Kayyum bey ve dostları!
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Fotoğraf Gürsel Tekin İstanbul il başkanlığı binası önünde “her şey yolunda" işareti yaparken çekilmiş. Tarihe emanet bir kare yani.
Ancak asıl önemi başlığı atan gazetenin kimliği.
Yeni Akit!
Önceki haberlerinde Gürsel Tekin’i “İslam düşmanı” ilan eden gazete, bu kez yerlere göklere sığdıramadan övmüş. Şöyle:
“Kayyum Bey kafasına fırlatılan su şişelerine rağmen geri adım atmamış. Kaos planını bozup barikatları aşarak CHP’yi yolsuzluk paraları ile ele geçirmek isteyenleri dize getirmiş.”
Şunları sekiz yaşındaki bir çocuğa anlatsanız şaka zanneder. Ama “komik değil” diye gülmez!
Barikatları aşmış Kayyum Bey. O yüzlerce polis, onu durdurmaya gelmiş meğer. Öyle mi!
Ne diyorduk son yıllarda:
“İyiler iyilerle.. Aynılar aynılarla..”
Erdoğan ve Yeni Akit ile aynı sırada hizalanmak da ne bileyim!!!
Gözler şimdi Kılıçdaroğlu’nda. O nerede hizalanacak, dolayısıyla tarih onu nasıl yazacak, merakla bekliyoruz.
Hikmet Çetin ilerleyen yaşına rağmen mekik diplomasisi ile gidip gelip Kılıçdaroğlu’nu ikna etmeye çalıştı, malum. Ama sonunda o da pes etti galiba. “Kemal Bey hiç konuşmuyor. Ama sanırım partinin başına geçmek istiyor” diye son durumu özetledi.
Kemal Bey’i tanıyanlar çok iyi bilir: Konuşmaz! Sizi dikkatle dinliyor zannedersiniz. Ondan da emin olamazsınız.
Susmak, şu anda çok şey söylemek aslında. Öyle ya, partinin başına gelenler bugüne kadar siyaset sahnesinde.. hatta Demokrat Parti döneminde yaşanmadı. Bugün neredeyse, Silivri yerine sadece CHP’lilerin ve onlara destek verenlerin konacağı bir cezaevi inşa edecekler.
Böyle bir süreçte susmak, gerçekten de çok ama çok şey anlatmaktır.
Bir zamanlar kadın politikacı diye sempati duyduğum.. Özel olarak buluşmasak da sık sık görüştüğüm Canan Kaftancıoğlu da susuyor. Ve bunu şöyle açıklıyor:
“Kıymetli yol arkadaşlarım; neden bir açıklama yapmıyorsun diye samimi bir şekilde soran kardeşlerim; şu dönemde söyleyeceğim herhangi bir sözün hepimizin içini yakan durumlara olumlu bir etkisi/katkısı olmayacağını, parti içi kutuplaşmayı artırmak ve trollerin eline malzeme vermekten başka bir işe yaramayacağını görüyorum.”
Açıklamasında Michelangelo’dan bir alıntıya da yer veren Kaftancıoğlu, “Bu utanç dolu kahrolası çağda ne duymak ne görmek evladır; uyumak en iyisi. Taş kesilene kadar” sözlerini paylaştı.
Ne güzel değil mi! Tam da Erdoğan’ın istediği şey: “UYUMAK”..
Ya “parti içi kutuplaşma” tespiti.
Kimse kusura bakmasın… Mesele kutuplaşma olabilir. Ama bu CHP’nin parti içi kutuplaşması değil.
* Cumhuriyet ile karşıtlarının...
* Laiklik ile siyasal İslamcıların..
* Atatürk ile düşmanlarının kutuplaştırılması.
İktidar bunu (menzile varıncaya kadar) gözlerden saklamak için, konunun CHP içi bir mesele olduğu tezine sığınıyor.
*. *. *
Ya İstanbul barosuna yönelik operasyon? Ve açılan dava? Başkan İbrahim Kaboğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri neyi kutuplaştırmıştı sizce?
Evet!
Hukukla hukuk tanımazlık..
Kaboğlu’nun şu sözleri çerçeveyi çiziyor:
“Duruşmanın yapılacağı Silivri’deki mahkeme salonuna geldim. Ancak İstanbul Barosuna tahsis edilen odaya bile giriş yapamıyoruz. Bu durum bile Adil Yargılanma Hakkının nasıl zedelendiğini gözler önüne seriyor.”
Adil yargılanma mı!
Beykoz belediye başkanı Alaattin Köseler tahliye edildi. Savcılık aynı gün itiraz etti. Köseler ertesi sabah yeniden Silivri’deydi.
Neden mi?
Dosyadaki deliller henüz toplanmamıştı. Bu durumda adli kontrol yetersiz kalacaktı..
Dosyadaki deliller henüz toplanmamış mı!!!
Oysa Alaattin Köseler tam 187 gün tutuklu kalmıştı. 187 gün!
Bu sürede bulunamayan delil.. Mesela bir itiraf.. Sizce yargı hakkında ne anlatır?
Aylardır hep aynı şeyi konuşup yazıyoruz gibi.
Günün en anlamlı haberiyle başlamıştım.
En absürt diyaloğu ile bitireyim.
Kayyum Bey, etrafında polis çemberiyle CHP il binalarının hepsine girip mührünü basmak istiyor ya.. Sarıyer’deki binaya, yine polis marifetiyle gidince CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da, bu unvan için verilen kırmızı plakalı TBMM arabasıyla gitmiş. Ama polisler kapıda ellerindeki listeye bakıp, “Listede adınız yok, giremezsiniz” diye engellemiş.
Başarır “Eğer kayyumun arabası geçiyor da TBMM’nin arabası geçemiyorsa, bu sivil görünümlü darbedir” diye itiraz etmiş.
Polis memuru bunun üzerine ne demiş peki?
“LÜTFEN OLAYI DEMAGOLOJİKLEŞTİRMEYİN!!”

