Kalabalıklar içinde kendinizi işte bu yüzden yalnız hissediyorsunuz Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İster bir iş toplantısında, ister bir aile kutlamasında ya da arkadaş ortamında olun, birçok insan kalabalığın tam ortasındayken bile kendini dışlanmış veya yabancı hisseder.
Uzmanlara göre bu, bir zayıflık işareti değil, arkasında psikolojik nedenler yatan yaygın bir durum. Peki, bu hissin kaynakları neler ve nasıl daha güçlü bir aidiyet duygusu geliştirilebilir?
1. İÇ SESİNİZİN OYUNUGruplar içindeki rahatsızlığın en yaygın nedenlerinden biri, kişinin kendine yönelik acımasız eleştirileridir. "Yeterince ilginç miyim?", "Acaba söylediğim şey utanç verici miydi?" gibi düşünceler, bireyin ortamdaki doğal varlığını baltalar. Bu durum, genellikle kişinin kendini sürekli başkalarıyla kıyaslaması ve bu kıyastan yenik çıktığını düşünmesiyle pekişir.
Psikologlar, aslında birçok insanın benzer kaygılar yaşadığını ancak bunu dışarıya yansıtmakta daha başarılı olduğunu vurguluyor.
Reddedilme korkusu da önemli bir faktördür; yanlış bir şey söylemekten çekinen birey, kendini geri çekerek gerçek bir bağ kurmayı engeller ve bu da aidiyetsizlik hissini ironik bir şekilde derinleştirir.
Geçmişte yaşanan olumsuz sosyal deneyimler, bugünkü davranışlar üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Özellikle okul yıllarında dışlanma, görmezden gelinme veya zorbalık gibi travmalara maruz kalan kişiler, yetişkinliklerinde sosyal ortamları potansiyel birer tehlike olarak algılayabilir.
Ortada nesnel bir tehdit olmasa bile, beyin eski anıları tetikleyerek alarm durumuna geçer ve kişi, durumu anlamlandırma fırsatı bulamadan kendini ortamdan soyutlar.
3. KİŞİLİK YAPISININ ROLÜİçe dönük bireyler, özellikle hareketli ve kalabalık gruplarda kendilerini çabucak bunalmış hissedebilirler. Dışa dönük insanlar düşünmeden, spontane konuşmaya yatkınken, içe dönükler konuşmadan önce düşünmeyi ve analiz etmeyi tercih eder. Bu durum, onların konuşma fırsatlarını kaçırmasına ve kendilerini grubun dışında hissetmelerine yol açabilir. Ancak bu, söyleyecek daha az şeye sahip oldukları değil, yalnızca iletişim kurma ve düşünme biçimlerinin farklı olduğu anlamına gelir.
Uzmanlar, bu hissin her zaman kişisel bir kusurdan kaynaklanmadığının altını çiziyor. Bazen sorun bireyde değil, grubun kendisindedir.
Grubun genel dinamikleri, değer yargıları veya ilgi alanları, sizinle uyumlu olmayabilir. Eğer bir ortamda sürekli rol yapmak zorunda hissediyorsanız, bu "yanlış hayatta olduğunuzu değil, sadece yanlış masada oturduğunuzu" gösterir.
Böyle durumlarda, kendiniz olabileceğiniz ve samimi ilişkiler kurabileceğiniz yeni çevreler aramak en sağlıklı çözümdür.
MÜKEMMEL OLMAKTA DEĞİL, KENDİNİ KABUL ETMEKTEGruplar içinde güvensiz hissetmek bir zayıflık belirtisi değil, aksine kişinin duyarlılığının ve sosyal farkındalığının bir yansımasıdır. Kendini yargılamak yerine bakış açısını değiştirmek, bu durumla başa çıkmanın ilk adımıdır. Öz şefkat göstermek ve gerçekçi düşünmek, üzerinizdeki içsel baskıyı azaltarak zamanla daha güvende hissetmenize yardımcı olacaktır.
Unutmayın ki aidiyet duygusu, mükemmel görünmekle veya kusurlarınızı gizlemekle değil, tüm güvensizliklerinize rağmen kendinizi olduğunuz gibi kabul etmekle başlar.


