İnsanlığın utanç treni, çocukları köle gibi sergileyip verdiler
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
ABD’de 19. yüzyıl ortalarından 20. yüzyıl başına kadar süren Yetim Treni Hareketi, yaklaşık 200 bin çocuğun büyük şehirlerden alınıp Orta Batı’daki ailelere “ücretsiz iş gücü” olarak gönderildiği; çocukların trenlerle taşınıp fiziksel özelliklerine göre sergilendiği, çoğu zaman ailelerinden koparıldığı, kimliksizleştirildiği ve sömürüldüğü kara bir insanlık dramı olarak tarihe geçti; uzmanlara göre modern koruyucu aile sisteminin sözde temellerini oluşturan bu program, aslında insanlık tarihinin en büyük çocuk istismarı girişimlerinden birisi durumunda. İşte o karanlık tarihin arka planı:

“Yetim Treni Hareketi” olarak kayıtlara geçen ve 1854-1929 yılları arasında gerçekleşen girişimi Children's Aid Society (CAS - Çocuklara Yardım Cemiyeti) adlı vakıf başlattı. Hükümetler tarafından da desteklenen girişimin resmi hedefi sokaklarda yaşayan ya da terk edilmiş çocukların çiftçi ya da arsa sahibi insanlar tarafından sahiplenilmesini sağlamaktı. Ancak çok sayıda çocuk istismar edildi, sömürüldü ve kimlikleri bile olmadan akıbetleri belirsiz yaşamak zorunda bırakıldılar. Tarihe kara leke olarak geçen süreçte, 75 yıl boyunca yaklaşık 200 bin çocuk ağırlıkla New York ve Boston kentlerinden alınıp ülkenin Orta Batı eyaletlerindeki çiftçilere “ücretsiz çocuk emeği” olarak götürüldü. Kısa sürede farklı ailelere dağıtılan çocuklar fiziksel özelliklerine göre seçildi. Bir köle pazarı gibi stantların üstünde sergilenen çocuklardan bir kısmı çiftliklerde ücretsiz çalıştırılmak bir kısmı ise evlerde hizmet etmeleri amacıyla evlat edinildi ya da sahiplenildi. Resmi kayıtlara göre çocukları almaya gelen ailelerin referanslarına, maddi durumları ya da sicillerine bakılmadı. Trenle uzak eyaletlere gönderilen çocukların yetim olup olmadığı bile araştırılmadan toplandığı da sonradan açılan davalarda ortaya çıktı.
AİLELERİNDEN KOPARDILARÜnlü akademisyen Howard Zinn gibi muhalif tarihçiler tarafından “kapitalizmin korkunç çocuk istismarı” olarak adlandırılan süreçteki verilere göre sokaklardan “zorla” toplanan çocukların büyük bir bölümünün ailesi vardı. Çocuklar aşırı yoksulluk ve işsizlik dolayısıyla sokaklara yaşıyorlardı. Bazı çocuklar ise aile içi şiddet, ihmal, istismar ya da alkolizm gibi sebeplerden evlerinden kaçmışlardı. Toplum tarafından “ahlaksız” olarak nitelenen çocukların Orta Batı'daki ailelere verilerek topluma kazandırılması planlanıyordu ancak program henüz başladığında bile medyada büyük bir öfkeyle karşılandı. Dönemin gazetelerinde çocukların hikayelerine yer verilirken bazı çocukların rızası olmadan zorla trenlere bindirildiği, birçok çocuğun da resmi görevliler tarafından ailelerinden ve kardeşlerinden ayrıldığı ortaya çıktı.

Program çerçevesinde çocukların büyük bölümü Indiana, Michigan, Illinois, Iowa eyaletlerine gönderildiler. Mevcut programa sonradan 'Merhamet Trenleri' adlı bir başka program daha eklendi. Bu program çerçevesinde de sokağa bırakılmış binlerce bebek Katolik ailelerin yanına yerleştirildi ve süreci ülkedeki Katolik papazlar yürüttü. Mayıs 1912 tarihinde New York Times gazetesi bazı ailelerin çocukları ya da bebekleri “ten ve göz rengine göre sipariş ettiklerini” gün yüzüne çıkardı. ABD'li ünlü araştırmacı Profesör Sara Jane Richter, “çocukların dişlerine bakılıyor, fiziksel güçleri eziyet gibi uygulamalarla test ediliyordu. Hayvan pazarlarındaki sahneler yaşandı” diyerek korkunç uygulamanın acı gerçeklerini ortaya koydu.
ENGELLİ ÇOCUKLAR KAYIPMinnesota Eyalet Islah ve Hayır Kurumu’nun 1880-1883 arasında yaptığı incelemeye göre engelli, hasta veya farklı dil konuşan çocukların büyük bölümü hiçbir ailenin yanına verilemedi. Bu çocukların akıbetleri hakkında ise hiçbir bilgi bulunmuyor. CAS Vakfı, programın sonunda çocukların yüzde 5'inin “çeşitli gerekçelerden dolayı hayatını kaybettiğini” açıklarken tarihçiler ise bu rakamın açıklanandan çok daha yüksek olduğunu ifade ediyorlar.
Kaynak: Web Özel


