“Heybeliada Ruhban Okulu YÖK çatısı altında açılabilir” Agos
Agos sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki zirve 25 Eylül’de Beyaz Saray'da gerçekleşti. Görüşme iki saati aşkın sürdü. İki liderin görüşme öncesi yaptığı açıklamalara göre, F-16 ve F-35 alımı, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması, Halkbank Davası, ABD'nin Türkiye'ye yönelik ticari yaptırımları ile Türkiye'nin Rusya'dan petrol ürünleri alımı ana gündemi oluşturdu. İki lider görüşme öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda gerekli adımların atılacağını, konuyu döndüğünde Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini belirtti. Uzun süredir Türkiye Rum toplumunun bu yönde bir beklentisi vardı. Erdoğan’ın açıklamalarını uzun yıllardır bu konular üzerinde çalışan Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Elçin Macar ile konuştuk.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede, "Heybeliada'daki Ruhban Okulu ile ilgili üzerlerine ne düşerse yapmaya hazır olduklarını" söyledi. Hatta Türkiye'ye dönünce Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini de belirtti. Okul Türkiye tarafından bilhassa AKP hükümeti döneminde hangi gerekçelerle kapalı tutuluyordu?
Okul, 1971 yılında Anayasa Mahkemesi'nin 1965 yılında çıkarılmış Özel Öğretim Kurumları yasasının özel yüksek öğretime izin veren maddelerinin, "yüksek öğretimin sadece devlet eliyle verilebileceği" hükmü gerekçesiyle iptali sonucunda kapatılmıştı. Oysa, Ruhban Okulu bu yasa çıkmadan önce de faaliyet gösteriyordu dolayısıyla bu yasanın iptal edilen maddeleriyle ilişkilendirilmesi tartışmalıydı. Şahsi görüşüm, bu kararın Türk-Yunan ilişkileri çerçevesinde alındığıdır. Bu dönemde (1964-1972) iki taraftaki azınlıklara yönelik karşılıklı kısıtlamalar ve uygulamalar olduğunu biliyoruz. Nitekim bu karardan sonra Yunanistan da Rodos'taki son Türk okulu Süleymaniye medresesini kapattı.
AK Parti döneminde, açılabileceğine dair bakan düzeyinde açıklamalardan sonra, Başbakan Erdoğan "Atina'da cami açılsın, bakarız" demişti. Cami açıldı, okulun açılmasının önündeki "yüksek din eğitiminin devlet eliyle verilebileceği" şeklindeki hukuki engel de, vakıf üniversitelerinde ilahiyat ya da İslami bilimler fakülteleri gibi fakülteler açılmasıyla ortadan kalkmış oldu.
Tüm bu süreçte Patrikhane Türkiye'deki yeni ruhani ihtiyacını hangi yöntemlerle karşılıyordu?
Patrikhane ruhban ihtiyacını ya buradaki ruhban adaylarını yurtdışında eğitime yollayarak ya da dışarıdan ruhban getirerek sürdürüyor. Bu durum, Patrikhane’yi özellikle Yunanistan'a bağımlı hale getiriyor.
Peki ne değişti? Hükümet okulun açılmasına onay verme aşamasına nasıl geldi? Sürecin hızlanmasını ve yakın dönemde okulun açılmasını bekleyebilir miyiz?
Bu konu her zaman iktidarlar tarafından dış politikada bir pazarlık, al ver konusu olarak görülmüştür. Aynı zamanda geçmişte bir milli güvenlik sorunu olarak da resmi belgelere geçmiştir. Geçen yıl Patrik Bartholomeos bir konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda olumlu atım atmaya karar verdiğini açıkladıktan sonra, Milli Eğitim Bakanı okulu ziyaret etmiş, konunun siyasi bir mesele olduğunu, siyasi karar alınırsa okulun açılabileceğini söylemişti. Bunun üzerine, Patrikhane beş kişilik bir komisyon oluşturmuş, bu komisyon önce Milli Eğitim Bakanlığı sonra da YÖK yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirmişti. Ankara'daki eğilim, okulun eskisi gibi MEB bünyesinde açılamayacağı, YÖK çatısı altında olması gerektiği yönünde. Konunun ABD'de gündeme gelmesi sürecin hızlandırılması amacını taşıyor olabilir.


