MEVLÜT TEZEL Gazeteciliğin altın kuralı
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Model Tülin Şahin, Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ) konuşma yapmak üzere davet aldığını söylemişti:
"Davet geldiğinde inanamadım. Konuşmamda böbrek hastalıklarını gündeme getireceğim. DSÖ'de sunum yapacak ilk model olmanın gururunu yaşıyorum."
Ancak Günaydın yazarı Ömer Karahan, bu açıklamadan şüphelenip, DSÖ'nün Avrupa ve Ankara ofislerine sordu.
DSÖ yetkilileri de şu açıklamayı yaptı:
"Haber gerçeği yansıtmıyor. Türkiye'deki DSÖ Ülke Ofisi ya da başka herhangi bir DSÖ birimi tarafından Sayın Tülin Şahin'e böyle bir davet yapılmamıştır".

Şahin neden böyle bir açıklama yaptı ki?
Kendisini DSÖ'den yetkili diye tanıtan biri "Sana sunum yaptıracağız" diye ünlü modeli kandırdı mı acaba?
Normal bir insan bile DSÖ gibi ciddi bir kurum üzerinden böyle bir yalan uydurmaz.
Ya da Şahin, kimse nasıl olsa araştırmaz diye düşünüp, kendi PR'ını mı yapmaya çalıştı?
Bu olay bana 2005 yılında ünlü işadamı Erdal Acar'ın George Clooney'nin evinde verdiği partiye katılma haberini hatırlattı.
Akşam gazetesinde Acar'ın Clooney'nin evinde verdiği partide yaşadıklarını ballandıra ballandıra anlattığı bir haber çıkmıştı.
Acar, Clooney ile kanka olduğunu, partide Paris Hilton ve Pamela Anderson'la da koyu sohbetlere daldığını anlatmıştı.

O zaman Hürriyet'te çalışıyordum.
Bu atlatma haber üzerine diğer gazetelerin magazin servisleri, "Madem gittin, Clooney'le çekilmiş fotoğrafını gönder" diye Acar'a sordular.
Acar da Clooney'le yan yana çekilmiş bir fotoğrafını gönderdi ve birçok gazete bu fotoğrafı haber yaptı.
O zamanlar akıllı telefonlar daha çıkmamıştı. Şimdiki gibi sahte fotoğrafları ortaya çıkaran uygulamalar yoktu.
Eski müdürüm Selim Akçin ne olur ne olmaz diye habere "Fotoğraf Erdal Acar tarafından ulaştırılmıştır" notu düşmüştü.
Ve sonra Clooney'nin Erdal Acar'la yan yana durduğu fotoğrafın 2004 Aralık ayında 'Ocean's Twelve' filminin galasında çekildiği, fotoğrafta Clooney'nin yanında Erdal Acar değil, Brad Pitt ve Catherine Zeta-Jones olduğu ortaya çıktı.
Yani Acar, önce Clooney'nin davetinde neler yaşadığını uzun uzun anlattı, yalan haber yaptırdı. Gündem olup şüphe uyandırınca da hiç üşenmedi, fotomontaj yaptırıp bu sefer daha çok yerde haber oldu.
Ne yazık ki, Acar gibi pişkin pişkin yalan söyleyen ünlüler de var.
Özetle Ömer Karahan, gazeteciliğin en önemli kuralı 'double check' (çifte kontrol) olduğunu bize bir kez daha gösterdi.
Karahan, Şahin'in açıklamasından şüphe duyup DSÖ'ye sormasaydı "Vay be Tülin Şahin DSÖ'de sunum yapacakmış" deyip geçecektik.
***
DİREKSİYON ETKİSİ
Ünlü oyuncu İlker Aksum'un İzmir'de trafikte bir sürücüyle tartıştığı görüntüler gündem oldu.
Sürücüye küfür eden Aksum'u; eşi ve çevredekiler, sakinleştirmekte bir hayli zorlanmıştı.
Aksum daha sonra şu açıklamayı yaptı:
"Bir gün bile benden böyle bir şey gördünüz mü? Tahammülüm zayıflamış durumda. 53 yaşındayım, baba oldum. Bir anlık ben de küfür ettim. Herkesten özür diliyorum. Ben sizin gözünüzde örnek birisi olduğumu biliyorum. O şahıstan da özür diliyorum. Ne olursa olsun yapmamalıydım, söylememeliydim. Kabul ediyorum."
Normalde böyle durumlarda ünlü isimler alttan almaz, konuşmaz ve olayın unutulmasını bekler.
Ama Aksum hatasını anlamış ve samimi bir şekilde özür dilemiş.

Farkında mısınız? Son yıllarda trafik tartışmaları, kavgaları arttı.
"Yol verdin, vermedin", "Buraya park edemezsin" gibi küçük sorunlardan insanlar kavgaya tutuşuyor. Hatta birbirini öldürüyor.
Devlette bu tarz kavgalarda arabadan çıkıp başkasına zarar vermeye çalışanlar için caydırıcı cezalar yürürlüğe soktu.
Ama Aksum gibi öfkesine yenilenler oluyor.
Ne zaman arabamla yol çıksam "Haklı olsan bile kimseyle tartışma" diye kendime nasihat ediyorum.
İtiraf edeyim o direksiyonun başına geçince farklı insanlara dönüşüyoruz!
Sanki trafikte olmak tribün etkisi yaratıyor.
İstanbul'da bir doktor bile tartıştığı taksi şoförüne yumruk atıp ölümüne neden oldu.
Gallup Global Emotions tarafından yayınlanan 'Küresel Duygular Raporu'na göre Türkiye en sinirli ikinci ülke oldu.
Birinci Lübnan, üçüncü Ermenistan, dördüncü Irak ve beşinci Afganistan!
Çabuk öfkelenen bir milletiz.
O yüzden trafikte haklı olsanız bile kimseyle tartışmaya girmeyin.
Hele hele araçtan hiç çıkmayın. Karşı taraftaki araçtan kim neyle çıkacağı hiç belli olmaz!
İnsanları değiştiremezsiniz!
Haklı olsanız bile öfkenizi içinize atın ve yolunuza devam edin!
***
BEN İKNA OLDUM
Kurban kesecekler için etlerin koyulacağı poşetin sağlam olması gerekiyor.

Market ya da çöp poşetleri ince olduğundan içine fazla et koyulunca yırtılıyorlar ya da akma oluyor. Poşet satan bir esnaf da poşetinin sağlamlığını test etmek için poşetin içine girip Instagram'dan paylaşmış. Kalite kontrol böyle yapılır. Ben ikna oldum. Hem poşetinin sağlamlığını test ettiği hem de zekice bir reklam yaptığı için esnaf arkadaşı kutluyorum.
***
ASLAN DOSTU ASLANA YEM OLDU
Namibya'da çöl aslanlarını desteklemek için birçok çalışmaya katılan ve aslanlar için büyük paralar harcayan ünlü iş insanı Bernd Kebbel tuvalete gitmek için kamp çadırından çıktığı sırada bir aslanın saldırısına uğradı. Arkadaşları aslanı uzaklaştırmayı başarsa da Kebbel tam boynundan ısırıldığı için oracıkta öldü.

Bir hayvan kendisini avlamaya gelen avcıyı öldürdüğünde hiç umursamam.
Ancak Kebbel tam bir aslan dostuydu. Dünyayı tekneyle dolaşmak varken, işini gücünü bırakıp aslanların neslini korumaya çalışıyordu.
O yüzden trajik bir ölüm olmuş.
Tabii aslan bu. "Abi sen kral adamsın, bizi koruyorsun" diye yaklaşmaz olaya.
Gece karanlığında tuvaletini yapan milyarderi yemek olarak görmüş işte.
***
Altyazı
"Bazı iyilikler vardır, kolay kolay hazmedemiyor insan, eziliyor altında..." (Yol)



