İsmail Saymaz dan çok çarpıcı analiz! Demirtaş ın Erdoğan ve İmamoğlu mesajlarını anlattı

Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, X hesabından çok dikkat çeken bir paylaşım yaptı.

Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın konuğu olan Halktv.com.tr Yazarı İsmail Saymaz, Demirtaş'ın metnini analiz etti.

Küçükkaya, metinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'a bir bölümde seslenirken bir bölümde de İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na yer verdi.

Saymaz’a göre Demirtaş’ın bu metindeki dili, bugüne kadarki siyasi çizgisinden belirgin şekilde ayrıştı.

İsmail Saymaz, değerlendirmesinde önce Demirtaş’ın Kürt siyasetindeki önemine dikkat çekti:

"DEMİRTAŞ'IN KÜRTLER ÜZERİNDE OTORİTESİ VAR"“Hiçbir Dem Parti Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kadar Kürtler üzerinde etkili değildir. Selahattin Demirtaş'ın yasal alanda ve bütün Kürtler üzerinde dönüştürücü bir etkisi var ve bir otoritesi var.”

Saymaz’a göre metinde öne çıkan yeni ton, özellikle emperyalizm karşıtlığına yapılan vurguyla belirginleşiyor:

“Benim bildiğim kadarıyla Demirtaş bu kadar emperyalizm vurgusu yapmazdı. Daha demokrasi söylemi, özgürlükler söylemi ve Kürt kimliğine ilişkin vurguları öne çıkardı.”

Ancak bu açıklamada dikkat çeken, İsrail-İran gerilimi ve emperyal müdahalelere özel vurgu yapılması oldu.

"KÜRT HAREKETİ VE İKTİDAR ARASINDA ORTALAMA DİL KURULDU"

Demirtaş’ın bu çıkışını özellikle iktidara dönük bir mesaj olarak gören Saymaz, şunları söyledi:

“Bu metin iktidara yazılmış bir metin bana sorarsan. Bu iktidarla Kürt hareketi arasında ortalama bir dil kurulduğu anlamına geliyor.”"BU VURGU ERDOĞAN'A"

Açıklamanın sonunda yer alan “Madem soyadımız Türkiyedir herkes soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum” ifadesi de Saymaz’a göre doğrudan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’a hitaben yazıldı. Saymaz, “‘Madem soyadımız Türkiyedir’ vurgusu Sayın Cumhurbaşkanı'na" dedi.

Saymaz, metinde kullanılan kavramların da iktidarın benimsediği sözlükten seçildiğini savunarak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Metinde büyük bir İran İsrail çatışmasına gönderme var ve Ortadoğu'daki olası emperyal müdahalelere dikkat çekiş var. Bu çok önemli. Hele bugün için iktidarın benimsediği bir politik yaklaşımla emperyalizm ve ona karşı mücadele vurgusunun öne çıktığı bir metin bu.”

Metnin ikinci bölümünde ise Saymaz’a göre doğrudan olmasa da İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na gönderme bulunuyor.

"İMAMOĞLU PARAGRAFI VAR"

Demirtaş’ın daha önce İmamoğlu hakkında hiç açıklama yapmadığını hatırlatan Saymaz, şimdi bu sessizliğin bozulduğuna dikkat çekiyor. Demirtaş’ın, “İçeride bir arada olacaksak adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine son verilmelidir” cümlesini öne çıkaran Saymaz, bu kısmı “İmamoğlu paragrafı” olarak nitelendirdi. Ayrıca “Tahliyeler sağlanmalı. Adil bir yargı süreciyle de davalar hızlı bir şekilde sonuçlandırılmalıdır” ifadesinin de bu çerçevede okunması gerektiğini söyledi.

Demirtaş’ın bu çıkışını CHP’ye ve özellikle İmamoğlu’na yönelik yeni bir pozisyon alış olarak yorumlayan Saymaz, şöyle konuştu:

“Bu ana kadar Selahattin Demirtaş İmamoğlu ile ilgili hiçbir şey söylemedi. Dem Parti de İmamoğlu’nu ziyaret etme teşebbüsünde hiç bulunmadı. Bu meselede de Kent Uzlaşı Soruşturması’nın 1 numaralı şüphelisi. Dem Parti dikkat çekici biçimde tavır değiştirdi.”"MHP AK PARTİ'NİN SÜRECİ AĞIRDAN ALMASINA TEPKİ"

Saymaz’a göre bu tutum, muhalefeti İmralı Süreci zeminine davet etmeye dönük. Saymaz, MHP'nin AKP'nin İmralı Süreci'ni 'ağırdan almasını'ndan rahatsız olduğunu söyledi. Saymaz şunları ifade etti:

Bunda çözüm sürecinin MHP açısından değil, AK Partisi açısından ağırdan alınmasına karşılık bir cevap da olabilir.MHP de tepkili. MHP bu tepkiyi kamuoyuna taşımıyor ama. Onlar da bu işin ağırdan alındığınıdüzenlemelerin, reformların yapılmadığını ayak direnildiğini düşünüyor. Bu bakımdan hem Dem Parti'nin Silivri ziyareti hem Selahattin Demirtaş'ın açıklamasındaki bu ikinci madde AK Parti'nin ayak diremesine karşı muhalefeti de oyunun içine çekiyor.Muhalefetin katılımını açıyor ve burada ama dikkat edersen gene İmamoğlu'nun adını anmıyor. Yani metinde İmamoğlu'nun kastedildiğini anlıyoruz. İmamoğlu'nun adını anmıyor ama İmamoğlu'nun şüphelisi olduğu soruşturmayla arasına mesafe koyuyor. Yargı aygıtıyla arasına mesafe koyuyor ve muhalefetin sürece katılmasına da teşvik etmeye çalışıyor

Demirtaş'ın X hesabından yaptığı paylaşım da şöyle:

"İran rejimi uzun yıllardır demokrasi ve insan haklarına tümden kapalı kalmakla, öncelikle kendi yurttaşlarına büyük haksızlık yapıyor. Ancak hiçbir gerekçe, emperyal müdahaleye haklılık kazandırmaz. İran’a yönelik askeri operasyonun durmasını ve müzakere masasına dönülmesini esas almamız gerekir. Fakat görünen o ki, Orta Doğu’ya emperyal müdahaleler, kendilerince sonuç alıncaya kadar durmayacak. Bizim, bölgesel barışı ilkesel olarak savunma ve bunun için yoğun çaba harcamanın yanı sıra, içeride de birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir.

Bu çerçevede;

1- Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ve PKK’nin fesih kararıyla birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tahrik ve provokasyona uğramadan, dengeli ve hızlı şekilde tamamlanması için tüm tarafların özenli düzeyde çaba, cesaret ve feraset gösterebilmesi gerekir.

2- İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.

Seçilmiş belediye başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanmaları iç hukukumuzun da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı, adil bir yargı süreciyle de davalar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu’daki ateş devasa bir yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar edilmemelidir.

3- Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felakete sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bir kazanımdan ziyade bir virandır. Bizler Türkiye toplumunda bu dönem de bir beraber olacağız; özgür, laik, eşitlikçi, adil bir yurttaşlar kervanı gerektirdiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 85 milyonluk bir halk olarak direneceğiz; ortak vatanımızı, canımız pahasına savunacağız.

Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve 'kardeşlik ruhuyla' çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar hiçbir yaklaşıma prim vermeyecek, cesur ve samimi olacağız.

4- Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, TBMM’de tüm siyasi parti genel başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması yararlı olacaktır.

Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada nezakete dayalı demokratik muhalefetle ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir. Birlik ve beraberlik söylemiyle demokrasi dışı yönelimlerin aklanmasıdır esas tehlike.

Mazlum doğmuş Türkiye’dir, adil doğmuş Türkiye’dir, barış içinde filizlenmiş Türkiye’dir ve bunun için söyleyecek sözümüz, gösterecek cesaretimiz, dayanışma irademiz olacaktır.

Bu kasırga bir gün elbette dinecek ve biz