Mahfi Eğilmez: KKM faciası
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Mahfi Eğilmez
2021 yılı Eylül ayında, enflasyon da politika faizi de yüzde 19 iken ve de enflasyon yükseliş sinyalleri verirken Merkez Bankası’nın faizleri düşürmeye başlamasıyla girilen irrasyonel sürecin faciaya doğru gittiği kurlarda başlayan yükselme sonucu kısa sürede anlaşıldı. Buna karşılık siyasilerce ortaya atılan faiz sebep enflasyon sonuç ve nas söylemlerinden geri adım atılmadığı için Merkez Bankası bu yanlıştan dönerek faizleri yükseltmeye gidemedi. Tam tersine düşürmeye devam etti. Ne var ki kurlardaki artış durmuyordu. Bu kez panzehir olarak kur korumalı mevduat hesabı (KKM) icat edilerek devreye sokuldu. Bu hesabı açanlar, ya TL ya da döviz mevduat hesabındaki paralarını belirli bir vade ve faiz karşılığı KKM’ye yatırıyorlardı. Vade sonu geldiğinde, Merkez Bankası tarafından ilan edilen döviz alış kuru ile hesap açılışındaki döviz alış kuru karşılaştırılıyor, vade sonundaki kur farkı, hesabın faiz getirisinden yüksekse kur farkı, faiz getirisi kur farkından yüksekse o zaman da faiz ödeniyordu. Böylece bu modelle mevduat ister TL isterse döviz cinsinden olsun kurdaki değişmelere karşı korunmuş oluyordu. KKM hesaplarını bir süre Hazine (bütçe) ve Merkez Bankası ortaklaşa karşıladılar, sonra bütün yük Merkez Bankası’na devredildi.
Merkez Bankası bugün yayınladığı bir duyuruyla KKM hesabı açma ve yenileme işlemlerinin sonlandırıldığını duyurdu. Böylece yaklaşık üç yıl sekiz ay süren ve ekonomide irrasyonelliğin simgesi haline gelmiş olan bir uygulama, yarattığı 60 milyar dolar dolayında bir zararla tarihe karışmış oluyor.
Bu zarar toplumu pek çok yönden etkiledi. 2022 yılında 72 milyar TL kâr etmiş olan Merkez Bankası 2023 yılında 818,2 milyar TL, 2024 yılında 700,4 milyar TL zarar etti. Zararın 2025 yılında da azalarak devam ettiği tahmin ediliyor. Kuşkusuz zararın tek nedeni KKM değil ama en büyük nedeni o. Merkez Bankası’nın zarar etmesi KKM olmasa da mümkün olabilir. Özellikle dünyada belirsizliklerin arttığı ortamda bu oldukça yaygın görülen bir durumdur. Böyle bir zarar, kurlara, rezervlerin (özellikle altın rezervinin) değer değişimine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Hatta bunun bir bölümü para politikasının bir parçası olarak da doğabilir. Ama bizdeki zarar çok büyük ölçüde KKM uygulamasından kaynaklandı.
Merkez Bankası kâr ederse ne olur zarar ederse ne olur? Merkez Bankası kâr ederse, kuruluş yasası hükümleri gereğince kârının çok büyük bir kısmını ana ortağı konumundaki Hazine’ye devreder. Böylece bütçeye giren bu para bütçe açığının finansmanında olumlu katkı sağlar. Buna karşılık Merkez Bankası zarar ederse böyle bir devir işlemi olmayacağı için bütçe açığının finansman sorunu da büyümüş olur. Son üç yılda olan budur.
Babam bana hep derdi ki “yaşamında bir şey yanlış gidiyorsa önce kendine bak, yaptığın bir hata olup olmadığını araştır eğer öyle bir şey olmadığına kanaat getirirsen o zaman başkalarına bak.” Faiz sebep enflasyon sonuç söylemiyle yola çıkılarak yükselen enflasyon ve dövize kaçış olgusuyla karşılaşıldığında ekonomi yönetimi hatanın bu uygulamada olduğunu anlamıştı. Babamın sözüne bir söz de ben eklemek istiyorum: “Hata başkasındaysa yapılacak şeyler sınırlıdır ama eğer hata sendeyse bu yanlışın çözümünde yapılacak ilk şey hataya yol açan adımları geri almaktır.” Ne yazık ki ekonomi yönetimi hataya yol açan yanlış adımları geri almak yerine daha da yanlış bir yola girerek KKM uygulamasını getirdi ve ülkeyi 60 milyar dolar zarara uğrattı.
Şimdi KKM kalktı ve bundan sonra böyle zarar olmayacak diye düşünebiliriz ama ne yazık ki kazın ayağı öyle değil. KKM'yi kaldırabilmek için bu kez carry trade yolu açıldı. Bir süredir kurun fırlayıp gitmemesi için carry trade'e göz yumuluyor. Bunun da yarattığı ciddi bir zarar söz konusu. Bu da eklenirse zarar 60 milyar doların çok üzerine çıkar.
KKM, üç yıl sekiz ay sonra uygulamadan sonra kaldırıldı kaldırılmasına da benzer yanlışları yapma inadını zihnimizden kaldırdık mı orasını bilmiyorum.

