Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı üzerine birkaç söz Mehmet Metiner
Yenisafak sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Yargıya intikal etmiş iddialar üzerinden kimseyi peşinen suçlu ilan etmemek gerektiğine inanırım.
Ne savcıyız biz, ne de hakim.
Yargılanma sonucunda ortaya konan karara bakıp konuşmak en doğrusudur.
Orada somut ve objektif belgeye ve delile uygun karar verilmişse sorun yok.
Ama değilse eleştirel tavrımızı hep beraber ortaya koyarız.
Bu hukuka ve insan haysiyetine saygının bir gereğidir.
Masumiyet karinesinin benim için ifade ettiği anlam budur.
Hakkında türlü iddialar ileri sürülen kişileri peşinen suçlu kabul edip lekelemeye kalkışmak ne hukukidir ne de insanidir.
Masumiyet karinesinin diğer bir yanı da, hiç kimseyi peşinen suçsuz kabul etmemeyi içerir.
Lekelenmeme hakkını muhafaza etmek ne kadar gerekliyse peşinen suçsuz ilan edip tersinden yargı süreçlerine müdahale etmek de ne hukukidir ne de insanidir.
Bu süreçte herkesin durması gereken yerin bu olması gerektiğini katıldığım tüm televizyon programlarında dile getirdim.
Herkesin haysiyeti elbette dokunulmazdır.
Herkesin lekelenmeme hakkı elbette kutsaldır.
Kendilerine yönelik iddiaları anında masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının arkasına sığınarak reddedenlerin en başta gözetmeleri gereken ilke bu olmalıdır.
Çünkü başkalarının üstüne her türlü iddiayı boca etmekte sakınca görmeyenlerin yani başkalarının lekelenmeme hakkına saygı göstermeyen-lerin zerre kadar inandırıcılıkları olmaz.
Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapıyorsan yanlış yoldasın demektir.
Siyaset bazen sert tartışmaları bile tolere eder.
Yeter ki fikir ve siyaset temelli olsun.
Siyasi ve fikri tartışmalara üçüncü şahısları katmak, hele hele aileyi karıştırmak son derece yanlıştır.
Bu yanlış karşısında herkes ortak bir duruş üzre olmalıdır.
Masumiyet karinesini çiğneyenlerin ve başkalarını gözü dönmüşçesine lekelemekte beis görmeyenlerin aynı şey kendisine veya arkadaşlarına yapıldığında şikayete hakkı olmaz. Bu bahiste dediklerinin de inandırıcılığı olmaz.
Fikre fikirle, eleştiriye eleştiriyle karşılık vermek yerine lekeleyici çirkef bir suçlama dilini esas alanlar hem kendilerini küçültürler hem de inandırıcılıklarına gölge düşürürler.
Her türlü siyasi ve fikri tartışma ne kadar sert olursa olsun kabul edilebilir ama masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını çiğneyen sözler asla kabul edilemez.
Öfkesini aklıyla terbiye edenler ve savundukları ilkelere ne pahasına olursa olsun sadık kalanlar kendileriyle birlikte partilerini de yüceltirler.
En önemlisi örneklik oluştururlar.
Siz siz olun size yapılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi başkalarına zinhar yapmayınız.
Ve sakın ola ki kendinizi birilerine bakarak konumlandırma yoluna gitmeyiniz.
Unutmayınız ki herkes kendine yakışanı yapar.
Ve her kap sadece içindekini sızdırır.
HAYSİYET CELLATLARI
Haysiyeti olan bir kişi, asla başkasının haysiyetine leke sürecek bir alçaklığı aklından ucundan dahi geçirmez.
Haysiyetli insanın düşmanlığı mertçedir.
Haysiyet sahibi biri asla ne yalana ne dedikoduya ne de iftiraya tenezzül eder.
Düşmanıyla mertçe vuruşur.
Haysiyet cellatlığı yapanlar bilesiniz ki yeryüzünün en şerli ve en haysiyetsiz insanlarıdır.
Onları muhatap almak veya onların laflarına cevap vermek caiz değildir.
Yüz çevireceksin onlardan.
Kendi pislikleri içinde boğulmalarını seyredeceksin.
Mevlana’nın dediği gibi lafın sahibine bakacaksın.
O lafın sahibi adam değilse ve dahi üstünde haysiyet elbisesi taşımıyorsa yüz çevirip yoluna devam edeceksin.


