Kurum dili değil insan dili revaçta Kültür Sanat Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
İletişim yolculuğunun haritasını çıkartan “Prestij 2.0 Hiyerogliflerden Captionlara Dijitalleşen İletişim” kitabı Ketebe Yayınları’ndan çıktı. Esad Sivri’nin kaleme aldığı kitap, sadece kavramların değil, aynı zamanda çağın ruhunu anlamaya dönük bir arayışın ürünü olarak öne çıkıyor. Dönüşümün hikayesinden başlayan eser, iletişimin adım adım gelişimini; medya, PR, sosyal medya ve kriz iletişimi bağlamında incelerken, işin psikolojik boyutuyla da ilgileniyor.
“Prestij 2.0”ın yalnızca bir iletişim kitabı olmadığını söyleyen Esad Sivri, aynı zamanda bugünün insanına ve kurumlarına aynadan bakma fırsatı sunan bir çalışma olduğunu belirtti. Yeni Şafak’a konuşan Sivri, “Mesajım şu: Artık marka sadece satın aldığınız bir şey değil; hissettiğiniz, yaşadığınız, parçası olduğunuz bir duygudur. O nedenle henüz ilk sayfada okuru karşılayan epigrafa şu notu düştüm; Marka satın aldığınız değil, hissettiğinizdir” ifadelerini kullandı.
Kurumsal iletişimin basın bülteni yazmak ya da basında görünür olmakla sınırlı olmadığını söyleyen Sivri, “Dijitalleşen dünyada kurumlar, 7/24 erişilebilir, şeffaf ve etkileşime açık varlıklar hâline geldi. Bu dönüşüm, kurumları daha insani, daha samimi olmaya zorluyor. Çünkü kullanıcılar artık ‘kurum dili’nden çok, ‘insan dili’ duymak istiyor. Bir diğer önemli nokta ölçümleme. Eskiden iletişim faaliyetinin etkisi, uzun vadeli imaj araştırmalarıyla ölçülürdü. Bugün ise anlık geri bildirimler, etkileşim oranları bize anında veri sağlıyor. Bu hem büyük bir avantaj hem de sürekli tetikte olmayı gerektiriyor” açıklamasını yaptı.
DİJİTAL PAZARLAMA KONUŞTURUYOR
Pazarlama iletişiminin geçirdiği dönüşümden de bahseden yazar, “Geleneksel pazarlama, billboardlara, televizyon reklamlarına, broşürlere dayanıyordu. Burada tek yönlü bir ikna çabası vardı: Marka konuşur, tüketici dinlerdi. Bugün ise dijital pazarlama, iki yönlü hatta çok yönlü bir ilişki biçimi kuruyor. Kullanıcı bir reklamı yalnızca tüketmiyor, ona yorum yapıyor, paylaşabiliyor, hatta markayı yönlendirebiliyor. Geleneksel pazarlamada ürün merkezdedir; dijital pazarlamada ise merkezde olan kullanıcı deneyimidir. Aradaki fark özetle şudur: Geleneksel pazarlama anlatır; dijital pazarlama konuşturur” dedi.
HABERLER ARTIK TEK YÖNLÜ DEĞİL
Konvansiyonel medya ile dijital medyayı kıyaslayan Sivri, kaçınılmaz bir dönüşüm olduğundan söz ederek şunları söyledi: “Konvansiyonel medya hâlâ önemini koruyor; televizyonun kitlelere aynı anda ulaşma gücü, gazetenin arşiv değeri veya radyonun sıcaklığı hâlâ eşsiz. Fakat dijitalleşme bu alanların işleyişini kökten değiştirdi. Artık haber yalnızca tek yönlü bir aktarım değil; geri bildirimle, etkileşimle yaşayan bir organizmaya dönüştü. Konvansiyonel medya da kendini dijitalleştirerek bu sürece uyum sağlıyor. Yani kaybeden değil, evrilen bir yapı söz konusu.”
GENÇLER DÖNÜŞÜMÜN AKTİF ÖZNESİ OLMALI
Gençlerin bu dönüşümde pasif takipçi değil aktif özne olması gerektiğini dile getiren Esad Sivri, şu önerilerde bulundu: “Bugünün dünyasında bilgiye erişim artık ayrıcalık değil; esas farkı oluşturan, bilgiyi nasıl işlediğiniz. Gençler, dijital platformları yalnızca tüketim amacıyla değil, üretim alanı olarak da görmeli. Kitapta ‘hiyerogliflerden caption’lara’ ifadesini kullanıyorum. Bu, insanlığın iletişim yolculuğunun bir metaforu. Binlerce yıl önce taşlara kazınan semboller, bugün parmaklarımızla yazdığımız kısa cümlelere, yani ‘caption’lara dönüştü. Değişen sadece araç; insanın kendini ifade etme arzusu aynı kaldı. İşte gençler, bu mirasın farkında olarak üretmeli, ürettiklerini etik sorumlulukla paylaşmalı ve dijital dünyada kimliklerini sağlam temeller üzerine kurmalıdır.”


