Hakan Fidan ı hatırlamak!
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Hakan Fidan’ı uzun süredir yazmak istiyordum. Ama ülkenin peşini bırakmayan felaketler, operasyonlar yüzünden hep erteledim.
Sonunda Özgür Özel sert bir çıkış yapınca “hadi” dedim.
Biliyorsunuzdur, kendisi Erdoğan sonrası için adı geçen birkaç kişiden biri. Sesini ancak Dışişleri Bakanı olunca duyduğumuz, karanlık bakışlarla güya “dosta güven düşmana korku” veren hazırlık aşamasındaki lider!!
Oysa, tarihin belki de en başarısız bürokratlarından biri. Hele MİT Müsteşarlığı sırasında.
Bazı şeyleri bilmiyoruz.
Bazılarını da unutuyoruz.
* Mesela astsubaylıktan MİT zirvesine yürüdüğü her nedense kurumun resmi internet sitesinde yer almadı. Niyesini bilmiyoruz.
* Unuttuklarımız ise bırakın bir yazıyı, tez konusu yapsanız sığmayacak kadar dolu!
O nedenle o hatırlatmaları yazının sonuna bırakıp, öncelikle en önemli kırılma noktasına bakmak istiyorum: 15 Temmuz karanlığına.
Malum, o gün ilk ihbar MİT’e saldırı olacağı yönündeydi. İhbar Genelkurmay’a iletildi. Ama nedense Hakan Fidan Erdoğan’ı aramadı.. Ya da her nasıl oluyorsa aradı da ulaşamadı.
Devletin en kritik görevlerindeki isimler durumdan tamamen habersizdi. Özellikle Başbakan Binali Yıldırım.
Daha sonra darbe girişimini “niye haber vermediklerini” MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a sorduğunu dile getiren Binalı Yıldırım, “Başbakan’ın haberi yok, Cumhurbaşkanı'nın haberi yok. Başbakan'a sorumlusunuz, bağlısınız. Bunun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söylemedi" diye anlattı.
Anlatmadığı asıl hassas not ise, bu durumu cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettiğinde “bir daha 15 Temmuz’u karıştırdığını duymayacağım” dediği iddiasıydı.
Düşünün MİT Müsteşarı, doğrudan bağlı olduğu başbakana bilgi vermiyor. O gecenin kaosunda neden Suriye muhaliflerinin lideri Muaz Hatip ile buluştuğunu ise, belki Erdoğan dışında memlekette tek bir kişi bilmiyor.
Gazete haberlerinden öteye gitmeyen “DARBEYİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU” raporu da sonunda arşivin çöp öğütme makinasında yitip gidiyor.
*. *. *
Sadece 15 Temmuz değil. Darbenin şu ya da bu şekilde geleceği önceden belli değil miydi?
FETÖ’nün hareketliliği, hatta “içerden ciddi ihbarlar” nasıl görülmedi?
Yoksa görüldü de bir şeyler için zamana mı bırakıldı?
Hakan Fidan deyince aklıma ilk bu sorular geliyor.
Ne var ki, soru listesi 15 Temmuz ile sınırlı değil.
Buyurun!!
*. *. *
Hep yazdığım için tekrarlamayacağım; AKP’yi tek başına iktidar olma çıtasından düşüren 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası Türkiye kan gölüne döndü.
Suruç ve ardından Ankara Gar katliamı başta, Hakan Fidan döneminde bombalı saldırılarda toplam 500’e yakın “sivil” hayatını kaybetti.
MİT hiçbirini haber alamamış, önleyememişti. Sahadan gelen kritik notlara rağmen!!
Ertesi yıl, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov kameraların karşısında öldürüldü. Suikast neredeyse göz göre göre gelmişti. Saldırgan Karlov’un açacağı serginin mekanına birkaç gün önce gitmiş, büyükelçiyi sormuştu. Tam tarihi öğrenince yandaki otelde oda tutup zamanı beklemişti.
Saldırgan suikast sonrası çatışmada öldürüldüğü için arkasındaki isimler karanlıkta kaldı..
Türk medyası olayı anında unutmaya bırakırken, Rus medyası “cihatçılarla bağlantı soruşturulmadı” diye yayın yaptı.
Suikast nasıl önlenemedi.. Arka planı nasıl aydınlatılamadı..
Muamma.
Bildiğimiz sadece şu: Hakan Fidan üst üste iki yıl patlak veren bu vahim gündemden leke almadan çıktı.
Tıpkı diğer başlıklarda olduğu gibi:
* Hakan Fidan’ın MİT’in başında olduğu dönemde gazeteci Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan büyükelçiliğinde işkence gördü, öldürüldü, yakıldı.. İnfaz timi de elini kolunu sallayarak havaalanından çıkıp gitti.
* Ya iki askerimizin yakılarak katledilmesi.. Ve görüntülerinin tüm dünyaya servis edilmesi! Askerler kurtarılamadığı gibi görüntüler de engellenemedi.
SONUÇ mu!
Bunca açık ve vahim hataya rağmen..
Hakan Fidan Dışişleri Bakanı yapılarak ödüllendirildi.
NEDEN mi!
Yanıt, belki de Erdoğan’ın onunla ilgili şu itirafında:
“O BENİM SIR KÜPÜM”


