Keneler can almaya devam ediyor Özellikle boyun bölgesinden ısırırsa çok daha riskli! Uzmanlar Karadeniz ve iç Anadolu’ya dikkat çekiyor
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Geçtiğimiz günlerde Tokat'ta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi gören 1,5 yaşındaki Metehan Tütüncü hayatını kaybetti. Metehan’ın cenazesine katılan yakınlarının maske takmaları dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta Sivas'ın Zara ilçesinde KKKA hastalığı şüphesiyle tedavi gören 35 yaşındaki iki çocuk annesi Çiğdem Keskin yaşamını yitirmişti.Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre; bu yıl nisan ve mayıs ayında 8 kişi, KKKA şüphesiyle hastaneye başvurdu. Bu kişilerden 2'si hayatını kaybetti, 5'i taburcu oldu, 1'in tedavisi ise hala sürüyor.
Bugün de Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle tedavi gören kişi yaşamını yitirdi.Hayvancılıkla uğraşan 28 yaşındaki Oğuzhan Aydemir'in karnına 9 gün önce kene yapıştı. Keneyi kendisi çıkaran Aydemir, rahatsızlanmasının ardından hastaneye kaldırıldı. KKKA hastalığı şüphesiyle anestezi yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan Aydemir, müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
Her yıl havalar ısınmaya başlayınca maalesef bu üzücü haberleri duymaya başlıyoruz. Peki yok mu bu hastalıktan korunmanın bir çaresi?
KKKA virüsü taşıyan keneler en çok hangi bölgelerde ve hangi dönemde görülüyor?
Her kene ısırığı riskli mi? Neden bazıları ölümle sonuçlanıyor?
Korunmak için alınacak bireysek önlemler neler?
Kenenin ısırdığı vücut bölgesi yaşanan ölümlerde ne kadar etkili?
Yakın zamanda KKKA taşıyan kenelerin yoğun olduğu bölgelerde araziye çıkmaya hazırlanan Marmara Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. İftihar Köksal ve Prof. Dr. Süda Tekin ile konuştuk. 11 SORUDA KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ
EN RİSKLİ BÖLGELER KARADENİZ VE İÇ ANADOLU
1. KKKA virüsünü taşıyan kenelerin yaygın olduğu bölgeler nerelerdir? Hangi bölgeler daha riskli?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: KKKA virüsünü taşıyan kenelerin dünyada yaygın olduğu yerler Asya, Avrupa (özellikle doğu kısmı) ve Afrika’dır. Yani Palaearktik Bölge olarak nitelendirdiğimiz bölgelerde bu keneler görülmektedir. Türkiye’de ise özellikle Karadeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi'nde görülmektedir. En riskli bölgeler özellikle Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesinin güneyi İç Anadolu’nun kuzeyidir.
YAKLAŞIK 850 TÜR KENE VAR
2. Virüsün bulaşma yolları nelerdir? İnsanlar için en büyük risk kaynağı nedir?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Bu virüsü taşıyan özellikle Hyalomma cinsine ait kenelerin insanı ısırması ile bulaşabildiğini söyleyebiliriz. Bu tür kenelerin ezilmesi ile vücut sıvısı ile temasından bulaşabilir. KKKA virüsünü taşıyan hastaların kan veya vücut sıvısı ile temasta bulaş sağlanabilir veya bu virüsü taşıyan hayvanların sıvıları ile temastan bulaş olabilir. En büyük risk kaynağı söz konusu cinse ait türlerin insanları ısırması ile bulaş sağlanmaktadır.
Kenelerin farklı türleri değişik hastalık etkenlerini taşıyabilir. Günümüzde yaklaşık 850 tür kene var ve bunların 30 kadarı KKKA bulaşında rol oynar.
FARKLI ORGANLARDA KANAMALARA NEDEN OLUYOR
3- KKKA virüsü vücuda girdiğinde nasıl etkiliyor? Neden bazı vakalar ölümle sonuçlanıyor?
Prof. Dr. Süda Tekin: Bu virüs tüm vücuttaki damarların yapısını bozar, kanın damar dışına çıkmasına yani farklı organlarda kanamalara neden olur. Göz, diş eti, iç organlar da dahil kanamalar izlenir. Zaten hastalıkta ateş ve devamında gelişen kanama hastalığa ismini verir. Klinik oluştuktan sonra hastalık çoğunlukla ağır geçer ve ölümle sonuçlanma ihtimali %30'dur.
Prof. Dr. İftihar Köksal: KKKA, diğer viral kanamalı ateşlerde olduğu gibi ölümcül olabilir. Virüs, kenenin kişiye tutunup kan emmesi sırasında vücuda girip ve 1-7 günlük kuluçka süresinden sonra belirtiler başlar. Hastalığın ilk belirtileri ateş, halsizlik, kas eklem ağrısı, bulantı kusma ve isal gibi belirtiler olup, ikinci aşamada kanamalar meydana gelmektedir.
Kanamaların nedeni virüsün damarlarda ciddi hasar yapması ve damar içi pıhtılaşmalar ve trombositlerin azalması ile kanama kontrolünün kaybolmasıdır. Kanamalar, deri altı kanama (peteşi, ekimoz), burun kanaması, diş eti kanaması, mide, barsak kanaması, vajinal kanama ve iç organ kanamaları şeklinde olabilmekte ve hastalar komaya girerek çoklu organ yetmezliği gelişmekte ve ölümle sonuçlanmaktadır. Ülkemizde ölüm hızı %4 civarındadır.
SON 12 YILDA İKİYE KATLADI
4- Ülkemizde ilk vakalar ne zaman yaşandı? Son yıllarda KKKA vakalarında artış yaşandı mı?
Prof. Dr. İftihar Köksal: Hastalık ülkemizde ilk olarak Gümüşhane Kelkit vadisi civarında 2002 ve 2003 yılında dikkatleri çekmiş, ilk vakalar o zamanlar benim de görev yaptığım Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tarafımızca viral hemorajik ateş ön tanısı ile takip edilmiştir. Hastalığın etkenini belirlemek için hastalardan alınan serum örnekleri Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderilmiş ve hastalık KKKA olarak doğrulandı.
Prof. Dr. Süda Tekin: Araştırmacılar, kene kaynaklı hastalıkların son 12 yılda ikiye katlandığını doğruluyor. Artışın nedenleri arasında iklim değişikliği, hayvan göçü ve habitat kaybı gibi nedenler var.
BAHAR AYLARINDA ORTAYA ÇIKIYORLAR
5- Kenelerin aktif olduğu mevsimler ve ortamlar nelerdir?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Keneler, eklembacaklılar şubesinde bulunan soğukkanlı canlılardır. Bu sebeple keneler sıcak zamanlarda ortaya çıkarlar ve Türkiye’de bahar aylarından itibaren ortaya çıkan keneler yaz aylarında daha etkin bir hal alırlar. Özellikle büyük ve küçükbaş hayvanların olduğu ahırlar, meralar, otlak alanlarda çok rastlanırlar. Burada rastladığı hayvan veya insanların vücuduna geçerek ısırma sonucu vücutta beslenmeye başlar. Bu sebeple ormanlık, mera, ahır, piknik alanları gibi ortamlar keneler için en uygun ortamlardır.
Yakın zamanda ben de proje kapsamında böcek arazisine çıkacağım ve Tokat, Çorum, Amasya gibi KKKA virüsünü taşıyan Hyalomma cinsine ait kenelerin bol bulunduğu bölgelerde arazi çalışmaları gerçekleştireceğim.
ARA ARA VÜCUT KONTROLÜ YAPILMALI
6. KKKA’dan korunmak için alınabilecek en etkili bireysel ve toplumsal önlemler nelerdir?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Öncelikle kenelerin bulunabileceği ortamlardan uzak durmak lazım. Böyle ortamlara girilecekse mutlaka dikkatli olunmalıdır. Bu tarz ortamlara girildiğinde mutlaka koruyu kıyafetler ile girilmesi tavsiye edilmektedir. Örneğin açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesi gerekmektedir. Böylece kıyafet üzerine geçen kenelerin rahatlıkla görülmesi sağlanacaktır. Kısa kollu üst ve alt giysilerden uzak durulmalı. Eğer mümkünse paçaların da çorap içerisine geçirilerek bu bölgelerde bulunulmalıdır. Bu tarz yerlere giriliyorsa ve uzun süreli kalınıyorsa mutlaka ara ara vücut kontrolü yapılmalıdır.
Üstünde kene olup olmadığı, paça kenarları, saç dipleri, koltuk altı, gibi bölgelerin kontrolü yapılmalıdır.
Ben araziye çıktığımda böcek toplamak için bazen kenelerin bulunduğu alanlara giriyorum ve sık sık üstümü kontrol ediyorum hatta yanımda bir kişi daha varsa sırtımın, paça arkalarının ve arka vücudun kontrol edilmesini sağlıyorum. Bunların dışında hayvanları olan insanların mutlaka hayvanlarının vücudunda kene kontrolü yapılması gerekmektedir. Kene ısırması ile karşılaşılırsa mümkünse en yakın sağlık merkezine gidip uzmanların yardımına başvurulması gerekmektedir. Belediyelere de bu durumlarda önemli işler düşmektedir. Çayırlık alanların belirli dönemlerde kesme işlemlerini yapmaları önemlidir.
ÇAYIRLIK ORMANLIK ALANLARA DİKKAT
7. Virüsü taşıyan keneler hangi ortamlarda daha fazla bulunur? İklim değişikliği veya çevresel faktörler hastalığın yayılımını etkiliyor mu?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Virüsü taşıyan keneler genellikle büyük ve küçük baş hayvanların olduğu bölgelerde, zun otlak, çayırlık alanlarda, ormanlık alanlarda daha fazla bulunurlar. İklim değişikliği ne bağlı olarak sıcaklıkların artması soğukkanlı olan bu canlıların daha uzun süre aktif olmalarına sebep olmaktadır. Bunun dışında kenelerin yükseklik açısından daha yüksek alanlara çıkabilmeleri ve habitatlarını genişletmelerine ve önemli zoocoğrafik bariyerlerin aşılabilmesine sebep olarak yayılım alanını genişletebilir.
HER KENE ISIRIĞI ÖLDÜRMEZ
8. Her kene ısırığı riskli mi, hangileri ölüme neden oluyor?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Her kene ısırığı sonunda ölüm olacak diye bir durum yok. Bu kenenin türüne ve hastalık taşıyıp taşımamasına bağlı olarak değişir. Örneğin bahsettiğimiz Hyalomma cinsine ait kene türleri KKKA virüsünü taşıması durumunda ciddi sonuçlara veya ölümlere sebep olabilir.
Ixodes cinsine ait türlerin taşıdığı patojenlerle Lyme hastalığına sebep olabilirler. Bunun gibi birkaç hastalık etkeni patojenleri taşıyan keneler de ciddi sonuçlara sebep olabilir. Ancak kenelerin hepsi patojen taşımadığı için her kene ısırığında ölüm olacak diye bir durum söz konusu değildir. Aynı zamanda kenenin ısırma süresi de önemlidir patojenin aktarılması için bazen uzun zamanlar gerekebilir. Erken dönemde fark edilirse ve düzgün kene vücuttan sökülürse daha güzel sonuçlar alınabilir.
BAŞ-BOYUN BÖLGESİNDEN ISIRIRSA RİSK DAHA YÜKSEK
9. Kenenin ısırdığı vücut bölgesi yaşanan ölümlerde ne kadar etkili?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Baş, özellikle boyun bölgesi gibi yerler beyine yakın olması ve kan damarlarının fazla olması sebebi ile kenenin ısırdığı bölge önemli olabilir. Bu bölgelerde ısırılmak virüsüsün kan dolaşımına çabuk geçmesine sebep olabilir ve bu da daha ciddi sonuçlara sebep olabilir.
Ancak bunun dışında baş bölgesi olmasa da çok fazla görülemeyen bölgelerden ısırılma durumunda da sıkıntılar çıkabilir. Çünkü siz kenenin ısırdığı bölgeyi fark edemezseniz uzun süre vücudunuzda kalacak ve size patojeni bulaştırması için önemli bir zaman sahip olabilecektir.
KİMYASAL MÜCADELE YERİNE BİYOLOJİK MÜCADELE DESTEKLENMELİ
10. Kenelerle mücadelede ekosistemi bozmadan etkili yöntemler var mı?
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan: Evet kimyasal mücadele yöntemleri çok tercih edilmemesi gerekmektedir. Keneler ile mücadele edilirken diğer canlılara, toprağa, suya da zarar verilebilmektedir. Bu sebeple biyolojik mücadele desteklenmeli ve bununla ilgili bilimsel çalışmalar artırılmalıdır. Peki neler yapılabilir? Kenenin doğal düşmanları ile biyolojik mücadele yapılabilir (Ör: Tavuk, böcek gibi).
Belki doğal kovucularla, biyolojik mücadele organizmaları ile ilgili çalışmaların artırılarak bunlar ile mücadelenin yapılması sağlanabilir. Ancak her şeyde olduğu gibi en önemlisi eğitimdir. İnsanların bu konuda ciddi eğitilmesi ve farkındalık yaratılması en önemli tedbirlerden biridir.
KKKA ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan’da tanımlandı. Hastalık, keneler tarafından insanlara tutunmasını takiben idrarda, tükürükte, rektumda ve abdominal kavitede kan görülmesi ve vücutta yaygın kanamalarla tarif edildi. 1944-45 yıllarında Rusya’nın Kırım bölgesindeki Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görüldü. Hastalığa Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’de de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüs ve Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olarak hastalık yeniden adlandırıldı.


