Güney Doğu’da kuraklık alarmı!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa illerinde yaptığı incelemelerin ardından açıklama yaptı.
Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde buğday ekili alanı gezen Bayraktar, buğday, arpa ve mercimekte yüzde 100’e varan bir kaybın söz konusu olduğunu ifade etti. Bayraktar, ''Doğal afetler bizi fevkalade üzüyor. Ülkemizde özellikle tarım sektörünü çok olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ediyor. 22 vilayetimizde daha önce bir don afeti ile karşı karşıya kaldık ve gezdiğimiz yerlerde de gördük. Ürünlerimizin aşağı yukarı yüzde 100'ü maalesef zarar gördü, yandı ve ciddi bir üretim kaybıyla karşı karşıya kaldık. Tabii don afetini 65 vilayetimizde maalesef yaşadık. Şimdi tabii arkadaşlarımız, bu bölgedeki başkanlarımız bizi aradılar. Dediler ki ‘Kuraklık halen devam ediyor. Bu bölgeye de gelmenizi ve bizzat bu kuraklığı yerinde görmenizi istiyoruz’. Biz de incelemelere Şanlıurfa'dan başladık. Şanlıurfa hem buğday, hem arpa, hem mercimek açısından önemli ilimiz. Mardin'le beraber, Diyarbakır'la beraber bu üç ilimiz çok önemli bir üretim merkezi. Tabii Şanlıurfa'da sahada gördüğümüz kadarıyla ve başkanlardan aldığımız bilgilere göre gerek buğdayda, gerek mercimekte, gerek arpada yüzde 100'lere varan kuru alanda zararlar söz konusu. Mardin'e geldik. Mardin ilimizde de yaptığımız tespitlerde yine kuru alanlarda bu üç ürünümüzde yüzde 100'lere varan zarar söz konusu. Bugün de tabii Diyarbakır'a geldik. Diyarbakır'a geldiğimizde hem arkadaşlarımızdan aldığımız bilgi hem de burada yaptığımız tespitlerde burada da yine bu üç önemli ürünümüzde ki Diyarbakır'da biliyorsunuz hem mercimekte, hem buğdayda hem de tarla üretiminde çok önemli illerimizden bir tanesi. Yüzde 100'lere varan kuru alanda zarar söz konusu" dedi.
''CİDDİ BİR KURAKLIK TEHLİKESİ BİZİ BEKLİYOR''Tabii ben mart ayında bir açıklama yaptım. Dedim ki, eğer mart ve nisan ayında gerekli yağışları alamazsak özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ciddi bir kuraklık tehlikesi bizi bekliyor. Maalesef bu yağışlar nisan ayında da gelmedi. Mayıs ayında da gelmedi. Aslında 7,5 aydan beri yağış almıyor. Yani 1 Ekim'den 16 Mayıs'a kadar 7,5 ay maalesef bu bölge yağış almadı. Dolayısıyla bu bölgede hem bitkisel üretim hem tabii kalite yönünden hem de maalesef verimlilik yönünden büyük kayıplar yaşamış durumda görünüyor. Yani üretim rakamları da bu manada arzu ettiğimiz seviyede olmayacak gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.
"TARIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SAĞLAYABİLMEK ZOR GÖRÜNÜYOR"Çiftçilerin zor bir süreçten geçtiğini aktaran Bayraktar, kuraklıkla birlikte tarımsal üretimde sürdürülebilir sağlamanın zorlaştığını dile getirerek, şunları söyledi:
“Şimdi tabii biz burada çok zor bir iş yapıyoruz. Yani dışarıdan göründüğü gibi değil. Yani üreticilerimiz açık fabrikada üretim yapıyorlar. Doğal afetlere açık üretim yapıyorlar. Yani bir taraftan zaman zaman artan maliyet artışları üretimi sürdürülebilir olma havasında zorluyor. Bunun dışında zaman zaman mallarımızı uygun değer fiyattan pazarlamakta zorlanıyoruz. Zaman zamanda gelen böyle doğal afetler çoluk çocuk, verilen emeği birkaç gün içerisinde yok ediyor. İşte tarım böyle bir şey. Yani tarımda maalesef sürdürülebilirliği sağlayabilmek bu manada çok zor görünüyor. Ülkenin gıda güvenliğini sağlamakta üreticimiz gerçekten zorlanıyor. Çok zor koşullarda üretim yaptığımızı bu ülkede herkesin bilmesi lazım. Bütün bunlara rağmen bu ülkede sofralarımızda bir şeyi eksik bırakmıyorsak bu ülkenin gıda güvenliğini sağlıyorsak bir teşekkürü hak ediyoruz. Çiftçilerimizin hakkı ödenmez. Gerçekten dünyanın hiçbir yerinde bu şartlarda bu üretimi sağlayabilecek çiftçiyi bulmakta son derece zor. Üreticilerimiz böyle bir zamanda hem örgütlerini yanında görmek istiyor. İşte onun için buradayız. Hem de devletini yanında görmek istiyor. Şimdi bu bölge için gerçekten çok üretim olarak çok önemli ürünler bunlar. Buğday üretiminin tek başına yüzde 20'sini sağlayan, mercimek üretiminin yüzde 90'ını sağlayan, arpa üretiminin yüzde 15'ini sağlayan çok önemli bir üretim merkezinde bulunuyor. Burada çiftçilerimiz u kuraklık afetinden de mağdur olmuş durumda. Şimdi burada hem bizi yanında görmek istiyor haklı olarak hem devletinin yanında görmek istiyor. Dolayısıyla bizden de gezerken birtakım talepleri oluyor.”
Bayraktar, kuraklık nedeniyle üretim yapamayan çiftçilere desteklerin sağlanması gerektiğini de belirterek, “Biz özellikle don afetinde zarar gören üreticilerimiz için talep ettiğimiz şeyleri aynı talepleri yine bu bölgede kuraktan zarar gören üreticilerimiz için de istiyoruz. Üreticilerimizin nakit desteğe ihtiyacı var. Bu nakit desteğin bu üreticilerimize sağlanmasını istiyoruz. Bunun dışında üreticilerimizin bankalara ve tarım kredi kooperatiflerine borçları var. Yani bu sene para kazanamayacaklar. Çünkü ürün yok. Para kazanamayacaklar. Önümüzdeki yıl üretime devam edebilmeleri için tarlada kalabilmeleri için paraya ihtiyaçları var. Yani dolayısıyla banka borçlarını da bu nedenle ödemeleri mümkün değil. Banka borçlarının yapılandırılmasını talep ediyoruz. Yani nakit yardımın dışında bu da fevkalade önemli” diye konuştu.
"KURAKLIK TEHDİT OLMAYA DEVAM EDECEK"“Üreticilerimiz bunun dışında Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) ile alakalı beklentilerini de bize ifade ediyorlar” diyen Bayraktar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“TARSİM’in sahada tespit yaparken hakkaniyetli ve adil olmasını, doğru tespit yapmasını ve üreticiyi korumasını özellikle istiyorlar. Bunu da TARSİM yetkilileriyle görüştük ve görüşmeye de devam edeceğiz. Çünkü TARSİM şu an arzu edilen seviyede değil. Yani üreticilerimizin üçte biri ve Türkiye'deki üretim alanlarının da beşte biri TARSİM’de. Dolayısıyla eğer biz bu alanları genişletmek istiyorsak daha fazla çiftçiyi TARSİM’le buluşturmak istiyorsak o zaman TARSİM’in de çiftçilerimize gerekli kolaylığı sağlaması gerekiyor. Şimdi tabii özellikle bu bölgede üreticilerimizin bizden hükümete iletmesi iletmemizi istedikleri bir takım talepleri var. Kuraklık ciddi bir tehdit, tehdit olmaya devam edecek. Önümüzdeki yıllarda bu kuraklığı yaşayacağız. Bu görünüyor. Tabii hem bu sene hem önümüzdeki yıllarda üreticimizin su sarfiyatını ve elektrik sarfiyatını artıracak. Yani enerji giderleri artacak çiftçimiz. Ama bizim yaptığımız tespitlere göre en fazla artan fiyatı artan bir yıl içerisinde girdi. Elektrik fiyatı görünüyor. Sulama ücretleri de çok arttı ve üreticimiz bu sulama ücretlerinin yüksekliği karşısında bu ücretleri ödeyemiyoruz diyorlar. Sulama ücretlerinde haklı olarak indirim istiyorlar. Elektrik fiyatlarında indirim istiyorlar ve enerji masraflarının aşağı düşürülmesini istiyorlar haklı olarak.”
Çiftçilerin taleplerini hükümete ileteceklerini söyleyen Bayraktar, “Biz de bu haklı taleplerini hükümetimize ileteceğiz. İnşallah bu haklı taleplerine de bir cevap bulmuş olurlar. Bu fevkalade çünkü önemli. Yine üreticilerimizin bizden istediği bir şey daha var. Diyorlar ki Bağ-Kur ücretlerimiz çok yükseldi. Asgari ücret arttıkça 9 bin lira seviyesine geldi. Bunu ödeyemiyor. Yani 9 bin lirayı ödeyemedikleri Nereden anlıyoruz? Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu'nda 2021 yılında 1 milyon kayıtlı çiftçi vardı. Bugün 413 bine düştü. Yani yüzde 50'den fazlası azaldı. Demek ödeyemiyor. Odaya geliyor. Oradan muvafakatname alıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan ayrılıyor. Peki bu çıkış devam ettiği müddetçe bu üreticilerimizin sosyal güvencesini nasıl sağlayacağız? Bu üreticilerimizi nasıl emekli edeceğiz? Sonuçta herkesin emekli olması lazım bu şekilde bu şekilde orada. Bu şartlarda herkes ayrılıyor. Demek ki bu primlerin de aşağı düşürülmesi fevkalade önemli” dedi.
"GENÇLERİMİZİ TUTAMIYORUZ"Gençlerin tarımsal üretimden uzaklaştığına dikkat çeken Bayraktar, “Özellikle gençlerimizi tutamıyoruz. Tarım, istikrarlı para kazanamayan bir ekonomik faaliyet. Bakın bu tarım ekonomik faaliyet. Yani para kazanmak için yapılıyor. Para kazanamayınca insanlarımızı tutamıyoruz. Gençlerimizi tutamıyoruz. Gençlerimiz maalesef bugün 18-32 yaş arasındaki gençlerimizin oranı yüzde 5'e kadar düştü. Yani ne demek bu? Artık tarımda genç kalmadı demektir. Dolayısıyla bu gençleri tarımda tutmanın da bir yolu bunların sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesini talep ediyoruz. İşte yönetim kurulu üyelerimizle beraber geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızla ve bakanımızla yaptığımız toplantıda bunu ifade ettik. Daha önce de 1 Mayıs'ta da ben Sayın Cumhurbaşkanının, Maliye Bakanının ve Çalışma Bakanının bulunduğu toplantıda bu talebimi ifade ettim” ifadelerini kullandı.
DEDAŞ'A UYARIAçıklamasında Dicle Elektrik’e (DEDAŞ) yönelik eleştirilerde bulunan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Şimdi tabii bir de bu bölgede çok şikayet aldığım bir konuyu söyleyeyim. Yani bu DEDAŞ benim üreticimi çok üzüyor. Buradan DEDAŞ'a sesleniyorum. Bakın bu DEDAŞ'ın gidişatı gidişat değil. Yani benim üreticimi çok üzüyor. Yani bir taraftan üreticilerim diyorlar ki fazla fatura geliyor. Her insan bugün DEDAŞ'la mahkemelik. İcralık olduk diyorlar. Mallarımıza icra geldi diyorlar. Bunun ötesinde bir de doğruluk bulmadığım bir şeyi söyleyeyim. Verilen destekler çiftçinin üretimiyle alakalıdır. Yani destek veriliyorsa çiftçiye ürettiği içindir, üretmesi içindir. Sen üret ben sana destek vereceğim demektir. E peki tamam da DEDAŞ bunları nasıl bloke ediyor? Yani DEDAŞ bunlara nasıl el koyuyor? Yani devlet bu primi verirken üret diyor. DEDAŞ el koyuyor üretme diyor. Yani böyle bir şey olmaz. Bakın burada ciddi bir haksızlık var. Bunun bunu da önlememiz lazım. Bunun da önüne geçme lazım. DEDAŞ'la alakalı başka sıkıntılarımız da bize intikal etti. Arkadaşlarımızla görüştük. Yani DEDAŞ'ı da buradan da uyarmış olalım ama Ankara'da da gerekli temaslarımızı yapacağız. Tabii bu ve benzer şikayetler bize geliyor. Üreticilerimizi alan da bu manada dinliyoruz. Bunları tekrar hükümetimizle, ilgili bakanlarımızla tekrar görüşeceğiz. İnşallah bazı sorunlarınızın çözümüne katkı sağlarız.”
"YARIN ÇİFTÇİMİZİ İHMAL EDERSEK..."Şimdi Türkiye'de üretmek zorlaştığını anlatan Bayraktar, gıda güvenliğinin sağlanması için üreticilere destek olunması gerektiğini söyledi. Bayraktar, “Üreticimizin arkasında durmazsak gerekli destekleri vermezsek bu ülkenin gıda güvenliğini sağlayamayacağımız net orta yerde. Bunu herkesin bilmesini istiyorum. Onun için inşallah bu destekler verilir. Çiftçimiz tarlasında kalır, üretmeye devam eder. Sofralarımızda bugün üç öğün bir şey eksik değilse, bir şey eksik olmuyorsa çiftçimize herkesin, bu ülkede yaşayan herkesin teşekkür etmesi lazım. Ama şunun da bilinmesi lazım. Yarın çiftçimizi ihmal edersek soframızda üç öğünde bir şeyler eksik olur. Yani eğer böyle bir pozisyonda kalmak istemiyorsak, böyle bir durumu yaşamak istemiyorsak çiftçimizin arkasında duralım” şeklinde konuştu.


