Herkes bilmeden tüketiyor: Üçgen peynirler aslında savaş peyniriymiş Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi haline gelen üçgen peynirler, çoğumuz için çocukluktan beri tanıdık bir lezzet. Alüminyum folyoya sarılı, paketini açarken çıkan o hafif tıkırtı sesi ve yumuşacık kıvamı, neredeyse herkesin hafızasında yer etmiş durumda. Ancak bu pratik peynirlerin tarihi, düşündüğünüzden çok daha ilginç ve köklü.
SAVAŞIN ORTASINDA DOĞDUÜçgen peynirin hikâyesi 20. yüzyılın başlarına, 1921 yılına kadar uzanıyor. İsviçreli peynir üreticisi The Bel Group, dönemin en büyük sorunlarından biri olan peynirin uzun süre bozulmadan saklanabilmesi meselesine çözüm arıyordu. I. Dünya Savaşı sonrası dönemde, askerler için taşınabilir, bozulmayan bir protein kaynağı ihtiyacı doğmuştu. İşte bu ihtiyaç, üçgen formdaki, alüminyum folyoya sarılı peyniri ortaya çıkardı.

Bu formun seçilmesinin birkaç sebebi vardı:
1. Taşınabilirlik: Üçgen dilimler, yuvarlak bir tekerlek formunda paketlenerek kolayca taşınabiliyordu.
2. Dayanıklılık: Folyo kaplama, peyniri hava ve ışıkla temas ettirmeyerek raf ömrünü uzatıyordu.
3. Paylaşım Kolaylığı: Her dilim tek porsiyondu, bu da hem hijyen hem de israfı önleme açısından büyük avantaj sağlıyordu.
Zamanla bu pratik peynir, yalnızca askerlerin değil, tüm dünyanın kahvaltı sofralarına girdi. 1950’lerden itibaren reklam kampanyaları ve renkli paket tasarımları sayesinde özellikle çocukların ilgisini çekti. Bugün market raflarında gördüğümüz üçgen peynirler, hâlâ aynı mantıkla üretiliyor; sadece içerikler ve tat çeşitleri değişmiş durumda.


