Kur sebep enflasyon sonuçtur Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
“Faiz indirilirse, enflasyon da iner” hipotezini ortaya atan daha önemlisi bu hipotezi Türkiye ekonomisi üzerinde test eden Başkan Erdoğan’dır. Bu hipotez testi negatif sonuç vermiştir. Faiz inmiş, enflasyon çıkmıştır. Ancak bu deneyde “sebep-sonuç” ilişkisi Ortodoks iktisatçıların bildikleri türden değildir. Parası döviz olan ülkelerde, faizin indirilmesi piyasayı “ısıtır”, bindirilmesi “soğutur”. Isınma, yani talebin arzdan hızlı artması, fiyatları (enflasyonu) yükseltir. Faiz yükselince süreç bunun ters yönünde çalışır. Ancak, Türkiye’de 2021 sonunda başlayan enflasyon artışı faiz indirimin piyasayı coşturmasıyla oluşmamıştır. Erdoğan’ın emriyle faizler düşürülmeye başlanınca, halk bundan (geçmiş tecrübesine dayanarak) “doların fiyatı artacak” sonucunu çıkarmış ve elindeki TL ile döviz almıştır. Ortaya çıkan bu ekstra talep, dolar fiyatını aniden yükseltmiştir. Ülkemizde genel olarak fiyatlar dolarla belirlenip TL’ye dönüştürüldüğünden, dolar artınca fiyatlar, yani enflasyon artmıştır. Faizci iktisatçılar “ezberlerindeki modele” uymadığı için bu gerçeği inatla görmezden gelir. Neyse. Öyle veya böyle, bu deney sonunda ekonomimiz içinden çıkılması çok zor bir enflasyon sarmalına paçayı kaptırmıştır. AKP, hipotezinin ilmi dayanağı olarak da Kuran’ın faizi haram addetmesini göstermiştir. Bunu da “ortada nas var, sana bana ne oluyor” şeklinde ifade etmiştir. Enflasyon zıvanadan çıkınca da bu nasa pek inanmayan Mehmet Şimşek’i tam yetkiyle göreve getirmiş, o da faizi yükselmiştir.
MEHMET ŞİMŞEK VE EKİBİNİN İKTİSADİ FİKR-İ MÜDİRİ
Şimşek ve arkadaşları ekonominin başına geçince yapılacaklarını önceliklendirdi. İlk iş Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini güçlendirmekti. Kısa (hatta bu kafayla uzun) vadede cari fazla vererek rezerv biriktirilemeyeceğine göre ülkeye “sıcak para” çekmekten başka çare yoktu. Sonradan çıkacak da olsa ülkeye döviz girdikçe döviz arzı artacağından, döviz fiyatı nispi olarak gerileyecekti. Yani enflasyon kadar artmayacaktı. Bu sayede “kur artışından kaynaklanan enflasyon, kur gerilemesiyle” düşecekti. Haklıydılar. Türk ekonomisinin gerçeği buydu. Bunun istenmeyen sonucu TL’nin aşırı değerlenmesi yüzünden cari açığın büyümesiydi. O sorun da “ihracatı teşvik tedbirleri” ile inşallah aşılacaktı. İkinci istenmeyen sonuç da “sıcak döviz” çekmekte kullanılan yüksek faizin “vade farkları” yani “maliyet kanalıyla” fiyatları yukarı ittirmesiydi. (Cost push inflation) Buna meydan vermemek için ilk fırsatta faiz indirilecekti. Nitekim %50’ye kadar yükseltilen faizler Aralık 2024’te 2.5 puan indirildi.
FAİZ SEBEP ENFLASYON SONUÇTUR
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması Mehmet Şimşek ekibi için tam bir yol kazası olmuştur. Bu konuyu şimdi ele almayacağım. Bugün “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” hipotezinin de belli şartlar altında doğru olduğuna değineceğim. Tüccar, vadeli aldığı malın, vade sonu peşin fiyatının aldığı günkü peşin fiyat artı vade farkından küçük olmasını istemez. Yoksa stok taşımaktan zarar eder. Vade farkı faiz demektir. Dövizle alan ve dövize endeksli TL ile satan, döviz faizi düşük olduğu için stok taşımaktan para kaybetmez. Ama TL ile ticaret yapan zarar etmemek için en az faiz kadar fiyat artışı ister. Bu istek de “faiz enflasyon sarmalı” yaratır.
SON SÖZ: Düşük enflasyon, düşük faizle sürdürülür.


