Hikmet Çetin: Ecevit ten beri böylesini görmemiştik, Özgür Özel lider oldu
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
CHP’nin ‘Hikmet abi’si, eski Genel Başkan Hikmet Çetin, siyaset gündeminin CHP’ye yönelik dava ve operasyonlarla şekillendiği bir dönemde halktv.com.tr’nin sorularını yanıtladı. Çetin, CHP’nin tarihin hiçbir döneminde böyle ağır bir saldırıyla karşılaşmadığını, şimdiye kadar hiçbir iktidarın da mevcut iktidarın yaptıklarını aklından bile geçirmediğini söyledi. Bu süreçte Özgür Özel’in etkili bir muhalefet yürüttüğünü anlattı, ‘Genel başkandı artık lider oldu, Ecevit’ten beri böylesini görmemiştik’ dedi.
Çetin, CHP’nin birden fazla cephede mücadele vermek zorunda olduğu dönemde hiç hız kesmeyen eski-yeni gerilimine de değindi. “CHP’de hiçbir genel başkana tanınmayan fırsat Sayın Kılıçdaroğlu’na verildi. 13 yıl genel başkanlık yaptı. Şimdi partiye böyle saldırı var, böyle günlerde herkesten önce onun gelmesi, görünmesi lazım. Mesela İzmir mitingi var oraya gelmesi lazım ama gelmeyecek, gelmez” dedi.
Kurultay davasının sonucunda partinin yeniden Kılıçdaroğlu’na ‘verileceği’ iddiasına da “Sonucunu öngörür ve bunu kabul etmez” tahminiyle karşılık verdi.

Son dönemde toplumda otokrasiye geçiş endişesini artıran, art arda çok büyük adımlar atıldı. Sanki iktidar tüm alanlarda aynı anda harekete geçmiş gibi.
Basından üniversitelere, bürokrasiden orduya kadar tüm alanlarda tepeden tırnağa yeni bir düzen kuruluyor. Bunun son örneği cumhurbaşkanına ordu kadrolarını değiştirme yetkisi veren kanun teklifi… Tüm bu yaşananlar sizde de benzer endişeleri tetikliyor mu?
Bunlar olacak şey değil. Tek adamlıkta her şeyi artık o kadar ileri götürdüler ki, subayları bile atabiliyorlar. Ordunun kendi kuralları var. Kendi iç dinamikleri var. Bu hep böyle olmuştur. Şimdiye kadar da kimse karışmamıştır ordunun iç işleyişine. Şimdi, ceza verme yetkisi tek kişide, ordudan atma yetkisi tek kişide. Nasıl olacak bu iş?
Her yere, her şeye el atıyor. Ben 1950'li yıllardan beri siyasetin içindeyim, çok partili hayatı da çok yakından takip ettim, kimsenin aklına böyle şeyler gelmedi. Şimdiye kadar hiçbir cumhurbaşkanının, hiçbir başbakanın yapmayı düşünmedikleri, hatta darbe dönemlerinde yapılmayanlar yapılıyor.
Şimdi siz cumhurbaşkanı adayını tutuklamışsınız. Neden tutuklamışsınız, kaçma şüphesi var, delil karartma şüphesi var diye. İki gerekçe de aslında yok. Tedbir olarak tutuklanma gerekçesi yok, tutukluluk bir ceza olmuş artık.
Erdoğan İmamoğlu ile yarışmak istemiyor. Yargı öyle siyasallaşmış ki rakibini de yargı eliyle saf dışı bırakma yoluna gidebiliyor.
Biraz önce de söylediğim gibi ben 50’lerden beri siyasetin içindeyim böyle bir dönem görmedim. Hiçbir zaman böyle bir dönem yaşanmadı Türkiye’de. Yargıya büyük ölçüde güven vardı, tarafsızlık vardı. Yargıya şimdi kimsede güven kalmadı. Sokaktaki adama sorun, yargıya güvenmiyorum diyor.
"ERDOĞAN BİRÇOK YOLU DENEYECEK"Peki, biz bunları neden yaşıyoruz? Erdoğan ömür boyu o görevde kalmak istediğini saklamıyor zaten. Bir konuşmasında "Milletin takdiriyle geldiğimiz bu koltuklarda ebediyen oturacak değiliz. Emr-i hak vaki bulduğunda kara toprağa döneceğiz" demişti hatırlarsanız. Biz bunları, Erdoğan bir kez daha cumhurbaşkanı seçilsin diye mi yaşıyoruz?
Kesinlikle evet, tekrar aday olmak için daha birçok yolu deneyeceğini düşünüyorum. Anayasal sorunu aşmak için 400 oya ihtiyacı var, zaten 20-25 oy eksiği kaldı, onları da tamamlayabilir. Yani istediği Anayasa değişikliğini referanduma gerek kalmadan geçirecek sayıya ulaşabilir. Böylece kendisini neredeyse hayat boyu orada kalacak hale getirebilir.
Yaşadığı sürece cumhurbaşkanı olmak istiyor ve biz de bu yaşananları o yüzden yaşıyoruz.
"HER ŞEYLERİNİ BU CUMHURİYETE BORÇLULAR AMA..."Erdoğan, yıllarca DEM ve PKK için ‘dış güçler, ahtapot, suç örgütü, karanlık organizasyon’ gibi sözler kullandı, şimdi bu sözlerin yeni hedefi var. İmamoğlu ve CHP… Türkiye’nin birinci partisine, kurucu partiye yönelik bu saldırıyı nasıl okuyorsunuz? Sizce neden 31 Mart sonuçları ve bir sonraki seçimde iktidarın el değiştireceğine yönelik araştırmalar mı yoksa daha derinde, mesela kurulmak istenen rejimin kodlarıyla, kuruluş ayarlarıyla ilgili bir strateji mi? Ya da uluslararası dengeler bölgesel gelişmeler de etkili mi? CHP’yi etkisizleştirme, ‘ehlileştirme’ arzusunun arka planında siz ne görüyorsunuz?
Bunların hepsi etkili. Seçim sonuçları çok etkili, önümüzdeki seçimde İmamoğlu-Özel ikilisiyle yarışmak istemiyor bu kesin. Anketler zaten yaptırıyordur, düzenli olarak önüne geliyordur sonuçlar. Bu da etkilidir.
Öte yandan, bakın, bu kadrolar her şeylerini cumhuriyete borçlular. Bu cumhuriyet en çok Abdullah Gül'e ve Tayyip Erdoğan’a yaradı. Anadolulu sıradan ailelerden çıkıp hem başbakanlık yaptılar hem cumhurbaşkanlığı yaptılar. Ama buna rağmen bir yandan da Atatürk'e karşı duruyorlar. O özlemini duydukları halifelik olsaydı ne olacaklardı? Hiçbir şey olmazlardı. Abdullah Gül hem başbakan hem dışişleri bakanı, hem cumhurbaşkanı oldu. Tayyip Bey hem başbakan hem cumhurbaşkanı oldu. Kime borçlular bunları peki? Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete borçlular. Yine de hep cumhuriyetle hesaplaşma söylemi üzerine kuruldu siyasetleri.
Ve diğer madde, uluslararası dengeler de çok önemli. Bütün yabancı liderler tek bir kişiyle muhatap olmayı tercih eder, daha kolaydır o zaman işler çünkü. Hem Avrupa bunu ister hem Amerika. Şimdi düşünün, parlamento onayı, hükümet kararı gerekse tek telefonla papazı alabilir misiniz? “Bu can sağ olduğu sürece o papaz buradan gidemez” diyordu, bir telefondan sonra papaz gitti. Yani al-ver siyasetini yürütebildikleri bir lider, tabii ki işlerine gelir. Parlamento oturumları, hükümet kararları, yasalar, anlaşmalar yerine bir telefon, bir baş başa görüşme, tamam… Çünkü her şey bir kişinin evet demesiyle olabiliyor.
"BATI TEK TELEFONLA SONUÇ ALDIĞI YÖNETİM İSTER"Batı’nın İmamoğlu operasyonuna cılız tepkisinin en önemli nedeni budur diyebilir miyiz?
Tabii diyebiliriz, bu konu batının gündemine girmiyor çünkü mevcut durum onların çok işine geliyor. Düşünün, Merkel bir telefon etti, burada tutuklu bulunan Deniz Yücel uçağa bindirilip gönderildi. Hukukun, parlamenter sistemin işlediği bir sistemde bunlar olabilir mi? Dolayısıyla batı tek telefonla sonuç aldığı yönetim ister, tek kişiyle muhatap olmak ister.
Bir de şu var: Bölge yeniden dizayn edilirken çok kritik bir noktada olan Türkiye’de köklü bir değişiklik istenmiyor. Bu nedenle İmamoğlu operasyonunda ABD Başkanı Trump’tan icazet alındığına inanıyorum ben de.
"Bİ İKTİDAR SOKAKTAN ÇOK KORKUYOR"Erdoğan, Özgür Özel’e yerel seçimlerden hemen sonrasında yaptığı gibi normalleşme çağrısında bulundu geçen hafta… ‘‘CHP’nin süratle normalleşmesi şart. CHP’nin iradesine vurulan vesayet prangalarından kurtulması gerekiyor. Sayın Genel Başkan’ın artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulup kendisini toparlaması, ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor’’ dedi. Erdoğan’ın ‘normal’den kastı nedir sizce? Bu çağrının tonunu ve zamanlamasını nasıl buldunuz?
Erdoğan açıkça “İmamoğlu’nu unutun” diyor. Çünkü üç kere kaybetmiş onun karşısında, tekrar onunla rakip olsa yine kaybedeceğini görüyor.
Özgür Özel de 19 Mart’tan sonra siyaseti sokağa taşıdı, salonlardan çıkardı, büyük kitleleri yanına çekti. Asıl rahatsızlıkları sokaktan. Sokaktan çok korkuyorlar, o yüzden Özgür Özel’e normalleşme çağrısı yapıyorlar, yine salonlara dön diyorlar yani. Bu iktidar Gezi’yi hala unutamadı, o travmayı aşamadı, çok korkuyorlar sokaktan.
Sokakla olmaz sözünü çok duyuyoruz iktidardan ve sözcülerinden. Sokakla olmaz mı, olmazsa neyle olur?
Sokakla olmaz olur mu? Onlar öyle der tabii ki çünkü sokak zorluyor. CHP gitmiş AK Parti’nin kalesi olan Yozgat’ta, Konya’da ses getiren eylemler yapmış, milyonları 100 binleri toplamış, tabii ki çekinirler bundan. Bunun son bulmasını istiyor Erdoğan da. O yüzde “İmamoğlu’nu unut” mesajı veriyor.
Erdoğan siyasetin biraz daha mecliste, konuşmalarla, atışmalarla, soru önergeleriyle yürümesini istiyor sanırım.
Erdoğan’ın istediği o elbette ama Genel Başkanımız Özgür Özel buna asla uymaz. Şimdi İzmir Mitingi olacak, göreceksiniz milyonlar gelecek oraya. Ben de şimdi yola çıkıyorum, çok büyük bir eylem olacak. Yani artık sokaktan çekilmek mümkün değil.
"ERDOĞAN ARTIK OYLARINI ARTIRAMAZ"Erdoğan yıllarca bu ülkeyi kutuplaştırarak yönetti, çünkü çoğunluk kendisindeydi ve çoğunluk olduğu müddetçe de kendi tabanını muhafaza etmek yeterliydi. Erdoğan artık çoğunluk değil. AKP+MHP son kamuoyu araştırmalarında %40’a ulaşmakta bile zorluk çekiyor. Dolayısıyla bir zamanlar muhalefete hep söylenen AKP tabanından oy alma çabası şimdi tersine döndü. Erdoğan’ın muhalefet tabanına seslenebilmesi lazım. Şimdi kurultay davasıyla CHP’yi sıkıştırmışken, cumhurbaşkanı adayını hapse atmışken… Erdoğan oy oranını artırabilir mi? Yeni kesimlerden oy alabilir mi?
Alamaz, ne yaparsa yapsın oylarını artıramaz. İnsanlar ekonomik olarak çok zor durumda. Bir ülkenin istikrarının ve sağlığının güvencesi orta sınıftır. Orta sınıf bugün yok. Yoksullar var, varlıklılar var. Varlıklı daha varlıklı, yoksul daha yoksul. Aradaki makas sürekli açılıyor. Yani, ekonomi söz konusu olduğu zaman insanlar ne dine bakar ne cemaate, aç çünkü. Hayati mesele odur. Toplumdaki geçim sorunu her iktidarı sarsar, her iktidarı bitirir. Bu iktidar da ne yaparsa yapsın, bu ekonomiden çıkışın yolunu bulamaz. İmkan yok artık, kendi tabanını biraz rahatlatacak kaynak bile yaratamaz çünkü hareket alanı kalmadı.
Sadece İmamoğlu operasyonundan sonra 50 milyar dolar yaktılar, faizler daha da yükseldi, iş dünyası isyan ediyor, şikayetler duyulmaya başlandı. Buradan çıkış nasıl olacak? Üstelik Atatürk'ün büyük çabalarla kurduğu, Cumhuriyet’in simgesi olan fabrikaların hepsi satılmış, büyük devlet kurumları satılmış, dağ-taş satılmış vaziyette.
"BUNDAN SONRA KAÇ KURULTAY YAPSANIZ ÖZEL KAZANIR"Şimdi bu hafta kurultay davasında da iddianamenin açıklanmasını bekliyoruz. 100’den fazla şüpheli var, CHP Genel Başkanı dahil 9 milletvekili iddianamede yer alıyor. Diyelim ki kurultay iptal edildi, ne beklersiniz siz?
---- CHP bir kurultay yaptı, genel başkan değişti. Sonra bu kurultay hakkında iddialar ortaya atılınca bir kurultay daha yapıldı, onda da Özgür Özel oyların neredeyse tamamını aldı.
Bundan sonra da kaç kurultay yaparsanız yapın, Özgür Özel çok rahat kazanır. İster delegeleri değiştirin, ister il-ilçe kongrelerini yenileyin sonuç değişmez. Bir kere Özgür Özel çok çalışkan, etkili bir siyaset yürütüyor. Ecevit'ten sonra CHP böyle bir genel başkan görmemişti, görmedik hiçbirimiz.
"KILIÇDAROĞLU MAHKEME KARARIYLA DÖNMEZ, SONUÇLARINI TAHMİN EDER ÇÜNKÜ"--- Kurultay davası için ‘mutlak butlan’ kavramı atıldı ortaya.. Mutlak butlan, hukukta bir işlemin baştan itibaren geçersiz olması ve hiçbir hukuki sonuç doğurmaması durumuna deniyor. Yani partinin yeniden Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu döneme dönmesi olarak tarifleniyor. Sizde iktidar bunu mu istiyor?
İktidar istiyordur tabii ama ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla dönüp genel başkanlık koltuğuna oturacağını düşünmüyorum. Bunu kabul etmez. Çünkü olacakları öngörür ve bunu da göze almaz. Dediğim gibi yeniden kurultay yapsanız da Özgür Özel kazanır. O da bunu görüyordur.
Özgür Bey yürüttüğü etkili muhalefetle genel başkandan lidere dönüştü. Kitleleri ayağa kaldırma, sokağa toplama gücünü gösterdi. Herkes de bunu görüyor elbette.
"KİMSEYE TANINMAYAN ŞANS 13 YIL KILIÇDAROĞLU'NA TANINDI"Bu söylentileri, senaryoları biraz da Kılıçdaroğlu’nun tavrı mı besliyor acaba? Mesela İzmir mitingine siz gidiyorsunuz, Kılıçdaroğlu da gelse nasıl olurdu? Bu süreçte Kılıçdaroğlu'nun parti yönetiminin uzağında durması, ayrı bir figür ve ağırlık merkezi gibi hareket etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzmir mitingine gelmez ama aslında gelmesi lazım. Orada olması lazım. Bu partide 13 yıl genel başkanlık yaptı, bu parti kimseye tanınmayan şansı-fırsatı ona tanıdı. Onun döneminde doğru dürüst aday bile çıkarılmadı karşısına. Bu yüzden böyle günlerde herkesten önce onun gelmesi, görünmesi lazım.
Şu bir gerçek, Erdoğan karşısında Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu ikilisini görmek istemiyor, çekiniyor onlardan. Bu ikilinin meydanları doldurmasından çekiniyor.Eski düzene dönmek istiyordur belki ama artık oraya dönüş yok, liseli gençler, ortaokul öğrencileri sokağa çıkmaya başladı. Burdan dönüş yok artık.
Buradan dönüş yok ama buradan ileride ne var, ne görüyorsunuz?
Sandık eninde sonunda gelecek, seçimden kimse kaçamaz, sandıktan kimse kaçamaz. İnsanların bu kadar ekonomik olarak sıkıntıda olduğu bir dönem daha olmadı. Bu kadar zorluk yaşayan ve sandıktan başka da söz hakkı bırakılmamış bir toplumdan sandığı kaçırabilir misiniz? Olur mu öyle şey? Hiç istenmeyen şeyler olur o vakit Allah korusun.


