Müsilajın şakası yok! İlk kez bu kadar erken oluştu
Haber Global sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Marmara Denizi’nde müsilaj kabusu devam ederken; ekolojik felaket de 2021’den bu yana gözle görülür şekilde artıyor. Gemlik Körfezi’nden Tekirdağ kıyılarına, Marmara Adası çevresinden Bandırma ve Erdek Körfezi’ne kadar birçok noktada yoğunluğu değişse de müsilaj varlığı devam ediyor. Çanakkale Boğazı girişinde 10 ila 30 metre derinlik arasında farklı yoğunluklarda tabakalar oluştuğu ortaya çıkarken, yakın gelecekte Kuzey Ege Denizi'nden benzer tabloların oluşmasından endişe ediliyor. Ekosistem üzerindeki müsilaj tehdidi aynı zamanda, balık popülasyonları ve deniz canlılarını da olumsuz etkiliyor. Uzmanlar ise henüz yüzeyde görülmeyen felaketin derinlere inildikçe ortaya çıktığına dikkat çekerken, normalde ilkbaharın başında ortaya çıkan görüntülerin ilk kez sonbaharda görüldüğünü dile getirdiler.

Marmara Denizi'nin derinliklerinde araştırmalarını sürdüren Bandırma 17 Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj konusundaki son tabloya ilişkin bilgiler verirken, "Marmara Denizi’nde sık sık yaşanmaya başlanan müsilaj yeni bir kısır döngüye dönüşmek üzere. 2021 yılı Nisan ayında denizin yüzeyini kaplamasıyla kamuoyunun haberdar olduğu müsilaj, yeterli önlem alınmadığı için 2024 yılının Ekim ayında tekrar etmişti. 2025 yılı Haziran ayının ilk haftasından itibaren yüzeyde ve su kolonunda görünmez olan müsilaj sadece 3 ay sonra eylül itibarıyla yeniden ortaya çıktı. Müsilajın ilk kez bu kadar erken oluşması, önümüzdeki ilkbahar-yaz dönemi için sinyal niteliğinde" dedi.
4 HAFTAMIZ KALDIProf. Dr. Sarı, önümüzdeki bir aylık sürecin kritik olduğuna değinirken, "Gemlik Körfezi, Tekirdağ kıyıları, Marmara Adası çevresi, Bandırma Körfezi, Erdek Körfezi ve Çanakkale Boğazı girişinde 10-30 m derinlikler arasında farklı yoğunluklarda müsilaj tespit edildi. Bu hızla yayılmaya devam ederse en geç 4 hafta içinde bütün Marmara Denizi’ne yayılma olasılığı yüksek. Artık işin şakası kalmadı. Marmara Denizi ağır yaralı. Acilen tedavi için harekete geçip, gerekli adımları atalım." ifadelerini kullandı.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ise iklim değişikliğine bağlı artan yüzey suyu sıcaklıkları ve yüksek kirlilik düzeyinin müsilaja neden olduğunu altını çizerken, "Ekolojik yıkımı önlemek için elimizdeki tek müdahale aracı denizin kirlilik yükünü azaltmak. Tedbir almazsak bundan sonra her yıl tekrar etme veya sürekli hale gelme olasılığı yüksek. 2021 yılında tüm tarafların altına imza attığı Marmara Denizi Eylem Planı ile ne yazık ki denizin kirlilik yükünü azaltamadık. Bu yüzden artık gerçekçi, uygulanabilir ve yine tüm tarafların altına imza attığı yeni bir mutabakat metnine, yeni bir acil eylem planına ihtiyaç var" dedi.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici ise Marmara Denizi'ndeki ekolojik döngünün bozulduğunu vurgularken, şunları söyledi: "Kirlilik ve sıcaklık artışının yanı sıra besin zincirine ortak balık türlerinin yok olması da müsilajı tetikliyor. En önemlisi ise tüm evsel, endüstriyel, tarımsal ve diğer atıkların ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulması gerekliliği. Sanayi ve evsel atıkları için çalışmayan arıtma tesisleri çalışır hale getirilmeli. İnşaatı devam eden arıtma tesisleri de bir an önce bitirilmeli."
Kaynak: Web Özel


