İşçilerini paraya boğan patron yırtık çorapla iflas etti: Biz Anadolu eşeğiyiz Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
1933’te Denizli'nin Kaplanlar Mahallesi'nde doğan Esat Sivri, iş hayatına çocuk yaşta, babasının terzi dükkânında çıraklık yaparak adım attı. Babası Kazım Sivri'nin tekstil işine girmesiyle Esat, 16 yaşında tam zamanlı çalışmaya başladı. Genç yaşta ticaretin dilini öğrenen Sivri, tekstile dair büyük hayaller kuruyordu.
İŞÇİSİNE VERDİĞİ DEĞER ÇOK KONUŞULDU1972 yılında, tekstil sektörünün geleceğini gören Sivri, çevresindeki 100 küçük işletme sahibini bir araya getirerek Denizli Basma ve Boya Sanayi A.Ş. (DEBA)’yı kurdu. Fabrika için gerekli tüm makineleri yurt dışından getirtti. Bu yatırımla birlikte Denizli, geleneksel dokumacılıktan modern üretim sistemine geçti.
Esat Sivri'nin fabrika yönetimindeki en büyük farkı, işçiye yaklaşımıydı. Onlara sadece maaş değil, değer de verdi. 1200’ü aşkın çalışanını bir gecede sendikalı yaptı. Patron gibi değil, bir mesai arkadaşı gibi davranıyordu. “Eşekten yeni indik, ne arabası?” diyen babasının izinden giderek lüksü değil, üretimi önemseyen bir yaşam sürdü.
ÜNLÜ MARKALARA ÜRETİM YAPARAK BÜYÜDÜDEBA, kısa sürede 20'den fazla ülkeye ihracat yapan bir dev haline geldi. Hugo Boss, Levi's gibi markalara üretim yaptı. Bununla yetinmeyip kendi markaları Unicart, Laodikia ve The Pantalone ile dünya pazarına da adım attı. Sivri, Milliyet’e verdiği röportajda başarı sırrını şöyle özetliyordu: “İşimle metres hayatı yaşıyorum. Başarının altında risk almak yatıyor.”
YIRTIK ÇORAPLARINI GÖSTERDİ: ANADOLU EŞEĞİYİZAncak 2001 ekonomik krizi, büyümek için dövizle kredi alan Sivri’yi sert vurdu. Dövizdeki yükseliş ve tekstildeki arz fazlası nedeniyle borçlarını ödeyemez hale geldi. Katıldığı bir programda yırtık çoraplarını göstererek şu sözleri söyledi: “Biz Anadolu Kaplanları değil, eşekleriyiz.”
2009 yılında üretimi tamamen duran DEBA, sonunda bankaya devredildi. Sivri ise her sabah fabrikasına gitmeye devam etti: “Gelmezsem saklanmış olurum.” Yıllarca binlerce kişiye iş vermiş olan Sivri, artık emekli maaşının bir kısmına dahi el konulmuş bir borçluydu. “Param yok, borcum çok. İş arıyorum. Bana uygun bir iş varsa eşek gibi çalışırım.”

Sadece sanayiye değil, Denizli kültürüne de gönül verdi. Laodikya antik kentinde kazı çalışmalarını üstlendi, sabahları ilk iş oraya gidip çalışmalara katıldı. “Yabancı arkeolog çıkarır, bir tane götürür,” diyerek yerli ekipleri destekledi. Zirvede geçen 37 yılın ardından düşüşe geçen Sivri, son sözlerinde içini şu cümlelerle döktü “Krizleri ben yaratmadım, devalüasyonu ben yapmadım… Ama demek ki beceremedim.”
2019’da Hayatını Kaybetti, Ardında Yürek Burkan Bir Hikâye Bıraktı2019’da hayatını kaybeden Sivri’nin cenazesi de yankı uyandırdı. Maaşlarını alamayan eski işçiler, cenazede aileye tepkiliydi, “Haklarımızı helal etmiyoruz” diyorlardı. Anadolu’nun koçu, bir devin çöküş hikâyesiyle uğurlandı. Ancak onun ismi, her şeye rağmen Türk sanayisinin hafızasında silinmez bir iz olarak kaldı.


