İnsanlık tarihinde hiç görülmediler! 100 milyon yıllık kaya ortaya çıkardı Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Araştırmanın başyazarı, Hokkaido Üniversitesi’nden paleobiyolog Shin Ikegami, “Bu antik kalamarlar hem sayı hem de boyut bakımından denizlere hükmediyordu” diyerek bulgunun önemini vurguladı. Beze sahip kalamarların, yanında bulunan ammonitlerden bile daha büyük olduğu tespit edildi.
Fosilleşme genellikle kemik, diş, kabuk gibi uzun süre bozulmayan yapılarla mümkün olurken, kalamarlar çoğunlukla yumuşak dokulardan oluştuğundan fosilleri oldukça nadir bulunur. Ancak kalamarların çene yapısı olan gagaları bir istisna olark öne çıkıyor. Bu sert, kitin yapılı bebek gaga parçaları, fosil kayıtlarında iz bırakabilecek tek kısım.
Araştırmacılar, bu mikro boyuttaki fosilleri tespit edebilmek için “zımpara tomografisi” adı verilen özel bir yöntem kullandılar. Kaya, ince katmanlar hâlinde zımparalanarak her tabaka yüksek çözünürlükte görüntülendi. Numune fiziksel olarak yok olsa da, ortaya çıkan katman görüntüleri birleştirilerek kayanın içeriği dijital olarak 3D modellenebildi.
Bu teknikle incelenen kaya parçası, yaklaşık bin tane kafadanbacaklı gaga fosili içeriyordu. Bulunan kalamar gagaları oldukça küçük ve incedi; boyları 1,23 ila 19,32 milimetre arasında değişirken ortalama uzunluk 3,87 milimetre olarak kaydedildi. Kalınlıkları ise her zaman 10 mikrometreden azdı.
Araştırmacılar bu keşifle birlikte, daha önce yalnızca bir adet fosilleşmiş kalamar gagasının bulunduğu bilgisini de tersine çevirmiş oldu. Bu küçük kalıntıların neden daha önce fark edilmediği de açıklığa kavuştu: Boyutları o kadar küçüktü ki mikrofosil ölçeğinde ancak özel yöntemlerle görülebiliyordu.
Sonuçlara göre, Kretase dönemindeki kalamar biyokütlesi balıklar ve ammonitlerin çok üzerindeydi. Bu da kalamarların çeşitliliğinin, dinozorların yok oluşundan çok önce — yaklaşık 100 milyon yıl önce — zaten zirveye ulaştığını gösteriyor.
Hokkaido Üniversitesi’nden paleontolog Yasuhiro Iba, “Bu bulgular, geçmiş deniz ekosistemleri hakkındaki tüm bildiklerimizi değiştiriyor” dedi.


