İki devletli çözüm gündeminde flaş iddia: ‘Türkiye Hamas’ı silah bırakmaya ikna etmeye çalışıyor’
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Gazeteci Murat Yetkin tarafından kaleme alınan yazıda New York’ta BM Genel Merkezi’nde yapılan Filistin için iki-devletli çözüm hakkındaki konferansa değindi. Batının İsrail’i, Müslüman ülkelerin ise Hamas’ı kınamış olması bakımından yayımlanan bildirinin önemli olduğunu savunan Yetkin, Türkiye’nin bu bildiriyi imzalamasını Bogota bildirisinde yaşanan sürece bağladı.
BM ve Bogota bildirilerine Türkiye tarafından imza atılmasının ardından ise MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Hamas’ı İsrail ile ateşkese ve Filistin Yönetimi ile uzlaşma ve silah bırakmaya yönelik ikna etmeye çalıştığını öne süren yazının ilgili kısmında şu ifadelere yer verildi:
ATEŞKES GARANTÖRÜ MODELİ“Nitekim Türkiye 29-30 Temmuz’da New York’ta BM Genel Merkezi’ndeki Filistin konferansında imza attığı bildiriye de “oy açıklaması” şeklinde bir şerh koydu.
BM bünyesinde Fransa ve Suudi Arabistan’ın sponsorluğunda üç gün süren ve sadece ABD ile İsrail’in katılmadığı konferans sonunda yayınlanan bildirinin imzacıları şunlar oldu: Türkiye, Fransa, Suudi Arabistan, Brezilya, Kanada, Mısır, Endonezya, İrlanda, İtalya, Japonya, Ürdün, Meksika, Norveç, Katar, Senegal, İspanya, İngiltere, Avrupa Birliği ve Arap Birliği.
Bu bildiriyle ilk kez Arap Birliği, Hamas’ın sivil İsraillilere şiddet kullanmasını Avrupa Birliği de ilk defa İsrail’in Filistinlilere orantısız şiddet kullanımını kınamış oldu.
Başka türlü söylersek;
1- İlk kez ABD dışındaki Batı dünyası temsilcileri İsrail’i,
2- İlk kez Müslüman dünya da Hamas’ı kınamış oldu.
Bu hem İsrail hem Hamas’ın sivilleri öldürmesinin BM zemininde kınamakta birleşilen ve Filistin Devletinin otoritesine atıfta bulunan ilk metindir. BM Güvenlik Konseyi’nin diğer iki daimi üyesi Rusya ve Çin’in de (konferansa katılmalarına rağmen) imza atmamaları da kaydedilmeli.
HAMAS VE PKK'NIN SİLAH BIRAKMASITürkiye’nin bildirinin 11’inci maddesinde, Hamas’ın silah bırakıp Mahmud Abbas yönetimindeki Filistin Devletinin kontrolüne devretmesi çağrısına şerh niyetine koyduğu “oy açıklaması” ise şöyle:
“On yıllardır süregelen İsrail uygulamaları dikkate alındığında, Filistinli silahlı grupların silah bırakması; ancak bağımsız, egemen ve bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin 1967 sınırları temelinde mümkündür ve başkenti Doğu Kudüs olacak şekilde ya da uzlaşı süreci kapsamında Filistinli gruplar arasında varılacak bir anlaşmaya dayanarak kurulması şartına bağlı olmalıdır.”
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>İngiltere, Fransa gibi İsrail’e destek veren BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin bu Konferans süresinde Filistin Devletini tanıma kararlarını ilan etmeleri de uluslararası camiada İsrail’in saldırganlığına karşı yükselen tepkinin göstergesi.
Yine de metinde “Filistin Devletinin toprakları” değil, “Filistinlilere ait topraklar” deniyor. Oraya vermek içinse ilk adım İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlanması. Türkiye, BM bünyesinde bir ateşkes garantörlük mekanizması kurulmasını önererek, buraya katılacağını, Filistinlilerin saldırmayacağını sağlayabileceğini, ABD’nin de aynısını İsrail için sağlaması gerektiğini söylüyor.
Türkiye, Hamas’ı İsrail’le ateşkese, Filistin Yönetimi ile uzlaşmaya ve koşulların sağlanmasıyla silah bırakmaya ikna edebilir mi? Son aylarda hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hem MİT Başkanı İbrahim Kalın üzerinden sıklaşan temasların ana konusu bu zaten.
Filistin’de ABD’nin iki devletli çözüme ikna olması ve İsrail’i buna zorlamasıyla Hamas ve benzeri grupların silah bırakması süreçleri paralel. Nitekim Türkiye’de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla PKK lideri Abdullah Öcalan’ın örgütünden silah bırakıp yasal siyasete dönmesini istediği günlerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu Özel temsilcisi Steve Witkoff, Hamas’ın silah bırakması halinde Filistin siyasetinde yer alabileceğini söylemişti.
PKK’nın silah bırakıp siyasete entegrasyonu için atılan adımlar bu nedenle sadece Türkiye için değil, tüm Ortadoğu coğrafyası için önemli.
Türkiye’deyse tek demokrasi sorunu -belki en büyüğü olan- Kürt sorunu ve PKK sorunu değil. O nedenle gözler CHP ve DEM Parti’nin haftaya çalışmaya başlayacak TBMM Komisyonuna bu yönde yapacağı etkide.”
Son dakika | İmamoğlu'ndan Gazze çağrısı


