Nasıl dua edelim? Aktüel Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
DUAYA EÛZÜ BESMELE, HAMDELE VE SALVELE İLE BAŞLANMALIDIR
Dua öncesinde Müslüman, ruhen ve bedenen duaya hazır hâle gelmeli, mümkünse abdest alıp kıbleye dönmelidir. Ayet ve hadislerde hayvanın, Allah’ın adı anılarak kesilmesi, Besmele ile yenilip içilmesi, Allah’ın adı ve Eûzü çekerek Kur’ân okunması emredilir. Dua da bir ibadet olduğuna göre, duaya da Eûzü ve Besmele çekerek başlanmalı, sonra Allah’a hamd ve Peygamberimiz’e salât ve selâm getirilmelidir. Peygamberimiz duaya, “Yücelerin yücesi ve bağışlayıcı olan Rabbim’i, bütün noksanlıklardan tenzih ederim” diyerek başlamış ve şöyle buyurmuştur: “Biriniz dua ettiği zaman, Allah’a hamd ve övgü ile başlasın, sonra Peygamber’e salât etsin, sonra dilediği duayı yapsın.”
DUADAN ÖNCE TÖVBE VE İSTİĞFAR EDİLMELİDİR
Günah işleyen, haramlardan uzak durmayan bir kulun duası kabul edilmeye lâyık değildir. Peygamberimiz’in şu hadisi çok dikkat çekicidir: “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini semaya kaldırarak, ‘Ya Rabbi’ ‘Ya Rabbi’ diye dua ediyor, yalvarıyor. Hâlbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?”
Bu itibarla mümin, duaya başlamadan önce günahlarını itiraf edip ihlâs ile Allah’a tövbe etmeli ve O’ndan af ve mağfiret dilemelidir.
ELLER SEMAYA AÇILMALI VE DUA SONUNDA YÜZE SÜRÜLMELİDİR
Peygamber Efendimiz (sav), dua ettiği zaman koltuk altları görünecek kadar ellerini semaya kaldırmıştır. Ayrıca Allah Resulü’nün duada parmaklarını omuz hizasına kadar kaldırdığı da rivayet edilmiştir. Hz. Ömer’in rivayet ettiği şu hadis-i şerif de dua sonunda ellerin yüze sürülmesi gerektiğinin bir delilidir: “Hz. Peygamber duada ellerini semaya kaldırdığında yüzüne sürmeden indirmezdi.”
ESMÂ-İ HÜSNÂ İLE DUA EDİLMELİDİR
Yüce Allah Kur’an’da; “En güzel isimler Allah’ındır. O hâlde O’na o güzel isimler ile dua edin” anlamındaki ayeti ile kendisine, esmâ-i hüsnâ ile dua edilmesini ister. “De ki: İster Allah diye dua edin, ister Rahman diye dua edin, hangisiyle dua ederseniz (edin) en güzel isimler O’nundur” anlamındaki ayet ile “Allah”, “Rahman” isimleri ya da diğer isimlerinden biri ile dua edilebileceğini bildirir. Hem Kur’an’da hem de hadislerdeki dua örneklerinde bunu görürüz.
MÜBAREK GÜN VE GECELERDE ÇOKÇA DUA EDİLMELİDİR
Dua, her zaman ve her yerde yapılabilir. Bununla birlikte Arife Günü ve geceleri, Ramazan ayı, cuma ve bayram gün ve geceleri, seher vakitleri, gecenin üçte ikisi, sabah ve akşam vakitleri, ezan ile kamet arasında, secdede ve namaz akabinde yapılan duaların kabul edileceği ile ilgili hadisler vardır. Meselâ Kur’an’da akşam ve sabah dua edilmesine işaret edilir. Ayrıca Kur’an’da muttakiler, seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dileyen kişiler olarak tanımlanır.
DUA İHLÂS İLE VE BİLİNÇLİ OLARAK YAPILMALIDIR
Dil ile dua cümlelerini söylerken, zihin başka düşüncelere dalmamalı; insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelmeli, bilerek ve isteyerek, ihlâs ve samimiyetle dua etmelidir. “Kâfirlerin hoşuna gitmese de siz, dini yalnız Allah’a hâlis kılarak O’na dua edin” anlamındaki ayet ile, “Biliniz ki, Allah gafil bir kalpten gelen duayı kabul etmez” anlamındaki hadis, duanın ihlâslı ve şuurlu yapılması gerektiğini ifade eder.
KABUL OLACAĞINA İNANILARAK DUA EDİLMELİDİR
Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri “semî’u’d-dua (duaları işiten, kabul eden)” dır. Bu itibarla mümin, dualarını Allah’ın kabul edeceğine inanarak yapmalıdır. Nitekim Peygamberimiz (sav), “Kabul edileceğine kesin bir şekilde inanarak Allah’a dua edin” tavsiyesinde bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: “Biriniz, dua ettiği zaman, isteğinde azimli olsun (Talebini kesin olarak dile getirsin). ‘Allah’ım! Dilersen bana ver’ demesin. Çünkü Allah’ı zorlayacak herhangi bir güç yoktur.”
KISIK BİR SESLE VE YALVARARAK DUA EDİLMELİDİR
Bağırıp çağırarak, yüksek ses ve riya ile değil yalvararak ve kısık bir sesle dua edilmesi, Allah ve Peygamber’in emridir: “Rabbiniz’e yalvararak ve içten dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” (Araf-55)
Sahabeden Ebu Musa el-Eş’arî der ki: “Allah Resûlü ile birlikte bulunduğumuz bir seferde, tepelere çıktıkça, derelere indikçe yüksek sesle tekbir ve tehlil getiriyorduk. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Ey İnsanlar! Kendinizi yormayınız. Çünkü sizler sağır ve uzaktaki birine değil, her an sizinle olan, her şeyi duyan Allah’a dua ediyorsunuz.”
Duayı sessizce ve yalvararak yapmak, ihlâsın gereğidir. Yüksek sesle yapılan duaya riya karışabilir.
ISRARLA DUA EDİLMELİDİR
Mümin, Yüce Allah’tan isteğinde ısrarlı olmalı, isteğim yerine gelmedi diye duadan vazgeçmemelidir. Sahabeden Abdullah ibn Mes’ûd, “Peygamberimiz (sav) dua ettiği zaman üç sefer tekrar eder ve bir şey istediği zaman yine üç sefer tekrar ederdi” demiştir.
Peygamberimiz Efendimiz; “Rabbime dua ettim de kabul edilmedi, diyerek acele etmediğiniz sürece Allah dualarınızı kabul eder” anlamındaki hadisi ile ısrarla dua edilmesini tavsiye etmiştir.
Dua ettikten sonra sonucu Allah’a havale etmek gerekir. Allah, kulunun istediğini hemen verebileceği gibi, daha sonra da verebilir veya kulun isteği, kendisi için hayırlı değildir, ona daha hayırlı olanı verir veya mükâfatını ahirete bırakır.
ÜMİT VE KORKU İÇİNDE DUA EDİLMELİDİR
İnsan, dua ederken, Allah’a karşı saygı ve O’nun azabından korku içinde bulunmalı, aynı zamanda istekli ve ümitli olmalıdır. Yüce Allah şu ayet-i kerimelerde ümit ve korku içinde dua edenleri övmektedir: “Korkarak ve umarak O’na dua edin. Muhakkak ki Allah’ın rahmeti, sözünü ve işini en iyi bir şekilde yapan müminlere yakındır.” (A’râf, 56)
“Onlar (müminler); korkarak ve ümit ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Rablerine dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.” (Secde, 16)
DUA ADABINA RİAYET EDİLMELİ VE MEŞRU ŞEYLER İSTENMELİDİR.
İşlenmesi ve istenmesi dinimizce günah sayılan konularda dua edilmemelidir. Çünkü bu tür dualar kabule şayan olmaz. Peygamberimiz (sav), şöyle buyurmuştur: “Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icabet görmeye (kabul edilmeye) devam eder.”
Duada haddi aşmak, duanın usul ve adabına uymamaktır; istenmeyecek şeyleri istemek, dinen haram ve yasak olan şeyleri talep etmektir; yüksek sesle, bağıra bağıra dua etmektir. Sebeplere yapışmadan zafer kazanmayı veya çalışmadan zengin olmayı istemek veya günah işlemeye ısrarla devam ettiği hâlde Allah’tan isteklerde bulunmak da duada haddi aşmaktır. Duada hadi aşmak ise duanın kabul edilmemesinin sebebidir.
DUA HER ZAMAN YAPILMALIDIR
Her insan bir derde, bir sıkıntıya, bir belaya uğradığı zaman Allah’a sığınır, O’na dua eder. Böyle sıkıntılı zamanlarda gönüller bütünüyle Allah’a açılır, samimiyetle ve candan dua edilir. Allah da bu duaları kabul eder. Sıkıntılı zamanlarda yapılan duanın geri çevrilmeyeceği hadiste bildirilmekle birlikte sadece darlıkta, sıkıntıda veya bir korku, kaza ve felâketle karşı karşıya gelindiği zaman değil, varlıklı ve sağlıklı zamanlarda, huzur ve rahatlığın hüküm sürdüğü anlarda da dua edilmelidir. Kişi sıkıntıya, darlığa ve zorluğa karşı sabır ve dua ile ayakta kalmaya çalıştığı gibi, nimetlere kavuşması durumunda da şükredip dua etmelidir. Şu ayet ve hadisler insanın her iki durumda da dua etmesi gerektiğini vurgular: “İnsana bir zarar dokundu mu, hemen içtenlikle Rabbine yönelerek O’na dua eder. Sonra (Rabbi) ona kendisinden bir nimet verdi mi; önceden O’na yaptığı duayı unutur.” (Zümer, 8)
“İnsana bir nimet verdik mi yüz çevirir; yan çizer. Ona bir şer dokundu mu yalvarıp durur.” (Fussılet, 51)
SADECE ALLAH’A DUA EDİLMELİDİR
Dua, sadece Allah’a yapılmalı, araya başka aracılar sokulmamalıdır. Her namazda okuduğumuz Fatiha Suresi'nde, “Sadece Sana ibadet eder, sadece Senden yardım dileriz” diyerek bunu dile getiririz. Ayrıca yalnız Allah’a dua edilmesi gerektiği şu ayetlerde ifade edilmektedir: “Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğrayanlardan olursun.” (Şuarâ, 213)
DUANIN SONUNDA “ÂMİN” DENİLMELİ, HZ. PEYGAMBER'E SALÂT-Ü SELÂM GETİRİLMELİ VE FATİHA SURESİ OKUNMALIDIR
Duanın sonunda “Amin” ve “Ya Rabbi! Duamı kabul et” denilmelidir. “Biriniz ‘âmin’ dediği zaman gökteki bir melek de ‘âmin’ der. İkisinden biri diğerinin ‘âmin’ demesine denk gelirse o kişinin geçmiş günahları bağışlanır” anlamındaki hadis, dua sonunda “âmin” demenin önemini ortaya koymaktadır. Yine duanın sonunda Peygamberimiz’e salât ve selâm getirilmeli ve Kur’ân’ın ilk suresi olan Fatiha suresi okunmalıdır. Fatiha’yı okuyan kimsenin duası kabul olur. Bir kutsî hadiste Yüce Allah, şöyle buyurmuştur: “Fatiha’yı kendim ile kulum arasında ikiye böldüm: Yarısı benim, yarısı da kulumundur. Kulumun istediği hakkıdır, kendisine verilecektir.”
(Bu yazı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “Din Görevlisi Rehberi” adlı kitabının dua bölümünden derlenerek hazırlanmıştır.)


