SonTurkHaber.com
close
up
Menu

UEFA Şampiyonlar Ligi final tarihi 2025: Şampiyonlar Ligi finali PSG Inter maçı ne zaman, saat kaçta, hangi kanalda, nerede?

TFF açıkladı! İşte UEFA ve Ulusal lisans alan takımlar Fanatik Gazetesi Süper Lig Haberleri Spor

Yüksek gerilim hattına temas eden inşaat işçisi hayatını kaybetti

Balıkesir de 3 katlı binada çıkan yangında 1 kişi hayatını kaybetti Balıkesir Haberleri

Fren yerine gaza basarak lise öğrencisini otomobilin altına alan sürücü: Bir anda pedalları karıştırdım

Arda Güler in Mbappe yi elinden kurtardığı Kike Salas ın WhatsApp mesajları gündeme bomba gibi düştü

Eylem Tok ve Timur Cihantimur hakkında şaşırtan gelişme! Aile şikayetini geri çekti Sözcü Gazetesi

Savcılıktan İBB ye İmamoğlu talimatı Sözcü Gazetesi

EuroBasket 2029 a dört ülke ev sahipliği yapacak Sözcü Gazetesi

Şort giyen öğrencileri edepsizlikle suçlayan öğretmen hakkında suç duyurusu Sözcü Gazetesi

Mersin de ilkokullar arası halı saha futbol turnuvası tamamlandı Mersin Haberleri

Feci yangında bir kişi ve bir köpek ölü bulundu Sözcü Gazetesi

Türkiye de ölen İngiliz turistin kalbi çalındı iddiası! Bakanlıktan açıklama var

VakıfBank teşekkür etti: Ayrılık açıklandı

UEFA Avrupa Ligi nde sezonun takımı açıklandı: Şampiyondan 4 isim listede

Kahve devi iflas bayrağını çekti! 300 şubesi birden kapatılıyor

Anneler Günü nde yaşamına son veren Arzu nun kayınvalidesi eziyet ten tutuklandı

Tahvil faizleri fırladı borsalar karıştı

İmroz 1964 sergisi: Hedef gösterildi, iptal edilmek zorunda kalındı,

Küresel faizde kırılma anını devletler göğüsleyebilir mi? Mehmet Akif Soysal

Hiçbir Ot Taşın Altında Kalmıyor: Dargeçit’in Unutulmayan Kayıpları Agos

Hiçbir Ot Taşın Altında Kalmıyor: Dargeçit’in Unutulmayan Kayıpları Agos

Agos sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.

Berke Baş’ın yönettiği Dargeçit belgeseli, 1990’larda kaybedilenlerin ardındaki adalet mücadelesini; değiştirilen mahkeme heyetlerini, görmezden gelinen delilleri ve bitmeyen direnişi kayda geçiren bir hafıza arşivi. Yönetmen Berke Baş ile 'Dargeçit'i konuştuk. Belgesel, Kayıplar Haftası kapsamında 24 Mayıs’ta İstanbul ve Batman’da gösterilecek.

Takvimler 2 Kasım 1995’i gösteriyor. 12 yaşındaki Davut Altınkaynak, Mardin Dargeçit’te gözaltına alınıyor. En son kendisi de gözaltında olan annesi onu Mardin Jandarma Komutanlığı’nda görüyor. Filistin askısındaki oğlu, ondan su istiyor ama annenin oğluna su vermesine dahi izin yok. Zaten sonrasında Davut’u gören olmuyor. O da gözaltında kaybolan onlarca insandan biri olarak kalıyor. 

2016’da ise Davut’un kemikleri bulunuyor. Fakat annesinin gördüğü o son andan, kemiklerinin bulunduğu güne kadar ne yaşandığı bilinmiyor.” Davut’tan geriye de tesadüfen çekilmiş bir akraba fotoğrafı kalıyor. Davut Altınkaynak Dargeçit’te gözaltına alınan 19 kişiden biri. Olaydan birkaç gün sonra yetkililer, gözaltıların serbest bırakıldığını söylese de 12 kişi asla evine dönmedi, akıbetleri öğrenilmedi.
Daha sonra ailelerin çabasıyla Dargeçit kayıpları olarak bilinen bu isimlerin akıbetiyle ilgili soruşturma açılıp iddianame hazırlandı. Süleyman Seyhan (57), Abdurrahman Coşkun (21), Abdurrahman Olcay (20), Mehmet Emin Aslan (19), Nedim Akyön (16), Seyhan Doğan (13) ve Davut Altınkaynak’ın ölümünden sorumlu olduğu iddia edilen 18 kişi yargılandı. Aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 14 kişinin 'kasten öldürme' suçlamasıyla yargılandığı dava, 2022 yılında tüm sanıkların beraat etmesiyle kapandı. 
Yakınlarından haber alamayan aileler, gözaltı sürecinden yargılama sürecine kadar yaşananların en yakın tanıklarıydı. Hukuki mücadele de onların çabaları, sundukları belgeler ve ortaya çıkardıkları tanıklar sayesinde mümkün oldu. Bugün, Dargeçit’ten yükselen hakikat, adaletin sustuğu yerde yankılanmaya devam ediyor. Ancak inkâr, cezasızlık ve şiddet tarihine yazılan bu kayıplar karşısında aileler susmuyor, kayıpların hikayeleri ve mücadeleleri yok olmuyor. Tıpkı davanın avukatı Erdal Kuzu’nun bir duruşmada da söylediği gibi “Hiçbir ot taşın altında kalmıyor.”
Geçen yıl İstanbul Film Festivali’nde En İyi Belgesel ödülünü kazanan Dargeçit, bir mahkeme salonunun kapısından sızan sessizlikle değil, o kapının dışında direnenlerin sesiyle yazılmış bir hafıza arşivi. Çeşitli kentlerde gösterimleri devam eden filmi, Kayıplar Haftası’nda yönetmen Berke Baş ile konuştuk.

Dargeçit nasıl ortaya çıktı?

Önce Hafıza Merkezi ve Cumartesi Anneleri’yle başlamak gerekiyor. Bu filmi yapma teklifi, o dönemde Hafıza Merkezi’nde çalışan ve filmimizin de yapımcısı olan Enis Köstepe’den geldi. Hafıza Merkezi, 2017’de kayıp aileler, yakınları, avukatlar ve bu mesele üzerine çalışan sivil toplum örgütleriyle büyük bir toplantı düzenliyor; birçok konu masaya yatırılıyor. Önemli gündemlerden biri de zorla kaybedilmelerin nasıl gündemde tutulabileceği ve bu konuda neler yapılabileceği oluyor. Özellikle ailelere doğrudan “Sizin için ne yapılabilir?” diye sorulunca bir film talebi geliyor. Enis de bu talebi bana iletiyor ve 2017 Eylül’ünde biz, hem Cumartesi İnsanları’nın hem de Hafıza Merkezi’nin arşivlerinden yararlanarak çalışmaya başlıyoruz. Böylece filmin ilk adımları atılmış oluyor.
Lice ve Cizre davalarına dair materyallerin de olduğunu, orada da çalışmalar yaptığınızı biliyorum…

Ne yapacağımızı bilerek başlamadığımız, uzun bir süreçti. Zorla kaybedilmeler çok büyük bir başlık. Hafıza Merkezi'nin yürüttüğü bir dava izleme projesi var. Bu dava izleme projesinde 12 dava takip ediliyor. BizTürkiye'de hukuk sistemini de gözlemleyen, Çağlayan’da, adliyelerde arkadaşlarımızı, akrabalarımızı bekleyen insanlar olarak hukuk perspektifinden bakma arzumuz vardı. 90'larda yaşanan olaylar bugünün hukuk sistemi içerisinde nasıl değerlendiriliyor? Bir uzlaşma, barışma, bir cezalandırma mümkün mü? sorularının peşine düştük. O yüzden bir 12 davanın da tutanaklarına, arşivlerine baktık. O dönemde yine kayıpların olduğu Lice ve Cizre davaları da vardı. Tahir Elçi’nin de avukatlarından biri olduğu Cemal Temizöz davası diye bildiğimiz Cizre davasına baktık. Çünkü çok fazla kayıp vardı orada. 95 kayıp var ama sadece 20 tanesi iddianamede yer alabiliyor. 75 kişinin adı iddianamede anılmıyor ama herkes aslında bunun farkında. Lice davası vardı. 1993 yılında Lice’nin yakılması ve 17 kişinin öldürülmesiyle ilgili o dava devam ediyordu. 
Özellikle Dargeçit’e nasıl karar verdiniz?

Dargeçit, yedi kayıplı, biraz da kıyda köşede kalmış bir davaydı. Durdurulduğunu biliyorduk ama ne olacağı hakkında bir fikrimiz yoktu. Mart 2018'de Diyarbakır'a bir yolculuk yapıp orada İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, hukukçularla tanışmak için birebir görüşmeler yaptık. Dargeçit davasının avukatı Erdal Kuzu’dan haberdardık, sonrasında da onunla da iletişime geçme şansımız oldu. Avukat Veysel Vesek de o süreçte bize destek olup yönlendirdi. Erdal Kuzu’yla bir Temmuz günü Kızıltepe’deki ofisinde buluştuk, çok uzun bir sohbet ettik ve “biz bu davaları takip etmek istiyoruz, bu süreci sizinle takip edebilir miyiz?” diye sorduk. Kabul etti ve bizi Dargeçit’in Ekim 2018’deki 10. celsesine çağırdı. Biz o arabaya bindik ve bu yolculuğu Erdal Kuzu’nun yanında ailelerle birlikte yapmaya başladık, böylece filmin çekim süreci de başlamış oldu. 

Fakat kurgu masasında oturunca bu üç büyük davanın hakkını tek filmle veremeyeceğimizi  anlladık. 90’larda yaşananlar, ailelerin yaşadıkları, hukuki mücadeleyi hepsini ele almamız gerekiyor ve bunu tek filmle yapmak mümkün olmayacaktı. Çok zor bir karar verdik biz de. Çünkü Lice ve Cizre’de ailelerle vakit geçirdik, dosyaları okuduk, arşivlere ve belgelere ulaştık. Ailelere karşı da büyük bir yükümlülüğümüz vardı tabii. Buradan bir kere daha çok çok özür dileyerek sadece Dargeçit’e odaklanmaya karar verdik. Çünkü görece daha küçük bir davaydı. Tek bir avukat olması sebebiyle çok daha birebir temas kurabildiğimiz, uzun yolculukları birlikte yapabildiğimiz, saatler geçirebildiğimiz bir ortamımız oldu.


Belki o davalarla ilgili de bir şeyler yaparsınız, var mı öyle bir plan?

Kapsamlı bir arşivimiz var bu iki davayla ilgili. Elimizdekileri değerlendirmek ve bu davalardaki zorla kayıpların da hukuk mücadelelerini, ailelerinin durumunu anlatmayı çok isteriz. Şimdi sadece Dargeçit’e odaklandık çünkü zorla kaybedilmeler ve bu cezasızlıkla biten süreçleri böyle çok spesifik bir örnek üzerinden anlatıp zaman aşımına karşı bir kamuoyu oluşturmak istedik. Diğer davaları da değerlendirebileceğimiz yeni bir yol açılır diye bekleyeceğiz.
Davanın sonucunu bilmeden yola çıktınız. Bu belirsizlikle süreci kurgulamak nasıl bir deneyimdi?

Filmde de fark edileceği üzere zaten böyle ilk gittiğimiz duruşmalarda gerçekten bir umut vardı. Hem aileler umutluydu hem avukatımız çok emindi. Çünkü bu davalarda belirleyici olan şey kayıpların cenazelerinin bulanmış olması. Dargeçit’te cenazeler bulunmuş, deliller tamamlanmış, askerlerin ve halkın da aralarında olduğu tanıklar konuşmuş, iddianamesi çok güçlü bir dava. Biz de iddianameyi ilk okuduğumuzda, “İşte ceza burada” diyorduk. Hâlâ söylüyorum, suçun tespiti de kimlerin yaptığı da orada yazıyordu. Bu güvenceyle dava süreci devam ediyordu. Tabii bu süreçte sürekli yargıçlar, mahkeme heyeti de değişti. Sanıklara uygulanan tek yaptırım ise yurt dışı çıkış yasağı oldu. Mahkemeye gelmediler, avukatlar bile gelmedi. 
Davanın bu işleyişi filme de yansıdı elbette. Bir süre sonra süreçte umudun azaldığını filmde de görüyoruz. Bir süre sonra mahkeme salonunda bile hiçbir şeyin konuşulmadığı duruşmalara döndü süreç. Aileler de sessizce duruşmaya girip sonra çıkıyordu. Sonrasında biraraya gelip oturup çay içiyorlar. Biz o sürecin birebir nasıl deneyimlendiğini yani mahkemeden çıktıktan sonra nasıl yaşandığını da göstermek istedik. Çektikçe kurguyu da yaptık. Neticede kurgu da kaydettiğimiz, gözlemlediğimiz malzeme üzerine olduğu için süreç boyuncaki duyguyla yaptık kurguyu.
Mahkeme salonunda çekim yasağı olduğu için filmde duruşma salonun kapısı sık sık karşımıza çıkıyor. Bir metafor olarak kapıyı nasıl kullandınız?

O kapı bir sembol aslında. Hatta yapımcımız da “Acaba kapıyı çok mu kullanıyoruz?” diye sordu. Bana göre tam olarak bu şekilde kullanmamız gerekiyordu. Ailelerin sürekli umutla girdiği o mahkeme salonundan, hiçbir sonuç alamadan çıktıkları, adeta bir duvar gibi karşılarına çıkan o kapıyı bu şekilde göstermemiz gerekiyordu. 


Film bütünüyle sarcısı ama izlediğimden beri aklımdan çıkmayan anlar var. 12 yaşındaki Davut’un tek fotoğrafı, yine 12 yaşındaki Seyhan Doğan’ın annesinin, “Köpek bile acısına dayanamadı, ben nasıl yaşıyorum” sözü… Siz bu süreçte ailelerle ilişkinizi nasıl korudunuz, nasıl mesafelendiniz?
Film talebi doğrudan ailelerden geldiği için sadece ailelere söz verildiği aileler adına başkasının konuşmadığı bir yapı kurmaya çalıştık. Bizim onlarla kurduğumuz bağ ve onların bizimle paylaştığı şeyler yeterliydi bizim için. Sadece bilgi almak ya da vermek için yapmadık bu filmi. Zaten filmi de onlar yönlendirdi, kendimizi dinleyici olarak konumlandırdık. Duygusunu izleyiciye de geçirdiğimiz bir yaklaşım benimsemek istedik. Onlara da “İzin verirseniz yanınızda olabildiğimiz kadar duruşmalara gelelim, yanınızda olalım, sohbet edelim” dedik. Böyle  bir bilgi yığınının içerisinde kaybolmalarını ya da o bilginin taşıyıcıları olmalarını istemedik. Zaten çok uzun süredir yaşadıklarını anlatıyorlar, biz biraz da bugüne dair bir şeyleri konuşmak istedik.

Etik yönünden göstermekten çekindiğiniz, özellikle özen gösterdiğiniz bir şey oldu mu?

Evet, özellikle kemikleri ve mezarlıkları göstermedik. Hatta mezarlık gösterilmeli mi sorusu gündeme geldiğinde kurgucumuz “Bu film onları yaşama döndürmeye çalışırken niye mezarlık gösterip ona bir son verelim?” diye sordu. Benim de kişisel isteğim bu yöndeydi, o da böylece çok güzel ifade etmiş oldu.


Yaşananlar, yargılama süreci… Hepsi büyük acılar ve beraberinde bir öfke getiriyor. Avukat Erdal Kuzu’nun bir duruşma çıkışındaki tepkisi dışında öfke görmüyoruz. Bu filmin öfkesi var mı?
Erdal’ın o anı çok insaniydi. Çünkü hepimiz benzer bir süreci yaşadık: Arabaya binip eve dönüyorsun, üç ay sonra aynı yolu tekrar gidiyorsun. Bu sabır, bu sakinlik çok büyük bir şey. Filmde anlatılan temel beklenti çok net: adalet. Suçluların ceza alması.Ve bunun adresi de mahkemeler. Ama Erdal’ın da dediği gibi, bu sadece mahkemeyle olacak bir şey değil. Toplumsal talep, medya ve siyasetin sürece dahil olması şart.Yoksa bir avukatın tek başına mahkemeye gidip gelmesiyle bu cezasızlık değişmez. Daha büyük bir toplumsal güç ve dayanışma gerekiyor. Yine de şu anki tek adres mahkemeler. Ve öfke gösterilecek bir yer de değil orası, çünkü aileler tekrar duruşmaya gitmek zorundalar. Ailelerle konuşunca da fark ediyorsunuz: Tek istedikleri hukuk önünde ceza. Bu kadar basit, bu kadar insani. İnanılmaz bir sabır gösteriyorlar. Ama asıl yıkıcı olan mahkemeden çıkış anları. Ben de her izleyişimde ağlıyorum. Çünkü o yolu ailelerle birlikte yürüdük. O umut, o "acaba?" duygusu izleyiciye geçiyor. Ben hep şunu söyledim: Eğer bu film bir anlam taşıyacaksa, o da karar duruşmasından sonra ailelerin mahkemeye sırtlarını döndüğü anda olacak. Çünkü artık tanığız. İzleyici de bu tanıklığı hissediyor. Ve o his çok yaralayıcı. Ama artık yaşananları biliyoruz, biz de tanığız. Bir şeyler yapabilir en azından dayanışma gösterebiliriz.

Siz filmi ilk nerede izlediniz, seyirciyle beraber izleme deneyimi nasıldı sizin için?

İlk gösterim geçen seneki İstanbul Film Festivali kapsamında, Beyoğlu Sineması'ndaydı. Öğlen Cumartesi İnsanları'nın toplanmasının ardından filmi izlemeye gidildi. İnanır mısınız, ben migren atağım nedeniyle salona giremedim başıma buz torbaları tutarak kapının önünde bekledim. Sonrasında söyleşi kısmına katılabildim. Daha sonra Ankara'da seyirciyle izleme fırsatım oldu. Bir yönetmen olarak hiçbir zaman filminizin bittiğini düşünmezsiniz, her zaman eksik bir şey vardır, daha çok işi var gibi düşünürsün. Fakat sinemada seyirciyle hep beraber izleyince filmin, izleyiciyle ne kadar büyüdüğüne tanık olduk ekip olarak. Yani izleyicinin sahip çıkması, sözüyle büyütmesi çok değerli. Gösterimden sonra "Mahkeme değil ama biz kararı verdik" demeleri de hem bizler hem de aileler için çok kıymetliydi.

Filmi yapmanızın temel çıkış noktası neydi, Dargeçit’in esas sorusu ne oldu sizin için?

Tahir Elçi’nin Lice duruşmasından sonra İzmir’de söylediği bir cümle var. Unutamıyorum onu, çok yaraladı beni. Dava sürecini anlattıktan sonra “20 yıldır bu ailelere size ne oldu diye soran olmadı” diyor Elçi. Dargeçit’in temel motivasyonu o soruyu sormaktı. Biz de ailelere 90’larda size ne oldu, bugün neler oluyor diye sormak istedik bu filmle.

*“Dargeçit”, 24 Mayıs Cumartesi günü Batman ve İstanbul’da izleyiciyle buluşacak. İstanbul gösterimi, “17–31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” programı kapsamında gerçekleşiyor. Batman gösterimi ise “20. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali”nin yerel programı çerçevesinde düzenleniyor.


İstanbul — Beyoğlu Majestic Sinema
24 Mayıs 2025, Cumartesi, 17:00
Gösterimin ardından yönetmen Berke Baş, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği ve Hafıza Merkezi'nden katılımcıların yer aldığı kısa bir soru-cevap bölümü gerçekleşecek.

Batman — Yeni Sahne
 24 Mayıs 2025, Cumartesi, 20:00

Gelişmeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'dan en güncel haberleri takip edin.
seeGörüntülenme:47
embedKaynak:https://www.agos.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 23 Mayıs 2025 10:41 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

UEFA Şampiyonlar Ligi final tarihi 2025: Şampiyonlar Ligi finali PSG Inter maçı ne zaman, saat kaçta, hangi kanalda, nerede?

22 Mayıs 2025 01:22see194

TFF açıkladı! İşte UEFA ve Ulusal lisans alan takımlar Fanatik Gazetesi Süper Lig Haberleri Spor

21 Mayıs 2025 22:41see170

Yüksek gerilim hattına temas eden inşaat işçisi hayatını kaybetti

22 Mayıs 2025 00:02see163

Balıkesir de 3 katlı binada çıkan yangında 1 kişi hayatını kaybetti Balıkesir Haberleri

22 Mayıs 2025 00:57see160

Fren yerine gaza basarak lise öğrencisini otomobilin altına alan sürücü: Bir anda pedalları karıştırdım

21 Mayıs 2025 19:16see154

Arda Güler in Mbappe yi elinden kurtardığı Kike Salas ın WhatsApp mesajları gündeme bomba gibi düştü

22 Mayıs 2025 14:45see150

Eylem Tok ve Timur Cihantimur hakkında şaşırtan gelişme! Aile şikayetini geri çekti Sözcü Gazetesi

21 Mayıs 2025 19:45see146

Savcılıktan İBB ye İmamoğlu talimatı Sözcü Gazetesi

23 Mayıs 2025 02:35see124

EuroBasket 2029 a dört ülke ev sahipliği yapacak Sözcü Gazetesi

22 Mayıs 2025 19:05see121

Şort giyen öğrencileri edepsizlikle suçlayan öğretmen hakkında suç duyurusu Sözcü Gazetesi

22 Mayıs 2025 23:30see119

Mersin de ilkokullar arası halı saha futbol turnuvası tamamlandı Mersin Haberleri

21 Mayıs 2025 20:00see119

Feci yangında bir kişi ve bir köpek ölü bulundu Sözcü Gazetesi

22 Mayıs 2025 05:52see119

Türkiye de ölen İngiliz turistin kalbi çalındı iddiası! Bakanlıktan açıklama var

23 Mayıs 2025 00:08see118

VakıfBank teşekkür etti: Ayrılık açıklandı

22 Mayıs 2025 19:12see117

UEFA Avrupa Ligi nde sezonun takımı açıklandı: Şampiyondan 4 isim listede

22 Mayıs 2025 20:15see116

Kahve devi iflas bayrağını çekti! 300 şubesi birden kapatılıyor

21 Mayıs 2025 22:20see115

Anneler Günü nde yaşamına son veren Arzu nun kayınvalidesi eziyet ten tutuklandı

22 Mayıs 2025 19:18see114

Tahvil faizleri fırladı borsalar karıştı

22 Mayıs 2025 18:27see112

İmroz 1964 sergisi: Hedef gösterildi, iptal edilmek zorunda kalındı,

21 Mayıs 2025 20:57see111

Küresel faizde kırılma anını devletler göğüsleyebilir mi? Mehmet Akif Soysal

23 Mayıs 2025 04:40see110
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları