MEVLÜT TEZEL Şarj ünitelerinde park kaosu
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Bağımsız araştırma kuruluşu New AutoMotive verilerine göre nisan ayında küresel çapta 977 bin elektrikli araç satıldı.
Çin, nisan ayında toplam satışların yüzde 68'ini tek başına karşılarken, ABD satışların yüzde 10'unu oluşturdu.
Nisan ayında Almanya'da 45 bin 354, Fransa'da 25 bin 882, İngiltere'de 24 bin 53, Belçika'da 12 bin 469 ve Türkiye'de 11 bin 173 elektrikli araç satıldı.
Nisan ayında en çok elektrikli araç satılan ilk 10 ülke arasında yedinci sıraya yükseldik.

Ülkemizde elektrikli araç sayısı nisan ayında 231 bin 474'e çıktı.
Toplam elektrikli araç şarj soketi sayısı ise yine nisan ayında yüzde 2,7 artarak 29 bin 496'ya ulaştı.
Bu ay içinde sayısı 30 bini aşar.
231 bin araç için 30 bin şarj soketi yeterli değil iken şarj alanları fosil yakıtlı araçlar tarafından park yeri olarak işgal ediliyor.
Bu saygısızlık boyutunu aşan ticari zarara da neden olan bir durum.
Örneğin bir işletme bir siteyle anlaşıp, sitenin park alanına şarj istasyonu koyarken bu alanın sorumsuzca işgal edilmesi aynı zamanda işletmenin çalışmasını da engellemek anlamına geliyor.
Sürücüler şarj ünitesinin olduğu alanların oto park alanı olmadığını öğrenmeli.
Şarj ünitesine aracını park edip bir hafta sonra alanlar bile var.
Henüz elektrikli araç sayısı düşükken sitelerdeki şarj üniteleri için oto park kuralları ve yasal önlemler alınmalı.
***
İÇERİK KRALDIR
Western filmlerini çok severim. Geçenlerde bir dijital platformda Clint Eastwood'un 1971 tarihli 'High Plains Drifter' (Kasabadaki Yabancı) adlı westernini gördüm, hemen izledim.
Çocukluğumda izlediğim bu western klasiği meğer 17 ülkede tam da bugünlerde en çok izlenen Top 10 listesine girmiş.
2,3 milyon izlenme ile 4,1 milyon saatlik izlenme süresi elde etmiş.
Dijital platform filmi ABD'de yayımlasa izlenme sayısı katlanırdı.

Bu film; 1971'de vizyona girdiğinde efsane western oyuncusu John Wayne tarafından western türünü bozmakla eleştirilmiş, iyi mi?
Peki, 52 yıl sonra birçoklarının unuttuğu bir western filmi nasıl oluyor da TOP 10 listesine giriyor?
Bunun tek bir açıklaması var; dijital platformun filmi ana sayfasına koyması.
Bu bir gazetenin manşete çektiği haberin çok okunmasına biraz benziyor.
Ama haber yani film 52 yıllık!
Şimdilerde boşuna 'içerik kraldır' denmiyor!
Bir yapımı üretmek ve onu arşivinizde tutmanız size yıllar sonra bile kazanç sağlayabilir.
Hatta ilk yayımlandığı 1971 yılından sonra daha değerli hale gelebiliyor.
Evet, sinema salonları da dijital platformlara yenildi ama bu çok daha uzun bir yazı konusu.
***
RESTORAN FIRSATÇILIĞI
Bir müşteri popüler bir tavuk restoranında satılan tavuk, makarna ve mevsim salatasından oluşan fotoğrafta gördüğünüz tabakla ilgili fiyat araştırması yapmış:
Tavuk: 21 TL + Salata: 6 TL + Makarna: 3 TL= Maliyet: 30 TL.
Ve restoran 30 TL maliyetli bu yemeği 300 TL'den satıyor. Uygulamadan sipariş verdiğinizde ise fiyat 360 TL'ye çıkıyor.
Müşterinin yorumu ise şöyle:

''Dünyanın herhangi bir yerinde bu satış politikası kabul edilemez. Hiçbir yerde yiyeceğe 1'e 10 fiyat konmaz.''
Evet, kira+ KDV+ stopaj + elektrik + su + çalışan giderleri + yemek uygulama komisyonu vs. hesaba katılmamış.
Hadi onlarında maliyeti de malzemenin iki katı 60 TL olsun.
Malzeme, işletme giderleri vs. dahil 90 TL maliyetli bir yemeğin 300 TL'ye satılması büyük fırsatçılık!
"İşinize gelmiyorsa yeme, evde yemek yap" diyenler olabilir.
Evet, her şey arz-talep dengesine dayanıyor.
Ancak yeme-içme mekânlarının müşteri kaybetmediği sürece istedikleri fiyatı çekmeleri adil değil!
Karın da bir sınırı olmalı!
Asıl denetim yeme içme sektöründeki fırsatçılara yapılmalı.
***
Altyazı
"Acı bize kim olduğumuzu öğretir. Bazen o kadar ağır olur ki, ölüyormuşuz gibi hissederiz." (Deadpool)



