliyorsunuz, yaş dediğin biber gazı yaşı."


