Krizin nedeni su savaşı, İndus yoksa Pakistan da yok!
Haber Global sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Hindistan ile Pakistan gerilimi, uluslararası toplumda endişelere neden oldu. İki nükleer güç için Keşmir sorunu kadar "İndus Nehir Sistemi" üzerindeki hâkimiyet mücadelesi de gerilimin merkezinde yer alıyor. Bölge için yaşamsal öneme sahip olan İndus Nehir Sistemi, iki ülke arasında yalnızca coğrafi olarak değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik olarak da keskin bir biçimde bölünmüş durumda. Hindistan yukarı kıyıdaş ülke olarak nehir sisteminin yaklaşık yüzde 39’una, Pakistan ise aşağı kıyıdaş olarak kalan yüzde 61’lik bölüme hükmediyor. Ancak su, doğal akışı gereği yukarıdan aşağı aktığı için, Pakistan su kaynaklarının yaklaşık yüzde 95’ini Hindistan’dan gelen akışa bağlı olarak elde ediyor. Bu durum, Pakistan’ın su güvenliği açısından Hindistan’a bağımlı hale gelmesine yol açıyor.

İndus Nehir Sistemi’nin doğu kolları olan Sutlej, Ravi ve Beas nehirleri Hindistan’ın kontrolünde bulunurken; batı kolları olan İndus, Jhelum ve Chenab nehirleri ise Pakistan tarafından kullanılıyor. Bu su dağılımı ve paylaşımı ise 1960 yılında imzalanan İndus Su Antlaşması ile resmiyet kazanmıştı. Ancak Hindistan, 2023 yılında antlaşmanın uygulanmasını “beklemede tutma” kararı alarak, anlaşmayı fiilen askıya aldı.
SU KITLIĞI YAŞIYORLARGerilimin asıl nedeni olan su paylaşımındaki dengesizlik, tatlı su potansiyelleri bakımından belirgin şekilde ortaya çıkıyor. Hindistan yıllık yaklaşık 1.911 km³ yenilenebilir tatlı su potansiyeline, Pakistan ise yalnızca 246 km³ kaynağa sahip bulunuyor. Bu fark, Hindistan’ın Pakistan’a göre neredeyse 8 kat daha avantajlı bir konumda olduğunu gösteriyor. Yüzey suları açısından Hindistan 1.869 km³’lük bir kapasiteye sahipken, yeraltı su potansiyeli 432 km³ düzeyinde tahmin ediliyor. Pakistan’ın ise yüzey suyu kapasitesi 186 km³, yeraltı suyu potansiyelinin yalnızca 60 km³ seviyesinde olduğu dikkat çekiyor. Her iki ülke de kişi başına düşen su miktarı açısından BM'nin belirlediği "1.700 m³ yıllık su" stresi eşiğini geçmiş durumda. Pakistan ise "1.000 m³ kişi yıl" seviyesi nedeniyle “su kıtlığı” sınırının da altına düşmüş durumda.
Su kullanımının sektörel dağılımında ise iki ülke arasında dikkat çekici bir farklılık göze çarpıyor. Hindistan su kaynaklarının yüzde 78’ini tarım, yüzde 15’ini evsel, yüzde 7’sini ise sanayi alanında kullanırken; Pakistan’da tarımsal kullanım oranı yüzde 93 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmış durumda. Buna rağmen, kişi başına düşen su tüketimi açısından Pakistan yılda yaklaşık 940 metreküp ile Hindistan’ın 570 metreküplük düzeyinin üzerinde yer alıyor.
GÜVENLİK TEHDİDİSu Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise Pakistan özelinde, İndus havzasının hayati önemde olduğunu vurgularken, "Ülke nüfusunun yüzde 90’ından fazlası bu havza içinde yaşarken, toplam su ihtiyacının yüzde 95’i bu nehir sistemi üzerinden karşılanıyor. Hindistan’ın İndus Su Antlaşması’nı askıya alması, yalnızca teknik veya hukuki bir mesele değil, Pakistan’ın ulusal güvenliğini ve ekonomik istikrarını tehdit eden bir gelişme" diyor.

'İndus Nehir Sistemi’nin büyük bölümünün Keşmir topraklarından doğduğuna dikkat çeken Yıldız, "Su kaynakları, Pakistan için hayati öneme sahip. Ülkenin tarıma dayalı ekonomisi büyük ölçüde İndus Nehri’ne bağımlı. Pakistan, hidrolojik dengenin Hindistan tarafından bozulmamasına mahkum. Dolayısıyla mesele Pakistan açısından kelimenin tam anlamıyla bir beka sorunu. Su akışının sekteye uğraması, Pakistan için yalnızca gıda krizi değil; aynı zamanda ekonomik çöküş ve parçalanmaya neden olur.”
Kaynak: Web Özel


