Yusuf Tekin yamalı paltodan kurtulabilecek mi?: Gogol’un “Palto”su ve MEB’in hikayesi
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Ben bugünlerde roman, hikaye tarzı kitaplar okuyorum. Şu sıralar elimde Gogol’un “Palto”su var. Hikâyede yamalı, sökülmüş, artık sahibini ne soğuktan koruyabilen ne de ona itibar kazandıran paltodan sahibinin vazgeçememesi, bir türlü kurtulamaması, sürekli terziye tadilat için götürülmesine rağmen hiçbir fayda sağlamaması anlatılıyor. Bana bu hikâye Millî Eğitim Bakanlığını hatırlattı. Çünkü biz de MEB’de yıllardır aynı eskimiş giysiyi taşıyoruz: Her tarafından iplikleri sarkmış, yamalı, aslında işlevini yitirmiş bir palto.
Yamalı Eğitim Sistemi
Türkiye’de eğitim sistemi buna benziyor. Her bakan değiştiğinde eskimiş paltomuza yeni bir yama vuruluyor: Müfredat biraz değiştiriliyor, sınav sistemi yeniden düzenleniyor, öğretmen yetiştirme sürecine geçici çözümler bulunuyor. Ama bütün bu yamalar, paltomuzu daha sağlam kılmıyor; aksine her müdahalede dikişler biraz daha zayıflıyor, kumaş biraz daha inceliyor. Palto bizi soğuktan korumadığı gibi hantal bir yük oluyor. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler; daha doğrusu bütün ülke bu köhne giysiyi omuzlarında taşımaya zorlanıyor.
Sapasağlam Bir Paltomuz Vardı
Oysa bir zamanlar elimizde sapasağlam bir palto vardı. Ne soğuğu geçiriyordu ne de yamaya ihtiyaç duyuyordu. Bu palto Hasan Âli Yücel’in döneminde dikilmiş bir paltoydu .Köy Enstitüleri ile Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar uzanan, dünya klasiklerini Türkçeye kazandırarak gençlerin ufkunu açan, öğretmeni saygın, öğrenciyi değerli kılan bir giysi… O palto yalnızca bedeni değil, aynı zamanda toplumsal ruhu da koruyordu.
Sandığa Kaldırılan Palto
Ama o sağlam palto bir gün sandığa kaldırıldı.Köy Enstitüleri kapatıldı. Böylece yalnızca bir okul modeli değil, aynı zamanda üretken, özgür, sorgulayan, eşitlikçi bir toplum hayali de yarım bırakıldı. Kapatılışın ardından köylü yeniden cehalete mahkûm edildi, şehirle köy arasındaki makas daha da açıldı. Üretkenlik yerine ezbercilik hâkim oldu; sorgulayan, tartışan, eleştiren bireyler yetişecek iklim yok edildi. Öğretmenlik, köyün öncüsü ve aydını olmaktan çıkarılıp devletin sıradan memurluğuna evrildi.
Bugün çocuklarımız geleceğin sert rüzgârlarına karşı çıplak kalıyorsa, sebebi işte o sandığa kaldırılmış sağlam paltodur. Yerine dikilen her yeni giysi, eskisinden daha dayanıksız çıktı. MEB’in her “reformu”, her “yeni düzenlemesi” aslında sökülmüş dikişlere atılmış kötü birer yama oldu.
Yeni Bir Palto Almak Lazım
Artık sorunlar, yırtıkları yamamaya çalışmakla çözülemez. Çözüm, sandıktaki o sağlam paltonun ruhunu yeniden hatırlamak; Hasan Âli Yücel’in ufkunu bugünün ihtiyaçlarına uyarlayarak eğitimi yeniden kurmaktır. Çünkü bir ülkenin en güvenilir paltosu, çocuklarını geleceğin soğuğuna karşı koruyan eğitim sistemidir. Eğer eğitim sistemimiz çocuklarımızı cehalet rüzgârlarından korumuyorsa geriye yalnızca üşüyen, çaresiz ve umutsuz nesiller kalır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…


