MEB’in bedava kitapları aslında çok pahalı
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Son zamanlarda tartışılan MEB’in ücretsiz dağıtılan kitapları konusunu merak ettim ve biraz araştırdım. Bu “bedava kitap” hikâyesi aslında ne zamandan beri var? Öğrenci çantalarına kitap girmesi fikri yeni değilmiş; kökleri Cumhuriyet’in ilk yıllarına, 1940’larda Köy Enstitülerine kadar uzanıyor. 1960’larda ilkokullara sağlanan kitaplar, bugünkü sistemin temelleriymiş.
Bugün devam eden, 2003 yılında başlatılan büyük “Ücretsiz Ders Kitabı” projesiyle ise milyonlarca çocuğa kitap ücretsiz dağıtıldı.
Bu projenin eleştirel yanı, yıllar içinde bu kitapların gerçekte kullanım biçimi ve dağıtım amacından epeyce uzaklaşılmış olması.
Bedava Sirke Baldan Tatlı mıdır?
Aradan geçen 22 yıllık sürede her yıl milyonlarca kitap, okullar açılmadan önce basılıp okullara dağıtıldı.
Koliler kamyonlardan indirilirken, sınıflarda öğrencilere dağıtılırken fotoğraf makineleri şakladı, basın toplantılarında “Bu topraklarda artık hiçbir çocuk kitapsız kalmayacak!” sözleri gururla söylendi alkışlar kış kıyamet…
Ne var ki, bu güzel ve sosyal devlet kokan karar sahada bambaşka bir hikâyeye dönüştü. Çünkü bu kitapların büyük bölümü sınıfta sıralara bile konmadan belki çantaların en alt köşesine ya da evlerde dolapların tozlu raflarında bekletiliyor çoğu öğrenci için. Devlet okullarında bile okutulmakta imtina edilen bu kitaplar özel okullarda hiç açılmadan, koliler halinde kağıtçılara satılıyor. Yani kitap olarak gelen bu kitaplar, kağıt olarak satılıyor.
Vergilerimizle basılan milyonlarca sayfa, öğrenci masasına bile uğramadan kilo hesabıyla geri dönüşüme gidiyor. Devlet “kitap okutuyor” sanarken, okullar sessizce bambaşka bir pazar yaratmış oluyor.
Bu konuda da kafasını kuma gömen “mış gibi bakanlığı” oyuna devam ediyor Eğer kitaplar dağıtılırken asıl amaç gerçekten öğrencinin üstün yararı olsaydı, bu süreç siyasi şova dönüştürülmezdi. Boy boy açılış fotoğrafları çektirip “bedava kitap” manşetleri atmak yerine, bu kitapların sınav sonuçlarına katkısı ya da ÖSYM’nin sorularında ne kadar kaynak olarak kullanıldığı incelenirdi. Ama görünen o ki, “show must go on”,(şov devam etmeli…)
Unutmayalım ki, bu kitaplar ücretsiz gibi görünse de, vergilerimizle bedelini çok ağır bir şekilde ödüyoruz.
Öğretmen ve Veliler Bu Kitapları Neden Tercih Etmiyor?
MEB’in ücretsiz dağıttığı ders kitapları, sınıf dolaplarının süsü olmaktan öteye geçemiyor. İşte öğretmenlerin ve velilerin bu kitapları tercih etmemesinin başlıca nedenleri:
• İçerikte Tek Tiplik ve Sıkıcılık
MEB’in merkezi müfredat anlayışı, her öğrencinin aynı seviyede, aynı merakta ve aynı hızda olduğunu varsayıyor. Sonuç: ezbere dayalı, tek tip kitaplar.
Üstelik bu tekdüzelik sadece sınıf içi farklılıklara değil, okul türlerine de sirayet etmiş durumda. Tam puanla fen lisesine girmiş bir öğrenciye de, sınavlarda neredeyse hiç net yapamayan bir meslek lisesi öğrencisine de aynı kitaplar veriliyor. Yani hem Formula 1 pilotuna hem de ehliyet almaya çalışan acemi şoföre aynı kılavuz aynı araç aynı şerit veriliyor hız farkı önemli değil.
• Sınav Gerçeğiyle Alakasız İçerikler
Türkiye’de lise eğitiminin nihai amacı, herkesin bildiği gibi, 12. sınıfta ÖSYM’nin kapısından geçebilmek. Ne yazık ki MEB kitaplarının konu dağılımı ve soru tarzı bu sınav sisteminin mantığıyla uzaktan yakından örtüşmüyor. Bu yüzden hem öğretmenler hem de veliler öğrencileri daha ilk günden piyasadaki test kitaplarına, soru bankalarına ve deneme setlerine yönlendiriyor.
Ama bu yönlendirme yüksek sesle yapılmıyor; tıpkı başka pek çok konuda olduğu gibi burada da “gizli saklı” bir gerçeklik var. Resmiyette “MEB kitabını işliyoruz” denirken, haklı gerekçelerle her sırada, masada renk renk özel kaynak kitaplarla çocuklar sınavlara hazırlanıyor.
• 90’ların Büyükten Küçüğe Miras Bıraktığı Kitaplar Bile Daha Donanımlı
Bugünün “modern” kitapları, 80’lerin ve 90’ların kardeşten kardeşe geçen eski kitaplarının gerisinde. O dönemlerde tek bir kitabı yıllarca saklayıp, altını çizerek, not düşerek kullanmak olağandı; kitap hem dayanıklı hem de içerik olarak işlevseldi. Şimdi ise milyonlarca lira harcanarak basılan yeni kitaplar, daha öğrencinin adını yazmaya fırsat bulmadan yerini test kitaplarına bırakıyor.
• Öğretmene Esneklik Yok
Öğretmenler için bu kitaplar, elleri kolları bağlayan bir zincir gibi. Farklı sosyoekonomik arka planlardan gelen öğrencilerin aynı tempoda ilerlemesi mümkün değil; ama MEB kitapları bunu umursamıyor. Sonuç? Öğretmen, ya kitabı birebir takip edip öğrencilerinin YKS sınavında düşük puanlar almasını dolayısıyla öğrenciyi kaybetme riskini göze alıyor ya da “resmiyette kitabı işliyor gibi yapıp” uygulamada başka kaynaklarla ders işliyor. Veliler de aynı şekilde…
Yani MEB’de yine “dostlar alışverişte görsün” hikayesiyle öğretmen ve veliler kaynak kitap poşetlerini çocukların çantasında saklıyorlar.
Çözüm Ne?
Saydığım olumsuz koşullar Millî Eğitim’in ücretsiz kitap politikasını tamamen çöpe atmamızı gerektirmez. Aksine, bu proje sosyal devletin temel bir gereğidir. Ancak dağıtılan kitabın gerçekten kullanılabilir ve güncel olması, okul türlerine göre farklılaştırılması, öğretmenlere daha fazla esneklik tanınması ve içeriklerin ÖSYM sınav sistemiyle uyumlu hale getirilmesi şart. Türkiye’deki en önemli gerçek, doğru olmasa da, eğitimdeki başarının ölçüsü olarak çoğu kişi için ÖSYM sınavıdır. Dolayısıyla Millî Eğitim ya sınavı kitaba uyarlamalı ya da kitabı sınava uyarlamalı; başka yolu yok.
Ve belki de en önemlisi, kitapların hazırlanma sürecine öğretmenlerin, akademisyenlerin, öğrencilerin ve eğitimin tüm paydaşlarının dahil edilmesi gerekiyor. Dijital materyallerle desteklenmiş, güncel ve esnek içerikler olmadan, “bedava kitap” sadece kağıt israfından ibaret kalacak.
Bir kitabı değerli kılan fiyatı değil; içeriği ve işlevselliğidir.
Ayrıca bu kitaplar bedava değil: Hepimizin ödediği vergilerle alın terimizle basılıyor. Kitapların basım ve dağıtım amacı gerçekten öğrenmeyi ve sınav başarısını destekleyen içerik üretmeye odaklanmadıkça, her yıl milyonlarca kitap paketinin açılış töreni yapılacak ama o kitaplar yine evlerin kitaplığına, sınıf dolaplarının arka raflarına terk edilecek. Bedeli ödenen ama amacı asla gerçekleşmeyen bu proje yine kamu israfı olacaktır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…


