Hakan Fidan... Hem de TRT de!
Halktv sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Goebbels’ten söz edeceğim bugün. Hani şu, bazıları için hala ilham kaynağı olan Hitler’in propaganda bakanından. Ve onun arkasından bütün ailesiyle çıktığı ölüm yolculuğundan..
Goebbels, Hitler’in en yakın ve en sadık yardımcılarından biriydi. Berlin’deki sığınakta sonuna kadar da yanından ayrılmamıştı.
Ama akıbet belli olunca Hitler, kısa süre önce sığınakta evlendiği Eva Braun ile intihar etti.
Goebbels sadece 1 günlüğüne Führer’inin halefi olarak şansölye ilan edildi. 1 Mayıs 1945 günü de eşi, fanatik Nazi Magda 6 çocuğunu zehirleyerek öldürdükten sonra, onunla birlikte canına kıydı.
Nazi zulmünde beni en çok etkileyen öykülerden biridir.
Hadi, savaş sonrası yargılamayı, muhtemel idam cezasını düşünerek karı koca hayattan firar ettiniz!
En küçüğü henüz 5 yaşında 6 çocuktan ne istediniz?
Yanıt, çocukların isimlerinden başlıyor: Helga, Hildegard, Helmut, Holdine, Hedwig ve Heidrun..
Belirtmeye gerek var mı bilmiyorum. Hepsinin adı da “H” ile başlıyor. Elbette Hitler’e duyulan fanatik, ölçüsüz hayranlık nedeniyle.
Nasıl bir fanatizm ise, çocuklarını bile isteye zehirleyip öldürdüler. Belgesellerin iddiasına göre Goebbels çifti Hitler’in olmadığı bir dünya hayal edemiyor.. Onsuz bir Almanya’da yaşamak istemiyordu.
*. *. *
Bana onları hatırlatan, Türkiye’deki fanatizm ve korkunç sonuçları.
Milyonlarca çocuğun geleceğini kendi inanışları ya da çıkarı uğruna kurban ediyorlar.
Yargı ve eğitim bunun en vahşi örnekleriyle dolu.
Milli Eğitim Bakanı ve icraatı, bu yazıya sığmaz.
Ama yargının EKİM 2025 takvimi tam da bu yazının konusu.
Ekrem İmamoğlu, bu ay üç davadan birden hakim karşısına çıkacak: Diploma.. Savcı.. Beylikdüzü..
İddianameleri, gizli tanıkların artık hatırlayamadığı ihbarlarını tekrarlamaya gerek var mı?
Diplomasını bir türlü göremediğimiz bir kişinin dişli rakibi olduğu için bunların başına geldiğini bilmiyor muyuz!
Ya Ayşe Barım?
Türkiye’ye “SAKIN HA! YENİ BİR GEZI’YE İZİN VERMEYİZ” demek için seçilip hapse atıldığını anlamıyor muyuz? Beraat bekliyorduk, ama ev hapsine de razıyız derken yeniden tutuklama kararı çıkması peki?
İsimleri, mahkeme numaralarını boş verin. Yargının şu son bir yıl içindeki kararlarına bakınca “Hukuku öldürüyorlar” diye düşünmüyor musunuz?
Yargı mensuplarının hukuku..
Gazetecilerin hakikati..
Siyasilerin güvenimizi..
Kurban etmesinin, Goebbels ailesinin yaptıklarından farkı var mı?
Ayşe Barım nasıl 80 ilde insanları sokağa dökmüş olabilir? Hadi diyelim ki muazzam bir örgütü var.. Peki buna dair tek bir kanıt var mı? GEÇİNİZ!
Fatih Altaylı yargılandığı maddeye göre Erdoğan’ı suikast, darbe ve benzeri yöntemlerle devirmeye çalışmış. Soru aynı: Buna dair tek bir kanıtınız var mı? Stüdyosunda otururken üç beş cümleyle nasıl teşebbüs etmiş olabilir buna? GEÇİNİZ!
*. *. *
Ergenekon sürecinde Erdoğan’a çok yakın bir isimden dinlemiştim:
“Gülen Cemaati, Erdoğan’ı, Ergenekon’dan cezaevine atılanların, genel olarak TSK’daki Kemalist subayların darbe yapacağına inandırmıştı. Suikast korkusuyla hareketsiz hale getirmişti. Özel koruma ekibinin, yüksek teknoloji ile donatılmış konvoyunun başlangıç noktası budur..”
Erdoğan 17-25 Aralık sonrasında da bu kez Gülen Cemaati’nden korkmaya başlamıştı.
Medya ve yargı üzerine gidemediği için SAHTE denip geçilen ses kayıtları, çöpe atılmış.. Az önce dediğim gibi, yandaşlar, hukukun ve hakikatin ölümüne seyirci kalmış.. Hatta yardımcı olmuştu..
Aynı oyun yine sahneleniyor. İmamoğlu tek bir gün bile cezaevinde yatmaması gereken diploma ve güya savcıya hakaret nedeniyle Silivri’nin soğuğuna hazırlanıyor.
Ancak, bütün bilgiler, belirtiler, duyumlar Erdoğan yönetiminin artık sona yaklaştığını gösteriyor.
Dışişleri Bakanı.. Ve Erdoğan sonrası için adı geçen Hakan Fidan da zaten bu nedenle el yükseltip duruyor. Önce “ABD’nin hasımlarına uyguladığı yaptırımlar yüzünden KAAN uçaklarının motorlarını alamadığımızı” açıktan dile getirdi. Dün de "ABD vermiyorsa, alacağımız başka yerler vardır" dedi:
“Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü engellemeler var. Bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm. Karşı taraf bana mantıklı bir izah getiremezse benim milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir.”
Bu kısacık paragraf parça tesirli bomba gibi:
“ * Karşı tarafın adresini vermiyor elbette. Ama bunun Çin, Rusya gibi NATO dışında bir adres olduğu açık. Tam da Cumhur ortağı, ama bugünlerde Erdoğan’la araları limoni Bahçeli’nin önerdiği gibi..
“ * Altı mutlaka çizilmeli. Hakan Fidan Ankara’yı karıştıran KAAN açıklamasının ardından bunları TRT’de söyledi. TRT yöneticilerinin bunu öngöremediğini söylemeyin, inanmam!
“ * NTV muhabirinin Beyaz Saray’ın kapısında gizlice (?) kaydedilen kulis notlarını hatırlayın. İçerde Fidan, Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak kavgasının konuşulduğunu söylemişti. Hakan Fidan’ın son açıklamaları artık kavganın saklanamayacak boyuta geldiğini.. Hatta birilerinin artık saklanmasını istemediğini göstermiyor mu!
Gelelim Erdoğan’ın “eline”.
Trump buluşması ve Gazze Masalı tutmadı.
Şimdi elinde kalan tek koz, Ankara’daki kulis notlarına göre, sertlik politikasını sürdürebilmek.
Bu, Türkiye’de MHP yöneticileri ve AKP seçmenlerinin de “artık yeter” dediği İBB operasyonları ve tutuklu yargılamalar sürecek anlamına mı geliyor, göreceğiz.
Özellikle İstanbul’daki son savcı atamalarının “sıra Anadolu yakası belediyelerine operasyonda” endişesi yarattığı bir haftada!!
Şu son on yılda gazeteci olarak verdiğim emeğe bakınca, hukuk diplomasını hak ettiğimi düşünüyorum.. Murat Ağırel, Barışlar, İsmail Arı gibi..
Acaba Baro’ya başvursak mı!!


