İsrail’i ehlileştirmek Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
HAMAS (İslami Direniş Hareketi), Filistin’in geleceği konusunda El Fetih (Filistin Kurtuluş Örgütü) ile anlaşmazlığa düştü. Kanlı çatışmalar sonrası Hamas, 2007’de Gazze’nin otonom yönetimini ele geçirdi. El Fetih, Batı Şeria’da kaldı. Petrol zengini Araplardan gelen paralarla Gazze’de hayat standardı yükseldi. Hamas da hem ciddi şekilde silahlandı hem de işgale direnmek amacıyla yeraltında adeta bir şehir kurdu. Hamas askerleri bundan 680 gün önce, sınırı geçip bir İsrail kasabasını bastı. 1.200 kadar Yahudi’yi öldürüp, 250’sini de rehin aldı. Zaten Hamas ile İsrail arasında düşük yoğunluklu bir savaş yıllardır sürüyordu. 2008, 2012, 2014’te de ciddi çatışmalar olmuştu. Ama bu seferki baskın bambaşkaydı. İsrail çıldırdı. Hatta vahşileşti. Gazze’de taş üzerinde taş bırakmama tehdidiyle rehineleri kurtarmaya karar verdi. Hamas, korkmadı. Bu topraklarda Yahudi kalmayacak anlamında “Filistin, Şeria ırmağından Akdeniz’e kadar özgür olacak” diyerek karşılık verdi. Hamas, İran ve uydularının (Şii Iraklılar, Şii Suriyeliler, Lübnan’daki Şii Hizbullah ve Yemen’deki Şii Husiler) desteğiyle İsrail’e direniriz dedi. Hâlâ da direniyor. Bundan önceki Arap-İsrail savaşları bir iki hafta içinde bitmişken bu savaş iki yıldır sürüyor. Bitmeyen savaş yüzünden Gazze’de yürek parçalayan bir insanlık faciası yaşanıyor. Hamas, çekilen bu acılar özgürlük uğruna ödenmesi gereken bedeldir; bu suretle İsrail’in ne kadar gaddar olduğunu dünya aleme gösterdik; savaşın moral galibi biziz diyor. Gerçekten de İsrail’in itibarı tüm dünyada düştü, harp suçlusu hatta soykırımcı ilan edildi.
İSRAİL NİÇİN VAHŞİLEŞTİ?
İster hayvan, ister insan, ister bir toplum olsun her canlı, nefsi müdafaaya zorlanınca vahşileşir. Vahşileşmeyi “saldırganlaşmak, karşısındakine acımamak” anlamında kullanıyorum. 1517-1917 arasında Filistin, Osmanlı mülküydü. 1882’den itibaren Yahudiler topluluklar halinde buraya yerleşmeye başladı. Yönetimi 1918’de İngilizler devraldı. 1947’de İsrail Devleti kuruldu. 1948’de Birleşmiş Milletler (BM) İsrail’i kabul etti. Arap devletleri ise BM’nin bu kararını tanımadı. İsrail devletini yıkma kararı aldı. 1967’de ve 1973’te iki kez buna teşebbüs ettiler. Araplar, “Biz yüz kez yenilebiliriz ama ölmeyiz, İsrail bir kez yenildi mi bir daha dirilemez” fikrindeydi. 1979’da Humeyni “İnkılabı İslami” için İran’a döndü. İlk konuşmasında bir gayesinin de İsrail’i haritadan silmek olduğunu söyledi. Tarihte birkaç kez sürgün yemiş, 1940’larda soykırıma uğramış Yahudiler de “İsrail bizim bağımsızlık için tek şansımız” diyerek İsrail devletini yaşatmak için ölümüne ve öldürmecesine acımasızca savaşıyor.
DEVLET AKLI
Osmanlı’dan beri devletimiz Musevilerin dostu hatta hamisi olmuştur. Çünkü devlet aklı bunu emretmiştir. Bir başka milletle dindaş veya soydaş olmak “devlet”in dış siyasetini veya askeri ittifakını belirlemede esas unsur değildir. İsrail kendini güvende hissetmeden ne bölgemiz ne de ülkemiz huzura kavuşamaz. TC, İran gibi Gazze’ye yardım için İsrail’e füze atmamalıdır. Aksine İsrail devletinin bekasını istediğini beyan ederek onları teskin etmelidir. Bu, Gazze ve Suriye halkalarına yapabileceğimiz en büyük hizmettir. “Terörsüz Türkiye” projesinin amacı yurtta sulhu sağlamaktır. Yurtta sulh, bölgede sulh sağlanmadan zor gerçekleşir. Yazmama gerek yok ama yazacağım. Yurtta ve bölgede sulhun, enflasyonla mücadeleye ve halkın geçim derdinin azalmasına olumlu katkı yapacağı da açıktır.
SON SÖZ: İktisat, maksada uygun davranmaktır.


