Her şey geçmeyen bir sırt ağrısıyla başladı... Doktorlar ailesine iki hafta ömrü kaldığını söyledi Neden bu kadar geç teşhis ediliyor?
Hurriyet sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Takvimler 2019 yılının sonlarını gösteriyordu ve Becca Smith yoğun ve telaşlı bir hayat yaşıyordu. 28 yaşındaydı. Bütün birikimini bir apartman dairesine yatırmış, burayı bir yoga stüdyosuna çevirmiş, öğretmenler işe almıştı. Bir yandan da kişisel antrenör olarak çalışmaya devam ediyor, sabah saat 5'te kalkıyordu. Hırslı, stresli ve heyecanlı bir kadındı Smith ve bir türlü geçmek bilmeyen sırt ağrısına ayıracak zamanı yoktu.
Ağrının sürekli yer değiştirdiğini belirten Smith, "Her gün sırtımın farklı bir yerinde oluyordu. İşe gidebilmek için bile sırtıma sıcak su ve buz torbaları koymak zorunda kalıyordum" dedi. Aile hekimine, fizyoterapistine ve bir kiropraktöre başvuran Smith hepsinden, "Muhtemelen kas yırtığı" yanıtını aldı. Smith için ise en kötü senaryo bel fıtığıydı.
2020 yılının mart ayında bir gün, ağrı dayanılmaz hale gelince Smith biraz uzanma ihtiyacı hissetti. Yatağına yattı, uykuya daldı, şiddetli migren ve bulanık görme ile uyandı. Bunun üzerine annesi Smith'i göz doktoruna götürdü. Doktor, Smith'in gözlerinin arkasına ışık tuttu, kanama gördü ve genç kadını hemen hastaneye gönderdi.
Hastaneye yatırılan Smith'e, bir hafta boyunca MR ve CT taramaları yapıldı; sırtındaki hücrelere biyopsi uygulandı. Testlerin ardından iki doktor Smith'e kötü haberi verdi: Akciğerlerinde kanser tespit edilmişti. Hastalık omurgasına ve beynine yayılmıştı. Kanser dördüncü evredeydi. Doktorların yapabileceği hiçbir şey yoktu.
The Guardian'a yaptığı açıklamada, "Tek hatırladığım annemi arayıp telefonda çığlık attığım. Doktorlar aileme muhtemelen iki haftalık ömrüm kaldığını söyledi" diyen Smith, Covid pandemisinin ilk günleri yaşandığı için palyatif bakım için eve gitmeyi tercih etti. Sonraki günlerde arkadaşları tek tek vedaya geldi, yatağının kenarına oturup Smith'le birlikte göz yaşı döktü, mektuplar yazdı.
'SİGARA İÇEN ERKEKLERİN HASTALIĞI' DİYE BİLİNİYORDU
Akciğer kanseri çok uzun zamandır, yaşlı erkeklerin ve sigara içenlerin hastalığı olarak görülüyor. Akciğer kanseri hastalarına "Yaşadıklarınızın sorumlusu sizsiniz" muamelesi yapılıyor. Bu durum akciğer kanseri araştırmalarına ayrılan fonların da kısıtlı olmasına neden oluyor. Örneğin 2010 yılında yapılan bir analizde, Birleşik Krallık'ta en yaygın üçüncü kanser türü olmasına rağmen, kanser araştırma fonlarının sadece yüzde 6'sının akciğer kanserine ayrıldığı görüldü.
Ancak son yıllarda hasta profili değişiyor. Sigara içmek hala ana risk faktörü olmaya devam etmekle birlikte, formda, genç ve sigara içmeyen kadınlar arasındaki vakalar hem oran olarak hem de mutlak sayı olarak artıyor. Taramalar da 55 yaşın üzerinde ve sigara içme öyküsü olan kişiler için standart olduğundan Smith gibi genç ve sigara içmeyen kadınlar genellikle kanser yayıldıktan sonra teşhis edilebiliyor.
"KANSERİN BİYOLOJİSİ DE FARKLI"
Guy's and St. Thomas' Hastanesi'nde tıbbi onkoloji uzmanı olan ve bu değişimi anlamlandırmak için akciğer kanseri hastalarının verilerini analiz eden Dr. Alex Georgiou, "2010 ile 2021 arasında, kliniğimizde sigara içmemiş hasta sayısı her yıl arttı. 2010 yılında bu oran, vakaların yüzde 5'iydi. 2021'de ise yüzde 14'e çıktı" dedi.
Sigara içmeyen akciğer kanseri vakalarının yüzde 68'i, sigara içme öyküsü olanların ise yüzde 43'ü kadındı. Sigara içmeyen hastaların yüzde 16'sı 50 yaşın altındaydı, sigara içen grupta ise bu oran yüzde 5'ti. Ayrıca, siyahi ve Asyalı hastaların oranı da daha yüksekti. Sigara içen vakaların yüzde 72'si beyazlardan oluşurken, sigara içmeyen vakaların sadece yüzde 44'ü beyazlardan oluşuyordu.
Georgiou, "Sigara içmeyen akciğer kanseri hastaları Güneydoğu Asya'da çok yaygın olduğu için Asyalı hastaların oranının yüksek olmasını bekleyebiliriz. Ancak siyahi hastaların sayısının daha fazla olması daha az biliniyor. Siyahiler, sigara içmeyen vakaların yüzde 17'sini oluştururken, sigara içme öyküsü olan grupta bu oran yüzde 5'ti. Hastalığın ortaya çıkma aşaması ve ilerleme durumunda da belirgin farklılıklar vardı. Sigara içmeyen hastaların üçte ikisi en ileri aşama olan dördüncü aşamada ortaya çıktı ve yüzde 38'inde kanser beyine yayılmıştı. Sadece demografik özellikler farklı değil, kanserin biyolojisi de farklı" dedi.
Bu bulgular dünya çapındaki eğilimleri de yansıtıyor ancak henüz hiçbiri tam olarak anlaşılmış değil. Hull York Tıp Fakültesi'nde göğüs cerrahı ve klinik kıdemli öğretim üyesi olan Cecilia Pompili'ye göre, bu konuyla ilgili sorular sormaya daha yeni başlıyoruz. Pompili, "Uzun zamandır akciğer kanserini genç kadınların hastalığı olarak görmedik ve çoğu zaman onları klinik araştırma denemelerine dahil etmedik" dedi. (Örneğin, akciğer kanseri için çığır açan immünoterapi denemelerine katılanların yüzde 65'ini erkekler oluşturuyor.)
KADINLAR FARKLI MUAMELE Mİ GÖRÜYOR?
Adenokarsinom, sigara içmeyenlerde en sık görülen akciğer kanseri türü. Bazı kadınlar "klasik" inatçı öksürük ve kanlı öksürük semptomları gösterirken, diğerlerinde semptomlar kilo kaybı veya sırt ağrısı gibi daha belirsiz ve spesifik olmayan şekillerde ortaya çıkıyor. Pompili, "Semptomların seyrini ve kadınların sağlık hizmetleri sağlayıcıları tarafından farklı muamele görüp görmediklerini anlamak istiyoruz. 40 yaşında, formda ve inatçı öksürüğü olan bir kadına, göğüs röntgeni çekilecek olan yaşlı bir erkek sigara içicisine göre alerji, astım veya enfeksiyon teşhisi konma olasılığının daha yüksek olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Pompili, kadınlarda akciğer kanserinin neden arttığını belirlemek için çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi. Hormonlar bu konuda rol oynayabileceği düşünülen faktörlerden biri. Öte yandan yemek pişirmek ve ısınmak için kullanılan odun sobası ve biyokütle yakıtlarının neden olduğu iç mekan hava kirliliği de önemli bir risk faktörü.
Birleşik Krallık'ta, dış mekan hava kirliliğinin akciğer kanserlerinin yaklaşık onda birine neden olduğu düşünülüyor. Pompili, "Hava kirliliğinin her iki cinsiyet için, özellikle de genç hastalar için önemli olduğu kanıtlandı" derken kadınların daha küçük akciğerleri ve daha dar hava yolları olmasının, daha yüksek konsantrasyonda kirletici maddeye maruz kalmalarına ve çapı 2,5 mikrometre veya daha az olan ince partikül maddelerin daha fazla sıkışmasına neden olabileceğini vurguladı.
GENETİK MUTASYONLARIN ROLÜ NE?
Burada önemli olan, ancak yine tam olarak anlaşılmayan bir diğer husus, özellikle genç ve sigara içmeyen kadınlarda genetik mutasyonların rolü. En yaygın görülen epidermal büyüme faktörü reseptöründeki (EGFR) mutasyonların Birleşik Krallık'taki akciğer kanserlerinin yüzde 10-15'ine neden olduğu düşünülüyor. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, hava kirliliğinin akciğerlerde bu kansere neden olan mutasyonları taşıyan ancak uykuda olan hücreleri "uyandırarak" büyümelerini teşvik ettiğini ortaya koyuyor.
Geçen yıl EGFR pozitif akciğer kanseri teşhisi alan Sarah Li, 42 yaşında, Londra'da yaşıyor ve serbest film yapımcısı. Sigara içmeyen ve vegan olan Li, teşhisi aldığı sırada yedinci maratonuna kaydolmuştu.
"Sürekli öksürüğüm vardı ama endişelenmemiştim" diyen Li, "Öncesinde soğuk algınlığı geçirmiştim ve öksürük de bunun bir sonucu gibi görünüyordu. Ayrıca sağ omzumda bir ağrı hissediyordum. Geriye dönüp bakınca, bu da başka bir semptomdu ama ben bunu anlayacak kadar bilgili değildim" ifadelerini kullandı.
ANTİBİYOTİK BEKLERKEN KANSER TEŞHİSİ ALDI
Bir fizyoterapist Li'ye omuz egzersizleri önerirken bir eczacı da öksürük şurubu verdi. Dört ay sonra öksürüğü kötüleşince Li, göğüs enfeksiyonu düşüncesiyle antibiyotik almak için aile hekimine gitti. Ama onun yerine göğüs röntgeni çekilmesi için sevk edildi, ardından hızlı bir şekilde tomografiye alındı. Li Nisan 2024'te sol akciğerinde bir tümör sağ akciğerinde de nodüllerde kanser bulunduğunu ve hastalığının ameliyat edilemeyen bir tür olduğunu öğrendi.
Li, "Şimdi bile akciğer kanseri olduğumu söylemek garip geliyor. Kanser olduğumu söyleyebilirim, pek çok insan kanser oluyor ama akciğer kanseri fikri hala bana oldukça yabancı geliyor. Nasıl akciğer kanseri hastası olabilirim? İlk teşhis konulduğunda, her şeyi sorguladım. 'Neden? Ne yaptım?' dedim kendi kendime. Sağlıklı bir yaşam sürdüğümü düşünüyorum, ama dört yıl boyunca Hindistan'ın kalabalık şehri Haydarabad'da yaşadım. Tek bir şeyi suçlamak veya neyi yanlış yapmış olabileceğime odaklanmak bana garip geliyor. Kimse bunu istemez" ifadelerini kullandı.
Li'yi düşündüren bir diğer nokta da tedavi sonucu doğurganlığını kaybedip kaybetmeyeceğiydi. Akciğer kanserinin doğurganlık üzerindeki etkisi yakın zamanda araştırılmaya başladı. Pompili, "Akciğer kanseri ve tedavisinin genç kadınları her yönden nasıl etkilediğini anlama sürecimiz daha yeni başlıyor. Bu, meme kanseri için yaptığımız bir şey ama akciğer kanseri için değil" diye konuştu.
YENİ TEDAVİLER GÜNDEME GELİYOR AMA…
Özellikle Li'nin kanseri gibi genetik mutasyonların neden olduğu kanserler için öncü tedaviler hızla gelişiyor. Li'nin ilk kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi tedavisi, tümörlerinde büyük bir azalma sağladı. Ancak ocak ayında beyninde küçük bir lezyon bulundu. Şu anda hedefli bir tedavi görüyor ve daha fazla kemoterapi alıyor.
"Hayat artık daha yoğun" diyen Li, "Her şey daha canlı. Bugünkü gibi, dışarı çıkabilecek ve güzel bir öğle yemeği yiyebilecek kadar iyi hissettiğim için çok mutluyum. Önemsemediğiniz o küçük şeyleredaha fazla değer veriyorsunuz. Arkadaşlarımın yaptığı gibi 'iki yıl sonra' veya 'beş yıl sonra' diye konuşamıyorum. Eninde sonunda kanserin aldığım tedaviyi alt edeceğini biliyorum. Umarım o zamana kadar başka bir tedavi yöntemi bulunur" ifadelerini kullandı.
"SADECE SİZ VARMIŞSINIZ GİBİ HİSSEDİYORSUNUZ"
Smith de Li ile aynı durumda. Palyatif bakımına başladıktan birkaç hafta sonra, Smith'in biyopsi sonucu çıktı. Hastalığı genetik bir mutasyon olan ALK-pozitif akciğer kanseriydi ve bir tedavi yöntemi vardu. Hedefli kanser ilaçları ve ALK inhibitörleri almaya, aylık kan testleri ve üç ayda bir taramalar yaptırmaya başlayan Smith, "İyi gitti, kanserde büyük bir azalma oldu. İki yıl sonra beynimde biraz ilerleme oldu, bu yüzden şu anda ikinci aşama tedavideyim" dedi.
Hastalığını başkalarına açıklamanın çok yorucu olduğunu da sözlerine ekleyen Smith, "Her zaman aynı tepkiyle karşılaşıyorsunuz. 'Ama sigara içmiyorsun?' ya da 'Çok gençsin?' diyorlar. Meme kanseri topluluğu oldukça büyük ve bu çok güzel. Ama akciğer kanseri için böyle bir şey yok. Sanki sadece siz varmışsınız gibi hissediyorsunuz" derken bu hastalığın, meme, yumurtalık ve rahim ağzı kanserlerinin toplamından daha fazla kadını öldürdüğüne dikkat çekti.
Şu an pilates öğretmenliği yapan ve temmuz ayında evlenme teklifi alan Smith, sözlerini, "Bu benim hayalim. Hayatımın tadını çıkarıyorum. Çok şey yaşadım. Yoga stüdyosunu kaybettim, çok para kaybettim, ama önemli olduğunu düşündüğüm şeylerin aslında hiç de önemli olmadığını anladım. Tek umursadığım şey ailem ve arkadaşlarım, mutlu ve sağlıklı olmak. Hala üzüntü duyuyorum ve korkuyorum; ne olacağını bilmediğim için çok korkuyorum... Tarama sonuçları hiç kolaylaşmıyor, ama bunlarla başa çıkmada daha iyi hale geliyorsunuz. Klişe gibi gelebilir, ama artık gerçekten bugün için yaşıyorum ve beş yıl sonra, nihayet bunun için minnettar olabileceğim bir aşamaya geldim" diye noktaladı.


