Güneş D vitamini için önemli ancak maruz kalınan süre 15 dakikayı geçmemeli İzmir Haberleri
Haberturk sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
İZMİR Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Kliniği Hekimi Prof. Dr. Kıymet Handan Kelekçi, güneşin özellikle D vitamini için ciltten sentezlendiği için vücudumuz için faydalı olduğunu belirtip, "Güneşin dik geldiği saatler olan 11.00-12.00 arasında 15 dakika gibi kısa süreli güneşte kalmak yeterli olur" dedi. Güneşte fazla kalmanın DNA hasarına yol açtığına da dikkati çeken Prof. Dr. Kelekçi, uyardı.
Yaz ayları ile mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıkları bazı sağlık problemlerini de beraberinde getiriyor. Çok fazla güneş ışınına maruz kalınması nedeniyle sıcak çarpması, bayılma, kalp krizi ve beyin kanamasının yanı sıra cilt kanserinde artış yaşanabiliyor. Kavurucu sıcaklarda güneş ışınlarına doğrudan maruz kalınmaması gerektiğini belirten İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Kliniği Hekimi Uzman Dr. Gülşah Balcı, "İzmir'de yaz mevsiminin gelmesiyle beraber kavurucu sıcaklar başladı. Şeker, kalp, böbrek ve kalp hastalarımız ve özellikle 70 yaş üstü yaşlılarımız ekstra risk altındalar. Bu gruptaki kişilere 11.00-16.00 saatleri arasında kesinlikle dışarı çıkmamalarını öneriyoruz. Baş dönmesi, bulantı, kusma, fenalaşma hissi, yüzde kızarma, bayılma hissi gibi şikayetleri varsa, vücut ısısının 40 derecenin üzerine çıkıyor ve vücudun kendi ısısını ayarlayamaması nedeniyle 'güneş çarpması' dediğimiz ciddi bir durum oluşuyor. Böyle bir bulgular varsa eğer, hastalarımıza en yakın sağlık kuruluşuna hızla başvurmalarını öneriyoruz. Bu durum yanı sıra damarların genişlemesi ile beyinde baloncuk oluşmasına ya da beyin kanması geçirilmesine de neden olabilir. O baloncuğun patlaması ölümle sonuçlanabilir" dedi.
Balcı, şöyle devam etti:
"Bu tür olumsuz durumlarla karşılaşıldığında sağlık kuruluşu gelene kadar, kişinin bilinci yerindeyse güvenli bir yere uzanması gerekir. Eğer bir bayılma durumu varsa gölge ya da daha serin bir yere yatırılıp, ayakları havaya kaldırılabilir. Ancak, bilinç kaybıyla seyrediyorsa hızlıca 112'yi aramalıyız. Aşırı sıcaklarda zorunlu olarak dışarı çıkan kişiler, günde 2,5-3 litreye kadar sıvı tüketmeli. Çünkü, fenalaşma, baş dönmesi gibi hisler de genellikle sıvı kaybından kaynaklanmaktadır. Besinler yine çok önemli. Özellikle İzmir gibi sıcak şehirlerdekilerin kesinlikle yüksek kalorili, yağlı gıdalar tercih etmelerini istemiyoruz. Bunların yerine zeytinyağlı yiyecekler tercih edilmeli. Sıvı dengesinin ve vücutta sıvı hapsinin sağlanması için kas kitlesi de çok önemli bu nedenle egzersiz yapılmalı."
'SICAK HAVALARDA SIVI TÜKETİMİ ÇOK ÖNEMLİ'
Sıcak havalarda sıvı tüketiminin çok önemli olduğunu söyleyen Dr. Balcı, "Besin tüketiminde ise su içeriği fazla olan kabak, salatalık, kavun, karpuz ölçülü olmak koşuluyla hafif sebzeler tercih edilmeli. Tek kalorili, yağlı yiyecekleri önermiyoruz. Egzersiz çok önemli ancak sabah erken saatlerde veya da akşamüstü güneş battıktan sonra tercih edilmeli. Özellikle şeker hastalarımız açısından sıcak havaların artışıyla birlikte sıvı kaybı artmakta ve bu kan şekerlerinde yükselmeye veya düşüşlere sebep olmakta. Bu nedenle özellikle yüksek sıcak havalarda hastaların sık sık kan şekeri takibi yapmaları önemli. Tansiyon hastalarında için terleme ve sıcaklık artışı ile birlikte hem sıvı kaybı hem de tuz kaybı yaşanıyor. Hastaların sıvı kaybı ile tansiyon düşüklüğü, vücutta tuz kaybı yaşanıyor ve tansiyon yüksekliği olabiliyor. Bu sebepten dolayı sıvı alımına ve tuz tüketimini kısıtlamaya ekstra dikkat etmeleri gerekiyor. Ayrıca böbrek, kalp yetmezliği ve ritim bozukluğu hastaları çoğunlukla idrar söktürücü kullanabiliyor. Bu nedenle hastaların sıcak havalarda işi ekstra önem kazanıyor ve ilgili hekimlerince yakın takibi gerekiyor" diye konuştu.
'GÜNEŞTE FAZLA DURMAK DNA HASARINA YOL AÇIYOR'
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Kliniği Hekimi Prof. Dr. Kıymet Handan Kelekçi de güneşin, özellikle D vitamini için ciltten sentezlendiği için vücudumuz için faydalı olduğunu belirtip, "Güneşin dik geldiği saatler olan 11.00-12.00 arasında 15 dakika gibi kısa süreli güneşte kalmak yeterli olur" diye konuştu.
Güneşte fazla kalmanın DNA hasarına yol açtığına dikkati çeken Prof. Dr. Kelekçi, "Deri kanserleri, melanoma ya da diğer deri kanserlerini artırdığı da artık kanıtlandı. Dolayısıyla 15 dakikadan daha fazla kalındığı zaman güneşteki bu zararlı ışınların deri kanseri oluşturma riski artıyor. Çocuklarda deri ince olduğu için daha da dikkat etmek gerekiyor. Güneşten dolayı deride oluşan yanıklar ve su toplamaları ileride deri kanseri riski oluşumunu artırdığı biliniyor" dedi.
'MİNERAL İÇERİKLİ GÜNEŞ KREMLERİ TERCİH EDİLMELİ'
Güneş koruyucu kremleri güneşe çıkmadan yarım saat önce sürmek ve iki saatte bir yenilemek gerektiğini belirten Prof. Dr. Kelekçi, “Çocuklarda daha da önemli. Güneş koruyucusuna karşı hassasiyeti olanlar veya kullanmak istemeyenler için fiziksel korunma da var. Gölgede kalmak, öğlen saatinde 15 dakikadan uzun süre güneşte durmamak, şapka, gözlük, güneşten koruyucu maske ve şemsiye kullanmak bunlardan bazıları. Uzun süre güneşte kalmak ciltte lekelenme ve alerjik reaksiyonlar da yol açabiliyor. Lekelenme de önemli bir kozmetik bir problem. Özellikle kadınlarda sık görüyoruz. Güneş koruyucu kremlerde özellikle mineral filtreli güneş koruyucu maddelerin olduğu ve Çevre Çalışma Grubu (EWG) onaylı kremlerini kullanmamız daha sağlıklı olur diye düşünülüyor. Aerosol formları olan güneş kremlerinin de akciğerlerden kan dolaşımına geçtiği ve vücuttan atılımının zor olduğu için tercih etmemek gerekiyor. Mineral içeriği olan işte çinko oksit, titanyum dioksit gibi maddeleri içeren güneş korucuları tercih etmek lazım. Ayrıca güneş koruyucuların 15 faktörden daha fazlasını kullanmamız gerekirken 60 üzeri olanlarında ekstra bir yarar sağlamadığı saptandı. Bu nedenle 15 üzeri kullanmak ama 60'tan daha fazlasını kullanmamak gerekiyor” diye konuştu.


