Mourinho cabeza de turco mu?
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Eylül ayı genelde kasvetli olur, ama José Mourinho için daha da fazla kasvetli. Çoğu insan rutine dönerken, Portekizli teknik adam Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nin son aşamasına taşıyamayınca işsiz kaldı. Üstelik bu görevi bozan ekip, Mourinho’nun Porto’yu Avrupa şampiyonu yaptığı dönemdeki ezeli rakibi Benfica oldu. Setúbal’in dâhisi sendelemekte. Elit bir futbolcu olmadan da Real Madrid gibi devleri çalıştırma hakkını kazanmış biriydi; orada hâlâ bir kesimin benimsediği bir düşünce akımı oluşturmuştu.
Onun futbol anlayışı hâlâ yaşıyor. Bu yüzden Xabi Alonso Valdebebas’a ayak bastığında, “mourinhistalar”dan birinin geri döndüğü söyleniyordu. Gerçi Bask teknik adam kimsenin gözüne parmağını sokacak gibi görünmüyor. Fenerbahçe Mourinho'yu dünyanın en çok kazanan beşinci teknik direktörü yapmıştı. Kovulması 15 milyon euro'luk bir tazminat getirdi; kariyeri boyunca aldığı diğer ödemelerle birlikte toplam kazancı 110 milyonun üstüne çıktı. Futboldaki başarısızlığın tatlı bedeli, ölümlülerin dünyasından çok farklı.
“Boomer”ların dönemi kapanıyor ve zaman ona da bedel ödetiyor. Kendini teselli ediyor; çünkü ezeli rakibi Guardiola’nın da işleri pek yolunda değil. Ama elbette City’nin mali gücüyle sorun çözmek, CV güncelleyip kulüp aramaktan çok daha kolay. “The Special One” için ikinci plana düşmeye değer mi?
Türkiye futbolun delilikle yaşandığı, her transferin abartılı kutlandığı bir ülke. Bu, morali bozuk olanları iyi hissettiriyor. Mourinho sadece bir yıl dayanabildi. Ama bu süre bile onun en iyi numaralarını göstermesine yetti: Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk’un burnunu sıkacak kadar kişisel mesafeyi aştı.
Mourinho, başarılı bir teknik adamdı, şüphe yok. Ama şimdi hep nefret ettiği şeye dönüştü: mazeretlere sarılan bir hoca. Bu, onun yıllardır beslediği komplo koleksiyonunu büyüttü: Barça’ya karşı “bilmiyorum, belki UNICEF reklamları yüzündendir” sözlerinden, “hakemlerin periferik görüşü var, penaltıyı görürken aynı anda onları eleştirdiğimi de fark ediyorlar” çıkışlarına kadar. Onu işe alanlar, giderek eskimiş bu şablonları da kabul etmek zorunda. Garip, çünkü popülizmin yükselişte olduğu bir dönemde, Mou gibi bir figürün kolayca yer bulabilmesi gerekirdi.
Yok, çünkü ortada uygun bir iş yok. United’a dönüş, “Rüyalar Tiyatrosu”nu kim daha çok mahveder yarışına çevirebilir. Arabistan mı? Portekizli’nin sosyal aktivist olmaya pek niyeti yok. Daha iyi fikir, Ancelotti tarzı bir emeklilik: Copacabana’da top sektirip sadece on bir kişiyi sahaya sürmenin baskısını yaşamak. Olmazsa, suç “devralınan mirasta.”
Ancelotti’nin son ve en kötü dönemlerinde bazı nostaljikler Mourinho’nun demir yumruğunu geri istiyordu. O, bir zamanların korkulu rüyasıydı; şimdi ise yıllarca kazandığı aurasını soldurmadan bir mezar taşı arayan bir günah keçisi. “Beni kovarlarsa Málaga’ya gitmeyeceğim, büyük bir takıma giderim” demişti 2011’de Pellegrini’ye. Bugün ise Betis’in “Mühendisi” Pellegrini eşsiz bir dönem yaşıyor. Portekizli ise, beyaz saçların Türkiye’de işe yaramadığını görüyor. Artık geçmişinin hayaletleriyle alay konusu oluyor; yıllar içinde yarattığı o “Special One” kimliğini, “Irrelevant One” (önemsiz biri) olmamak için hatıralarda arıyor.
CABEZA DE TURCO NE ANLAMA GELİYOR?İspanyolcada "cabeza de turco" deyimi, bir olayın veya başarısızlığın sorumlusu ilan edilen, aslında tüm suçu hak etmese de cezalandırılan kişiyi anlatır. Türkçedeki tam karşılığı “günah keçisi”dir.

