Mansoor Malik: Erdoğan Trump ittifakı barış ve istikrarın önünü açtı
SonTurkHaber.com, Haber7 kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Pakistanlı Avukat Dr. Mansoor Malik, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki ittifakın Ortadoğu ve Ukrayna başta olmak üzere geniş coğrafya üzerindeki etkilerini yazdı.
"Trump-Erdoğan İttifakı ve Yapay Zeka Çağında Cesur Liderlik, dünyanın en büyük çıkarı için daha fazla istikrar" başlıklı yazı kaleme alan Malik, şu değerlendirmeleri yaptı:
Başkan Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki dostça ittifak, son yıllarda Ortadoğu'dan Ukrayna'ya kadar geniş bir coğrafyada barış, istikrar ve diplomatik çözümlerin önünü açtı. Bu stratejik iş birliği, yalnızca iki güçlü liderin siyasi anlayışını değil, aynı zamanda küresel barışa katkılarını da yansıtıyor.

Yapay zeka çağı olarak adlandırılan bu hızlı dönüşüm döneminde, Başkan Donald Trump, hızlı ve kararlı hareket eden bir lider profili çizerek alışılmadık bir liderlik sergiledi. Geleneksel politikacıların aksine, kararlarını doğrudan ve zaman kaybetmeden uyguladı. Bu yaklaşım, çağın ruhuna ve teknolojik hıza tamamen uygundur.
Başkan Trump'ın en çarpıcı adımlarından biri, LGBT gündemine karşı erken ve dengeli duruşuydu. Dünya nüfusunun %1'inden daha azını oluşturan bu topluluklar, küresel medya, eğitim kurumları ve şirketler aracılığıyla orantısız bir şekilde dayatılmaya başlandı. Bu durum ilahi yasaları ve insan doğasını hiçe sayıyor ve toplumu kaosa sürüklüyordu. Trump bu dengeyi yeniden sağlamak için harekete geçti. Bu tutum bize Kuran'da Hz. Lut'un (a.s.) kavmi hakkında anlatılan uyarıcı hikayeyi hatırlatıyor. İlahi sınırları aşmak bireysel özgürlük değil, toplumsal felaket getirir.
Trump dış politikada cesur ve akılcı adımlar attı. Doğrudan Başkan Putin ile iletişime geçti ve Ukrayna'daki yıkıcı savaşı sona erdirmek için inisiyatif aldı. Bu savaş milyonlarca insanın hayatını altüst etti ve Avrupa'nın ekonomik çöküşüne neden oldu. Trump'ın bu adımı gerçek barış diplomasisinin bir örneğidir.
Başkan Trump'ın Çin ile başlattığı yeni ticaret diyaloğu süreci de önemli bir stratejik kazanımdır. Ekonomik çatışmalar yerine karşılıklı kazanıma dayalı bir ilişki kurmak küresel istikrar için elzemdir. Bu diyalog sadece Amerika için değil, aynı zamanda dünya ekonomisi için de hayati önem taşımaktadır.
Yine Başkan Trump'ın nükleer savaşa dönüşme riski taşıyan Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginliği azaltması, barışçıl liderliğinin bir başka örneğidir. Milyonlarca can kurtaran bu girişim sessiz ama büyük bir zaferdir.
Trump ayrıca Suriye'nin meşru hükümetini tanıyarak ve ülkeye uygulanan yaptırımları hafifleterek yıllardır savaşın pençesinde olan bir ülkeyi canlandırmaya çalıştı. Bu duruş, önceki yönetimlerin başarısız rejim değişikliği politikalarına karşı bir dönüm noktasıdır.
Bu bağlamda, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan dostane ilişkisi, özellikle Suriye ve Ukrayna konusunda barışçıl adımları kolaylaştırdı. Erdoğan'ın bölgesel gücünü tanıyan Trump, onunla kurduğu stratejik iş birliği sayesinde çatışma yerine çözüm odaklı politikalar geliştirdi.
Başkan Trump'ın Suudi Arabistan, Katar ve BAE gibi Körfez ülkelerine yaptığı ziyaretler ve geliştirdiği ticari ve diplomatik ilişkiler, İslam dünyasıyla yeni ve saygılı bir ilişki modelinin de temellerini attı. Bu ilişkiler, geçmişteki kibirli ve tek taraflı Amerikan politikaları yerine, karşılıklı yarar ve karşılıklı anlayışa dayalı bir yaklaşımı temsil ediyor.
Bugün dünya, Trump'ın Gazze'deki insanlık dışı soykırımı durdurmak ve iki devletli çözümü uygulamak için atacağı adımları merakla izliyor. Netanyahu liderliğindeki aşırı İsrail rejimini durdurmak ve Filistin halkına adalet sağlamak Trump'ın en büyük sınavlarından biri olacak. Bu konuda başarılı olursa, küresel tarihe altın harflerle geçmesini sağlayacak.
Kısacası, Başkan Trump yeni bir liderlik tarihi yazıyor. Sadece Amerikan çıkarlarını değil, aynı zamanda tüm dünyanın barışını ve huzurunu da hedefliyor. Savaşlar, kaos ve bölünme yerine; denge, hız ve kararlılıkla barış inşa ediyor.
Yapay zeka çağında, liderlik artık hızlı eylem, derin vizyon ve cesur adımlar gerektiriyor. Başkan Trump bu sürecin sadece bir parçası değil; aynı zamanda yönlendirici lider.


