Mısırlı ünlü tarihçi Fahmi, İran da rejim çökmenin eşiğinde
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
İsrail'in İran'a savaş açması ve Tahran'ı felce uğratan hava saldırıları gerçekleştirmesi karşısında tüm dünya tedirginlikle İran'ın vereceği tepkilere odaklandı. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere küresel kurumlar ve kamuoyu savaşın sona erdirilmesi için çağrıda bulunuyorlar. Yaşanan gerginliği Haber Global Web Özel'e değerlendiren dünyaca ünlü Orta Doğu tarihçisi Mısırlı akademisyen Profesör Halid Fahmi'ye göre İsrail ilk kez “rejim çökertme savaşı” başlatmış durumda. Savaşın ideolojik bir ölüm kalım mücadelesine döndüğünü vurgulayan Fahmi İsrail'in giderek saldırganlaştığının da altını çizmekte. İşte Mısırlı ünlü tarihçiden son derece çarpıcı tahliller:

“İran mezhep üzerinden bölgede egemenlik sahaları oluşturmak isterken bu asırlara yayılan bir tarih yazım savaşıdır. İsrail'in politikası ise varlığını genişleterek sürdürme olarak 1950'li yıllardan bu yana Orta Doğu halklarının hafızasına kazınmış durumda. Ancak şimdi tarih kırılıyor. İran İsrail'e karşı asimetrik savaşına sabırla devam edecektir çünkü diğer mücadele alanlarında büyük zafiyet yaşamış durumda. Örneğin ülkenin komuta merkezi fiilen çöktü. İran'da ilk kez rejim çözülme riskiyle yüz yüze kaldı. İran'ın ABD üslerine yönelik düşük yoğunluklu saldırıları, vekil ordularıyla gerçekleştirdiği hedef odaklı operasyonları ve enerji yollarını tehdit eden eylemleri devam edecektir. Ancak görünen Şii Hilali'nin sonuna gelindiği. Rejim içeriden felce uğratılıyor dolayısıyla bu örneğin Arap-İsrail savaşlarına benzemiyor. İsrail Orta Doğu tarihinde olmayan bir savaş düzlemi oluşturdu. Toprak için değil rejimlerin çökertilmesi için yaratılan yeni bir savaş. Dolayısıyla bu savaşın ardından bölgede hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.”
ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ“1979 yılında İran'daki İslam rejimi nasıl bölgedeki Amerikan düzenine bir meydan okuma olarak algılandıysa bugünkü kriz de o meydan okumanın devamı olarak bölgeye yansıyacak. İran’ın Şii jeopolitikasını genişletme stratejisi, İsrail’in bölgede tek güvenlik mimarisi kurma stratejisiyle çatışıyor. İran direniş olarak ortaya koyduğu dış politikasında yalnız değil Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerde güçlü bir Şii nüfus bulunuyor. Bu dağınıklık dolayısıyla yaşanan süreç bugüne kadar tek seferde sonuçlanan Arap-İsrail savaşlarının aksine, sürekli ve dağınık şekilde bitmeksizin devam ediyordu. Şimdi başa dönüldüğünü düşünüyorum bu savaş artık bir strateji değil tarihsel mücadelenin ortaya çıkışıdır dolayısıyla yalnızca askeri değil tarihsel ve ideolojik bir ölüm kalım savaşına dönüşme riski çok yüksek.”

“İsrail'in saldırı zamanlaması da kritik. Başbakan Binyamin Netanyahu ABD'nin iç politikalarla boğuştuğu, Ukrayna'da devam eden savaşın Avrupa'da artık yeni savunma konsepti ve tedirginliği yarattığı, Çin ile ABD'nin giderek artan ölçüde Pasifik bölgesinde çatışmaya sürüklendiği bir küresel boşluk dönemini kullandı. İsrail bence küresel stratejik sahnesinden ağır ağır çekilen ABD'yi yeniden İran tehdidine odaklama, başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki müttefiklere mesaj verme ve rejimi doğrudan vurarak İran içinde kaynayan demokratikleşme taleplerini yüzeye çıkarma amacıyla da savaşı başlattı. Ancak İsrail tek başına hareket ettikçe giderek daha da saldırgan bir devlet halini alıyor.”
RUSYA VE ÇİN'E YAKLAŞACAK“İran bu noktada kendisini “emperyalizme direnişin sembolü” olarak öne çıkartma politikasına başlayacaktır. Tahran, Latin Amerika, Afrika, Çin ve Rusya üzerinden diplomatik medya atağıyla meşruiyet savaşı yürütecektir. Rusya ve Çin ile çok daha belirgin askeri işbirliklerine girme ihtimali de yüksek.”
Kaynak: Web Özel


