İki gündür beşik gibi sallanıyoruz! Önce Marmara şimdi Akdeniz... 9 büyüklüğünde deprem üretebilir
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Son 24 saat içinde hem Marmara'da hem de Akdeniz açıklarında art arda meydana gelen depremler, bölge halkının dikkatini yeniden depremlere çevirdi. Dün sabah saat 07.18’de İstanbul’un Büyükçekmece ilçesi merkezli 3.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Ardından saat 16.17’de Marmara Denizi Silivri açıklarında 3.4 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Akşam saat 20.46’da yine Silivri açıklarında 3.8 büyüklüğünde bir deprem daha yaşanırken, gece yarısı 00.34’te Marmara Denizi açıklarında 3.2 büyüklüğünde bir başka sarsıntı meydana geldi. Aynı gün içerisinde Bursa’nın Gemlik ilçesinde de 3.0 büyüklüğünde bir deprem kayıtlara geçti.
Tüm bu depremlerle birlikte, gece saatlerinde Akdeniz'de de dikkat çeken bir hareketlilik yaşandı. Girit açıklarında saat 01.51’de 6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Hem Marmara hem Akdeniz'de yaşanan bu sismik hareketlilik, yer bilimcilerin ve vatandaşların dikkatini yeniden depremlere çevirdi.
‘MARMARA’DAKİ DEPREMLER ENDİŞE EDİLECEK BOYUTTA DEĞİL’
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Tuncay Taymaz’a ilk önce Marmara’da yaşanan hareketliliği sorduk. “Gece meydana gelen deprem küçük çaplı bir sarsıntıydı” diyen Prof. Dr. Taymaz, “Kumburgaz açıklarında, Silivri ve Büyükçekmece kıyılarına yakın bölgede yer alan sırt hattında oluşan bu deprem, 23 Nisan’da 6,2 büyüklüğünde yaşanılan depremin artçısı niteliğinde. Yani endişe edilecek boyutta bir deprem değil; zaten beklenen artçılardan biri olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘ÖNÜMÜZDEKİ BİR İKİ HAFTA İÇİNDE TAMAMEN SÖNÜMLENECEK’
Kahramanmaraş depremlerinin ardından uzmanlar, artçıların bir yıl boyunca sürebileceğini belirtmişti ve gerçekten de öyle oldu. Peki Marmara'daki bu son depremden sonra da benzer bir süreç yaşanacak mı?
Bu sorumuza “Kahramanmaraş’ta yaşanan depremler çok büyük çaplıydı; bu nedenle artçıların uzun süre devam etmesi doğaldı” cevabını veren Prof. Dr. Tuncay Taymaz, şu önemli bilgilerin altını çizdi:
-- Ancak Marmara’daki 6,2 büyüklüğündeki deprem görece daha küçük bir depremdi. Bu bölgede zaman zaman 5 büyüklüğüne kadar depremler yaşanabilir, hatta 5,5’e kadar ulaşması da mümkündür. Ancak şu ana kadar gözlemlenen artçılar genellikle 3 ila 4 büyüklüğü arasında kaldı. Bu nedenle önümüzdeki bir iki hafta içinde tamamen sönümleneceğini düşünüyoruz.
-- Vatandaşlarımızın paniğe kapılmasına gerek yok. Bu tür depremler korkulacak nitelikte değil. Elbette zemin yapısı ve üst yapı kalitesi nedeniyle insanlar kaygılanabiliyor, ayrıca toplumsal hassasiyet de arttı. Endişelenmek doğal, ancak bu tür sarsıntıların ciddi bir tehlike oluşturmadığını söyleyebilirim.
‘DEPREM GİRİT DEĞİL DE RODOS AÇIKLARINDA OLSAYDI O ZAMAN ENDİŞELENMEMİZ GEREKİRDİ’
Dün geceki depremin Girit’e yakın bir bölgede meydana geldiğini söyleyen Prof. Dr. Tuncay Taymaz, “Bu deprem, büyütülecek bir sarsıntı değil. Süresi 2-2,5 saniye kadar kısa sürdü ve bize olan uzaklığı yaklaşık 150-180 kilometre. Eğer bu deprem Rodos açıklarında, Fethiye Körfezi’ne yakın bir noktada gerçekleşseydi, o zaman daha dikkatli değerlendirmek gerekirdi” dedi ve ekledi:
"Deprem deniz tabanının oldukça derininde meydana geldi. Yüzeye ulaşması mümkün değil. Enerjisi düşük olduğundan tsunami riski de taşımıyor. Öte yandan bölgede Fethiye-Burdur fay zonu bulunuyor. Eğer bu deprem, söz konusu fay kolu üzerinde gerçekleşmiş olsaydı, o zaman daha ayrıntılı analiz yapılması gerekebilirdi.”
9 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM ÜRETEBİLİR
Deprem Uzmanı Şükrü Ersoy ise “Dün gece olan deprem bizim Türkiye topraklarımızla ve denizlerimizle ilgili değil. Girit ile Kasos’un güneyinde meydana geldi. Depremin meydana geldiği yer bir yitim kuşağı. Yitim kuşağı, Afrika kıtasının Anadolu ve Ege altına daldığı bir yer. Çok derin bir zon. Burada derin depremler olur. Mesela Türkiye’de meydana gelen depremlerin derinlikleri 20-30 kilometreyi geçmezken bu bölgedeki depremler 70-80 kilometre derinliklere kadar olabilir” dedi.
Ersoy, şöyle devam etti:
-- Bu bölge daha büyük depremler üretebilecek, dünyanın en önemli deprem bölgelerinden bir tanesi.
--Tarih boyunca uygarlıkları yıkacak büyüklükte dahi depremler oldu. Zaten oldukça aktif bir fay olan bu bölge, 9 büyüklüğüne kadar deprem üretme potansiyeline sahip. 9 büyüklüğünde deprem, 900 tane 7 büyüklüğünde deprem enerjisi anlamına gelir.
-- Bu bölgede meydana gelecek büyük bir depremde, Güney Batı Anadolu ikinci derecede etkilenebilir. Ancak bizim depremimiz olmadığı için büyük bir yıkım söz konusu olmaz.
EGE DALMA-BATMA ZONU’NA (HELEN YAYI) DİKKAT!
Afrika Levhası’nın Ege Denizi altına daldığı alanda oluşan, aktif deprem ve volkan üreten bir tektonik alan var: Ege Dalma-Batma Zonu (Helen Yayı olarak da biliniyor). Yunanistan’ın güneybatısındaki İyon Denizi’nden başlayıp, Girit ve Rodos’un güneyinden geçerek Fethiye Körfezi’ne doğru uzanıyor.
Doktora tezinin bu yay ile ilgili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tuncay Taymaz, “Ege Dalma-Batma Zonu, Girit’in altından geçerek Rodos’tan itibaren Fethiye Körfezi’ne doğru uzanıyor. Bu yapı, Fethiye-Burdur Fay Zonu aracılığıyla Anadolu’daki diğer fay sistemleriyle bağlantı kuruyor. Eğer bu yay üzerindeki bir deprem Rodos açıklarında meydana gelirse, o zaman Türkiye’nin kıyı bölgeleri de etkilenebilir. Nitekim tarihsel kayıtlarda, bu bölgede oluşan depremler sonucunda büyük tsunamilerin yaşandığı biliniyor" dedi.
Daha önce Ege’de yaşanan bir başka deprem görüşlerine başvurduğumu Jeofizik Mühendisi Atakan Yüklü, bu yayla ilgili şu bilgilerin altını çizmişti:
“Leonardo da Vinci notlarında Antalya yakınlarından, ‘Adalya’ olarak bahsediyor. Bir deprem olduğunu ve denizde ortaya çıkan yarığa üç saat boyunca deniz suyunun dolduğunu, ardından denizin eski halini aldığını yazıyor. Bu deprem sonucunda şu an Kekova Batık Şehri'ni sular altında görüyoruz. Diğer yandan Myra, Patara, Aperlae, Kekova, Simena, Rhodiapolis antik kentlerinin MS 141 ve 246 depremlerinde çok ciddi etkilendiklerini, hatta Roma imparatorlarının bu kentlere yardımlarda bulunduğu da kaynaklarda görülüyor.”
Yine Helen Yayı ile ilgili daha önce Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ile konuştuğumda aktif bir tektonik bölge olduğunun altını çizmiş ve geçmişte yaşanan 7 ve üzeri büyüklükteki depremleri hatırlatarak şu bilgileri paylaşmıştı:
“Bu yay ‘Kıbrıs Yayı’ adı verilen ikinci bir yay daha çizerek Kıbrıs’tan geçip, Antakya’ya doğru devam ederek Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’na bağlanıyor. Tarihsel kayıtlara göre bu bölgede büyüklüğü 7’den fazla mega depremler meydana geldi. Afrika Levhası’nın Anadolu ve Anadolu'nun altına doğru dalmasından dolayı levhalar sıkışıyor. Ayrıca bölgede küçük ve orta depremlerin olması büyük depremin enerjisini yok ediyor diye bir şey söylememiz de çok yanlış olur.”


