‘Kapalı eller’ operasyonu… Nedret Ersanel
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
ABD Dışişleri Bakanı ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Marco Rubio hafta sonu, “Başkan, Ukrayna’da devam eden savaşı sona erdirme yolunda sürekli tıkanan müzakereler nedeniyle Rusya ve Başkan Putin’e karşı ‘giderek daha fazla
hayal kırıklığına
uğruyor ve
sabrı da tükendi
. Artık harekete geçme zamanı geldi” açıklaması yaptı…
Cümlelerin üzerinden hızlıca geçtiğinizde dahi, Trump yönetiminin Moskova’ya bir “tolerans gösterdiğinin” zımnî kabulü var. Yani, “harekete geçilse bile istemeden olacağı” anlaşılıyor…
Bu da bir şey ama takılmamız gereken yer burası değil…
Cumhurbaşkanı Erdoğan da şöyle dedi pazartesi günü; “Rusya-Ukrayna müzakere masası nasıl İstanbul’da kurulduysa,
uzak olmayan tarihte barış masas
ı da yine Türkiye’de kurulacak. Bu kanlı
savaş
noktalanacak
”…
Cumhurbaşkanı’nın bu türden sallantılı konularda belirgin kestirmelerde bulunması,
eldekilerin görünenlerden fazla
olduğuna delalet ediyor. Hele ‘uzak olmayan tarih’ bir takvim de yaptığından, dikkat kesilmek şart…
Benzer durum, Rusya-Ukrayna müzakerelerinin üçüncü bölümüne ev sahipliği yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın gözlemlerinde de fark ediliyor…
“Her iki tarafın sayın Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde Sayın Trump, Sayın Zelenski ve Sayın Putin’in katılımıyla
Türkiye’de bir liderler zirvesi yapmak konusunda prensipte mutabakatları var.
Ateşkes için bir araya gelmek yolunda farklı şartları var; bir taraf (Ukrayna), ‘liderler bir araya gelsin, şartları konuşsunlar, bize talimatları versinler’ derken, diğer taraf (Rusya), ‘liderler bir araya gelmeden biz bazı konuları hallenelim, geldikleri zaman adını koysunlar’ diyor. Ben
ortada buluşmaya yönelik bir irade görüyorum.
En azından ara çözüm çıkacağını düşünüyorum.
Devam edersek olacak”…
***
Sonuç olarak müzakereler, jestler, bir ateşkes ve şu an ben dahil çoğu kişinin zor bulduğu barış ihtimali daha yakın görünebilir. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki “barış” ifadesi, Dışişleri Bakanı’nın temkinli “en azından ara çözüm” vurgusundan daha yukarıda. Peki Başkan Trump’ın biten sabrı? O da sürecin parçası gibi; “Buraya kadar elimden geleni yaptım, benden bu kadar” anlamına mı geliyor yoksa Rusları teşvik sayabilir miyiz?..
Yine de gelgitler çok; Trump, Putin’e elli günlük bir süre/ültimatom vermişti, ‘yola gelmesi için’ diyelim, Moskova buna, ‘hayırdır, ne demek istiyorsunuz’ diye yanıt verdi. Hafta başı Trump süreyi 12 güne çekti, üstelik İngiltere’deyken(!). Yanıt Medvedev’den geldi;
‘Rusya, İran veya İsrail değildir, aman’
mealinde…
Bu netameli süreçte Türkiye’nin politikasını oluşturan dışişleri çok kademeli, katmanlı işler yaptı. Büyük emektir. Ama içlerinde en önemlisi şu;
savaştaki iki ülkenin “kapalı eller”i var.
Müzakere masasında ellerini hemen hiç açmadılar, zamanını beklediler.
Ankara’nın barış arayışı menziline erişsin-erişmesin Sayın Fidan ve ekibinin başarısı, o ellerin içini okumaktır.
Bir sürü parçalı işten çıkardıkları hülâsayı, -ki Bakan, ‘derledikleri/beslendikleri membaları bizzat saydı-
“işte Kiev’in ve Moskova’nın planları”
diyebileceğimiz başlıkla Cumhurbaşkanı’na sundu. Tam da form tutmuş bir dışişlerinin yapacağı işti…
Bu, ‘bu kadar’ yazılır.
Gözden kaçma eğilimli gelişmeler…
Yaz dönemleri biraz böyledir. Hele ‘orman yangınları’ gibi ciğer yakan trajedilerin içinden ancak iri ve aktüel dış politika gelişmelerine göz atabilirsiniz…
Ama önemli ve gözden kaçma eğilimli olaylar yaşandı. Üstelik birbirlerine ‘bağlanacakmış’ gibi serpiliyorlar. Eksersiz mahiyetinde ve ileriye notlar kabilinden kayda geçirelim…
* ABD ASKERLERİ AVRUPA’DAN ÇEKİLİRSE:
Trump yönetimi, Avrupa’daki asker sayısını üçte bir oranında azaltma kararı aldı ve 20 bin asker için hareket talimatı verdi. Bunun Avrupa üzerindeki etkisi, Ukrayna savaşına mesajı, AB güvenlik mimarisine mesajları olacak…
* İNGİLTERE-PKK İLİŞKİLERİ:
İngiltere Ulusal Güvenlik Danışması Jonathan Powell’ın terör örgütü ile bir arka kapı diplomasisi yürüttüğü, bunun akıl hocası olduğu, silah bırakmaya ikna turları düzenlediği iddia ediliyor. Şaşırmayız. Ancak, İngiltere’nin yeni Ortadoğu üzerindeki şekillendirici ilgisi, bunun yanında Türkiye ile ilişkileri daha çok üzerinde durulması gereken bir başlık.
* KİEV’DE AYAKLANMA:
Ukrayna yönetiminin savaş sürecinde biriktirdiği stresin Zelenski hükümeti üzerinde hangi derecede zorluk yarattığı ölçülebilir parametrelerden yoksundu. İktidarın yolsuzluklarını takip için Batı tarafından konuşlandırılan iki kurumun özerkliğinin kaldırılması bunu gözle görülür kıldı. Savaş zenginleri tartışmalarının Ukrayna kamuoyu üzerindeki rahatsızlık veren etkisi meydanlara yansıdı. Karar geri alındı ama ülkenin iç siyasetinin kriz yaratmaya ne kadar elverişli olduğu ortaya çıktı.
* İRAN-ZENGEZUR:
Tahran’ın, Zengezur konusunda başından bu yana ayak sürüdüğüne ilişkin kabul safsata değil. Bu aynı zamanda ülke yönetimindeki dinamiklerin cephelerini de görünür kılan bir konu. Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın, “Komşu ülkelerle ve bölge ülkeleriyle ilişkilerimiz gelişiyor. Zengezur Koridoru gibi konulardan endişe edilmesine gerek kalmayacak. Bu konuda İran’daki hassasiyetin azaltılması gerekiyor” açıklaması, bol tartışmalı ve kısa boyuna rağmen küresel bağlantı noktası olan koridorun işlev kazanabileceğini gösteriyor.
* 2028’İN ABD BAŞKANI?:
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio dikkatle takibi gereken bir karakter. İyi yönetilmezse Trump çizgisinden çıkarmış havası veriyor. 2028’in Başkan adayı olabileceği yönündeki spekülasyon sorulduğunda, Başkan Yardımcısı JD Vance’i işaret etti ve açık destek verdi. Vance, Trump ikinci kez seçilirken, kendisine sonraki Başkanlık sözü verilmiş bir siyasetçi. Gerçekleşirse, onun şimdiki koltuğuna Rubio oturabilir! ABD iç politikasının kulisleri Trump’ın icraatlarını yoran bir durum yaratıyor…

