MEVLÜT TEZEL CEO’nun kötü biten kaçamağı
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Spor karşılaşmalarında, konserlerde seyircilere 'kiss cam' kamerası tutuluyor ve görüntüler dev ekrana yansıtılıyor.
O anda hem stadyumdakiler hem de ekran başındaki milyonlar sizi görebiliyor.
Bu anlarda seyirciler 'kiss cam' kameraya el sallıyor, sevinç gösterisi yapıyor ve bu sıcak, samimi anlar hoş bir anı olarak kalıyor.
Ama bu durum 1,3 milyar dolar değerindeki teknoloji şirketi Astronomer'in CEO'su Andy Byron için hoş bir anı olmadı.
Coldplay grubunun Boston'daki Gillette Stadyumu'nda verdiği konserde Byron ve insan kaynakları müdürü Kristin Cabot, stadyumun 'kiss cam' kamerasına yakalandı.

Çift, birbirlerine yakın bir şekilde eğlenirken dev ekrana yansıyan görüntüleri görünce hemen paniğe kapıldı.
Byron kollarını çekip bir bariyerin ardına saklanmaya çalışırken, Cabot yüzünü elleriyle kapatarak sırtını döndü.
Ama asıl sürpriz bundan sonra yaşandı. Coldplay'in efsane solisti Chris Martin de o sırada ekrana bakıyordu ve onlar hakkında "Ya bir ilişki yaşıyorlar ya da çok utangaçlar!" diyerek espri yaptı.
60 bin seyircinin kahkahalarına boğulduğu bu an, sosyal medyada hızla yayılınca ünlü CEO Byron büyük bir skandala imza atmış oldu.
Eşini aldattığı ortaya çıktı.

Byron'un eşi Megan Kerrigan Byron kısa bir süre sonra Facebook profilinden eşinin soyadını kaldırdı ve hesabını kapattı.
Bitmedi! Astronomer'in 'unicorn' statüsündeki bir teknoloji şirket olması, skandalın iş dünyasını da etkiledi.
Çünkü 'unicorn' bir şirketin CEO'su olmak yatırımcılara güven inşa etmeyi, örnek bir insan olmayı da gerektiriyor.
Bu skandaldan sonra şirketin sosyal medya hesaplarını yorumlara kapatılıp, ölü taklidi yapılması da krizi iyi yönetilemediğini gösteriyor. Byron'ın eşi iyi bir avukat tutarsa, rekor bir boşanma tazminatı alabilir!
Allah'ın sopası yok!
Sevmiyorsan ayrılırsın!
Aldatıp, iyi, başarılı, erdemli CEO profili çizmeye çalışırsan böyle olur!
***
ERTEM EĞİLMEZ FİLMİ GİBİ
Bir babanın telefon sürprizi videosu sosyal medyada büyük ilgi gördü.
Yemek masasında baba büyük oğluna bir kutu uzattı. Kutuda cep telefonu olduğunu anlayan çocuk daha kutuyu açmaya çalışırken ağlamaya başları ve babasına sarılıp teşekkür etti. O sırada yemek masasındaki küçük kardeş Ayaz, buruk bir mutluluk yaşıyordu.
Herhalde kendisine daha sıra gelmediğini düşünüyordu ama abisine telefon alınmasına mutlu olmuştu.
En azından artık abisinin bir telefonu vardı.

Baba daha sonra bir telefon kutusu daha çıkardı ve onu da Ayaz'a verdi.
Ve o da sevinçten ağladı babasına sarıldı.
Ebru ve Serdar Kıcır çiftinin çektiği bu videoyu izlerken gözlerim yaşardı.
Ee 52 yaşında bir baba olarak etkileniyor insan ama bu videoda beni asıl etkileyen Ertem Eğilmez filmlerindeki aile sıcaklığı ve masumiyetin yakalamasıydı.
O mutlu masada aile olmanın sıcaklığı ve huzuru vardı. Masadaki herkes saygılıydı.
Küçük Ayaz "Abime var bana niye yok" demedi. Abisini kıskanmadı, onun adına mutlu oldu.
Ayaz ileride büyük adam olacağını şimdiden belli ediyordu.
Her iki çocuğun da telefonu çıkarmadan babalarına sarılıp teşekkür etmeleri de etkileyiciydi.
İşte aile olmak böyle bir şey.
***
KÖTÜNÜN İYİSİ
Avrupa Birliği Komisyonu, Schengen vizesi alması işkenceye dönen Türk vatandaşlarını kısmen sevindirecek bir karar aldı.
Öncelikle vize süreçlerinin hızlandıracak yeni bir eşik sistemi kurulacak.
Ayrıca vizeyi usulüne uygun şekilde kullanan Türk vatandaşları, önceki vizesinin bitişinden itibaren bir yıl içinde başvuru yapanlara 6 aylık vize verilecek.

Önceki 6 aylık vizesinin bitişinden itibaren iki yıl içinde başvuru yapanlara ise 1 yıllık çok girişli vize verilebilecek.
Vize usulüne uygun kullanıldığı sürece vize artışı 3 ve 5 yıllık çok girişli vize verilecek şekilde devam edecek.
Bu kolaylıktan Türkiye'de yaşayan ama Türk vatandaşı olmayanlar faydalanamayacak.
Ülkece Schengen Vizesi başvuruları için son 15 yılda sadece 775 milyon euro ödedik. Keşke şu başvuru ücretleri de düşürülse.
Vize randevusu ve aracı şirket masrafları vs. onlar da epey tutuyor.
Kararda 'vizeyi usulüne uygun kullanma' sözü de ucu açık! İsterlerse yine bahane üretebilirler!
AB'nin aldığı bu son karar için kötünün iyisi bir gelişme diyebiliriz.
***
SABAH UYANINCA BUNU YAPMAYIN!
Sabah uyanınca ilk ne yapıyorsunuz?
Eğer benim gibi ilk telefona bakıyorsanız zihinsel işleyişinizi bozuyorsunuz demektir.
Bunu New York Üniversitesi'nden ünlü nörobilim profesörü Dr. Wendy Suzuki söylüyor.
Suzuki'ye göre, uyanır uyanmaz telefona bakmak, beynin en verimli zaman dilimini kaçırmasına neden oluyor:
"Güne başlama şekliniz tamamen yanlış ve beyniniz bunu sevmiyor. Eğer sabah ilk yaptığınız şey telefonunuzu kontrol etmekse, beyninizin gün içindeki en güçlü fırsat penceresini kaçırmasına neden oluyorsunuz." Suzuki, uyandığımızda beynimizin "zirve nöroplastisite" modunda çalıştığını, yani çevresel uyarıcılara karşı en açık ve şekillenebilir halde olduğunu belirtiyor.

Bu durum, öğrenme, yaratıcılık ve odaklanma açısından büyük bir fırsat anlamına geliyormuş.
Aynı zamanda dopamin seviyeleri de uyku sırasında yeniden şarj edildiğinden, sabah saatlerinde motivasyon, üretkenlik ve pozitif duygular açısından doğal bir avantaj oluşturuyormuş.
Ancak, sabah uyanır uyanmaz cep telefonuna, tablete, bilgisayara, televizyona bakmak kortizol ve dopamin gibi hormonların doğal ritmini bozup, zihinsel kapasitenin verimsiz kullanılmasına neden oluyormuş.
Basit bir eylem denemekte fayda var.
Tek sorun alarmı telefondan kurma alışkanlığımız! Onu da küçük bir çalar saat alarak çözebiliriz.
***
Altyazı
"Bir atın umudu yoktur. Onu, sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür. Bizim hikâyemiz de biraz böyle." (Sarhoş Atlar Zamanı)



