Kartalkaya yangını davasında üçüncü gün Otelin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Aras: Nihai kararları babam alır, biz bir talimat vermeyiz
T24 sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 78 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin davanın üçüncü gününde savunma yapan tutuklu sanıklardan otelin yönetim kurulu üyesi ve otelin sahibi Halit Ergül'ün kızı Elif Aras, "Nihai kararları babam alır. Biz bir talimat vermeyiz. Yönetimle ilgili hiçbir karar almayız, imza yetkimiz yoktur. Ben ne kadar hisse sahibi olduğumu bile bilmiyordum, burada öğrendim" dedi.
Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangına ilişkin 19’u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın duruşması, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce üçüncü gününde devam ediyor. Adliyenin yetersiz olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi’nin spor salonunda yapılıyor.
Duruşma, Grand Kartal Otel’in sahibi Halit Ergül’ün kızı ve otelin ortaklarından Ceyda Hacıbekiroğlu’na taraf avukatlarının sorular sormasıyla devam etti.
“Benim imzama benziyor ama benim değil”Müşteki avukatının "Hiç yönetim kurulu toplantısına katıldınız mı?” sorusuna ilişkin tutuklu sanık Hacıbekiroğlu, “Hayır hiç katılmadım. Avukatımın vekaleti var” yanıtını verdi. Bunun üzerine yönetim kurulu toplantısına ilişkin bir belgede bulunan imzası sorulan Hacıbekiroğlu, “Benim imzama benziyor ama benim değil bu. Babamdan maaş gibi değil, harçlık alıyordum 70 bin-90 bin TL arası. Babam bana ‘bu imzalanacak’ der ve imzalarım verdiği belgeleri. Karar defterinin ne demek olduğunu bile bilmiyorum" dedi. Söz konusu yanıta salondan tepki geldi.
Müşteki avukatı, sanık Hacıbekiroğlu’na, “Mağdur musunuz yangından dolayı?” diye sordu, Hacıbekiroğlu da “Evet mağdurum” diye yanıt verdi. Avukatın “O halde neden mağdur olarak yangının sorumluları hakkında şikayetçi olmadınız?” diye sorması üzerine Hacıbekirlioğlu “Ben de duygusal ve fiziksel olarak mağdurum. Böyle bir şey yapabileceğimi herhangi bir avukat bana söylemedi. Ayrıca yangından kurtulan ama şikayetçi olmayanlar da var” yanıtını verdi.
Yangında, oğlu ve torunlarıyla birlikte 8 yakınını kaybeden müşteki ve müşteki avukatı Yüksel Gültekin’in, “Huzurda bulunan babanız Halit Ergül, ‘Aylık gelirim 100 bin TL’ dedi. Size 70 bin ile 90 bin TL arasını nasıl gönderiyor? Huzur hakkı da almadım diyorsunuz o halde babanız bunu cebinden gönderiyor ya da yolsuzluk yapıyor” demesine karşılık sanık Hacıbekiroğlu, “Babam nasıl gönderiyor bunu bilmiyorum” diye konuştu.
Yönetim kurulu üyesi “huzur yakkı yatmıyor” derken otelin muhasebe müdürü "yatıyor" dedi
Tutuklu sanıklardan otelin muhasebe müdürü Kadir Özdemir’e, “Huzur hakkı ödeniyor mu?" diye sorulması üzerine Özdemir, “Şirket yöneticilerine huzur hakkı ödeniyor. Bunlar Halit Bey, Emine, Ceyda ve Elif Hanım” yanıtını verdi. Özdemir’in, sanık Ceyda Hacıbekirlioğlu’nun “Huzur hakkı yatmıyor” savunmasını çürütmesi üzerine salondan alkış geldi.
Ceyda Hacıbekirlioğlu'nun sorgusunun tamamlanmasının ardından tutuklu sanıklardan otelin yönetim kurulu üyesi ve otelin sahibi Halit Ergül'ün kızı Elif Aras'ın savunması alındı. Savunmasına, "Fiziksel bir yara almadan kurtuldum ama bu yara almadığım anlamına gelmiyor" diyerek başlayan sanık Aras, "Burada bu kadar beddua almamın nedeni sosyal medyadaki rivayetler olabilir. Bunlar neden çıkartıldı bilmiyorum. Acılı ailelerin acısını daha da katlıyor bunlar" dedi.
"Ben de o gün ayağım takılıp düşseydim ya da daha fazla duman solusaydım ben de ölmüş olabilirdim"Aras, olay gününü şöyle anlattı:
"Ben otelde o gün 7'nci katta kalıyordum. Saat 03.30 civarında koridordan gelen sesler nedeniyle uyandım. Eşimi uyandırdım, o koridora baktı ve 'yangın var çabuk uyanın' dedi. O panik anında odada ileri geri yürüyordum. O günün sabahında ilaçları düzenlerken pandemideki maskeleri görmüştüm onları aldım kızıma taktım ve hiç düşünmeden koridora çıktık. Eşim de 'yangın var' diye bağırıyordu galiba. Merdivenlerden indik. 5'inci ya da 6'nci katta bir çocuk gördüm onu da kaptım, ona da maske taktım. Etraftaki herkese bağırdım bu çocuğun ismi bu, annesi bu diye. Sonrasında annem ve kardeşim geldi aklıma. Bütün gece oradaki insanlar ne yapabiliyorsa sahada onu yaptık. İtfaiye araçları artınca sivilleri alana yaklaştırmadılar. Bütün geceyi öyle geçirdik. Çok çaresiz bir andı. O geceyi orada geçiremeyen kimsenin anlayamayacağı bir andı. Sabah olduğunda Gazelle Otel'e götürdüler bizi. Sonrasında İstanbul'a gittik, çocuklarımı ve 'keşke ölseydik' diye konuşan annemi toparlamaya çalışarak geçti tutuklandığım süreye kadar. Ben de o gün ayağım takılıp düşseydim ya da daha fazla duman solusaydım ben de ölmüş olabilirdim, burada olmayabilirdim."
"Nihai kararları babam alır"Şirketin bir aile şirketi olduğunu ifade eden ve yangına ilişkin alınması gereken önlemlere dair sorulan soruların tamamına, "Bilmiyorum" yanıtını veren sanık Elif Aras, savunmasına şöyle devam etti:
"Nihai kararları babam alır. Biz bir talimat vermeyiz. Yönetimle ilgili hiçbir karar almayız, imza yetkimiz yoktur. Ben ne kadar hisse sahibi olduğumu bile bilmiyordum, burada öğrendim. Toplanılması gerekilen zamanlarda imza atmamız gereken şeylere imza atacağımız zaman toplantıya katılırız sadece. Gerisi dışında da avukatıma vekalet vermiştim. Biz tatile geliriz. Eşim Emir Aras, yetki alanı içindeki şeylerle sadece o ilgilenir; satış, rezervasyon gibi şeylerle. Onun dışındaki şeyleri babama sormadan karar alamaz. Eşim kağıt üstünde otelin genel müdürü olarak görünüyor."
Cumhuriyet Savcısı'nın, "Eşinizin otelin genel müdürü olduğunu beyan ettiniz. Sizin de yönetim kurulu üyesi olduğunuz otelde yapılan eğitimler, alınması gereken önlemler konusunda bir bilginiz olmadığını mı söylüyorsunuz?" sorusuna sanık Elif Aras, "Yönetim kurulu üyesi olarak yapılması gereken şeyleri yapmıyorum. Sadece tatil zamanı gelip gidiyorum otele" cevabını verdi.
Duruşmaya 15 dakikalık ara verildi. Ara sırasında müştekiler, otelin yönetim kurulu üyesi sanıklarına "Demek şans eseri kurtuldunuz" diyerek tepki gösterdi.
Duruşmaya alınmayan gazeteci Osman Çaklı: “Gazeteciliği engellemeyi normalleştirmeye çalışıyorlar”Öte yandan devam eden duruşmada bugün gazeteci Osman Çaklı’nın, önce Mahkeme Başkanı’nın talimatı ile duruşma salonuna alınmayacağı bildirildi. Yapılan görüşmelerin ardından ise talimatın Mahkeme Başkanı tarafından değil, Başsavcılık tarafından verildiği ve bundan sonra devam eden duruşmalara herhangi bir gerekçe gösterilmeden Çaklı'nın alınmayacağı öne sürüldü.
Gazeteci Çaklı, "Dosyada gizlilik kararı yok ancak müvekkili olmayanlar içeri alınmıyor. Bu durum başlı başına hukuksuzken, sabah duruşmayı izlemek için kolluk kontrol noktasında kimliğimi verdiğim polis amiri, benimle görüşmek istediğini söyledi. Daha sonra talimat aldıklarını, duruşma boyunca içeri alınmayacağımı belirtti. Gerekçe sormama rağmen cevap alamadım. Bu durum kamusal görev olan gazeteciliğin keyfi biçimde engellendiğini gösteren son örnek oldu. Gazeteciliği engellemeyi normalleştirmeye çalışıyorlar” dedi. (ANKA)


