Gülcemal ve Nusrat Mayın Gemisi... Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Bir vapurdan ötesiydi o.
Bir şiirdi. Bir türküydü. Bir hatıraydı.
Adı bile gül kokuyordu; Gülcemal...
Orhan Veli, çocukluk sevinçlerini onun resminde bulmuştu:
“Hangimiz bilir, benim kadar,
Karpuzdan fener yapmasını,
Sedefli hançerle, üstüne,
Gülcemal resmi çizmesini...”
★★★
Bedri Rahmi, İstanbul’u düşündüğünde ilk onun dumanını görmüştü.
“İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir,
Anadolu’da, toprak damlı bir evde,
Gülcemal üstüne türküler söylenir.
Süt akar cümle musluklarından,
Direklerinde güller tomurcuklanır.
Anadolu’da, toprak damlı bir evde çocukluğum,
Gülcemel’le gider İstanbul’a,
Gülcemal’le gelir...”
★★★
Şairlerin dizelerine giren bir gemi, sıradan bir gemi değildir.
O, halkın belleğinde yaşayan bir efsanedir.
★★★
Gülcemal, Amerika’ya ilk Türk bayraklı yolculuğu yapan gemiydi.
Çanakkale’den yaralıları taşıdı, torpile direndi, batmadı.
Karadeniz’de sevdalıların mektuplarını, anaların gözyaşlarını sırtlandı.
“Gülcemal dedukleri
Denizi elekleyi.
Bacalari dumanli
Kıyılari bekleyi.
Gülcemal Gülcemal...
Savruluyi dumanıni
Aldın gittin yarımi
Yoktur senin imanın.”
★★★
Gün geldi, mübadele ateşinde en ağır yükünü aldı; ayrılık.
Bir kıyıdan Rumları, diğer kıyıdan Türkleri bindirdi.
Birileri evine dönüyor gibiydi, birileri evinden sürülüyor gibi.
Aynı güvertede gözyaşları birbirine karıştı.
O gün Gülcemal, sadece demirden bir gövde değil, bir annenin gözyaşı oldu.

★★★
Mustafa Kemal de sevmişti onu. Hatıra defterine şöyle yazmıştı:
“Gülcemal vapurunda gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet takdire değer.”
Bir milletin umudunu taşımıştı Gülcemal, sadece yolcularını değil.
Sonra, tüm bu anılar, bütün bu hatıralar, bir Ağustos günü hurdacı terazisine düştü.
İtalyanlara satıldı.
Parçalandı, jilet oldu.
Yabancıların elinde olsaydı bugün bir yüzen müze olurdu.
Bizdeyse, tarihe gömüldü.
Şiirlerde, türkülerde, hatıralarda kaldı.
Bir vapur değil, bir yürekti Gülcemal.
Parçalanan sadece demir değildi.
Parçalanan, hafızamızdı...
★★★
Okuduğunuz satırların yazarı Sedat Kaya çok haklı. Eğer böylesine tarihi anılarla yüklü bir gemi yabancıların elinde olsaydı, yüzen bir müze haline getirilir, okullar, öğrencilere göstermek için turlar düzenlerlerdi.
★★★
Yitip giden sadece Gülcemal mi?
18 Mart 1915’teki Çanakkale Deniz Zaferi’nin 1 numaralı kahramanı Nusrat Mayın Gemisi de, Arena ekibinin yayınları olmasaydı aynı akıbete uğramaktan kurtulamayacaktı.
Arena Haber Merkezi’ni arayan bir seyircimiz, 7-8 Mart 1915 gecesi Erenköy Koyu burnu istikametinde döktüğü 26 mayınla, çağın en güçlü donanmasının savaşın ilk gününde ağır kayıplara uğramasını sağlayan bu efsanevi geminin Mersin Limanı’nda çürümeye terk edildiğini haber verdi.
Ekibimiz Mersin’e gidip araştırdı ve çekimler yaptı. İhbar doğruydu ve Nusrat da tıpkı Gülcemal gibi jilet olacağı günü bekliyordu.
Haberimiz yurt çapında ses getirdi. Telefonlardan Kanal-D santralı kilitlendi!
Yayınımızın ardından harekete geçen dönemin Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, çürümekte olan tarihi gemiyi dört parçaya ayırarak Tarsus’a getirdi.
Hızlı bir çalışmanın ardından, aslına uygun olarak onarıldı ve şanına yaraşır bir müze-parkta ziyarete açıldı...
Gülcemal’e yetişemedik ama ne mutlu bize ki; Nusrat’ı kurtararak müze olmasını sağladık...


