İktidarın iç cephesi muhalefetin iç cephesi
Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Mehmet Tezkan
Bu aralar siyasetçilerin dilinde aynı söz; iç cepheyi güçlendirmeliyiz. İsrail’in önce Gazze’yi yerle bir edip, sonra Lübnan’ı diz çöktürerek Hizbullah’ı etkisiz hale getirmesi, arada Suriye’yi felç edip, askeri kabiliyetini sıfırladıktan sonra İran’ı vurması ‘iç cephe’ tanımını popüler hale getirdi…
İç cephe sözcüğü bu dönem hayatımızda Erdoğan’ın TBMM açılışında yaptığı konuşmayla girdi… Mealen ‘İsrail’in hedefinde Türkiye var, gözünü Anadolu’ya dikti, iç cepheyi güçlendirmeliyiz’ dedi…
Haklıydı iç cephe güçlü olmalıydı… Atatürk de İç cephenin önemine vurgu yapmıştı; ‘memleketi temelinden yıkan iç cephenin çökmesidir’ demişti…
Erdoğan’dan sonra Bahçeli de iç cephe çağrısı yaptı…
Daha sonra Özgür Özel de Silivri cezaevindeki İmamoğlu da Edirne cezaevindeki Demirtaş da iç cephe vurgusu yaptı…
O halde sorun yok iktidardan muhalefete, muktedirden mağdura herkes iç cepheyi güçlendirme konusunda hem fikir demektir.
Değil…
Kazın ayağı öyle değil…
Çünkü… İktidar kanadının iç cephe tanımı veya anlayışıyla muhalefetin iç cephe tanımı farklı…
İktidar iç cephe derken Cumhur ittifakını kastediyor… Cumhur İttifakı’nın daha da büyümesini rejimin tahkim edilmesini söylüyor. Başta Dem partisiyle birlikte irili ufaklı öteki partileri de Cumhur İttifakı’na katmak için ‘iç cephe’ şemsiyesini açarak davetiye çıkarıyor. Katılmasalar bile kayıtsız şartsız desteklemelerini talep ediyor…
Ne adına?
İç cephenin güçlenmesi adına…
İktidara göre iç cephenin güçlenmesinin tek bir yolu var: Siyasal istikrarın devam etmesi. Siyasal istikrar dedikleri kurdukları ucube rejim. Tek adam yönetimi. Meclisin pasifleşmesi yargının araçsallaştırılması…
Bunu fiilen başardılar da ama yasallaştırmak, kalıcı hale getirmek istiyorlar…
Muhalefetin iç cephe kavramı ise çok farklı… Onlar İç barış sağlanırsa iç cephenin güçleneceğini söylüyor… Yani demokrasinin işlerlik kazanması, kuvvetler ayrılığının yeniden hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğünün kabul edilmesi, keyfi yönetime son verilmesi, eşit vatandaşlık ilkesinin lafta kalmaması, siyasi tutukluluklara son verilmesi, yargının tarafsız ve bağımsızlığının yasalarla güvence altına alınması…
Yani el sıkışma…
Yani büyük kucaklaşma…
Yani büyük barış…
Yani yeni bir sayfa açılması…
Fakat….
İktidar cephesi diyor ki; durum kritik iç cepheyi güçlendirmek için muhalefet sesini kesmeli, hükümeti yıpratıcı eylem/miting/söylemlerden vazgeçmeli. İktidarı tüm gücüyle desteklemeli. Tek nefes tek yürek olmalıyız…
Muhalefet cephesi de diyor ki; muhalefetin kafasına her gün balyoz vurarak, koltuğunu korumak için siyasi tutuklamalar yaparak, , devletin tüm imkanlarını muhalefeti yok etmek için kullanarak iç cephe güçlenmez…
Tam tersi iç cephe darmadağın olur…
Bugünkü Türkiye fotoğrafı maalesef bu… Kutuplaşmanın Everest zirvesine ulaştık…
Siyaset Bilimi tahsili yapan kişi olarak çıkardığım sonuç şu:
İktidar kanadı; otokrasinin kalıcı hale gelmesiyle gerçekleşir…
Muhalefet kanadı; demokrasiye dönüşle sağlanır…
İç cephe güçlü olur diyor..
Meselenin özeti budur…


