Ne baharı kaldı ülkenin ne yazı Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Dutlar düşüyor pıtır pıtır, yaz geldi paldır küldür / Yunus Emre indi suya, havaya, toprağa / ışık değişti, ışığın yolları değişti / böyle bir akşamüstü, hiç ölmek istemezdim... Can Yücel
★
Sen bir karanfilsin, delisin / içlisin de, bükersin hemen boynunu / mendilimin içindeki kirazdır, mendilimin içi kiraz, bilmem ki ne desem, yaz mutluluğu... Edip Cansever
★
Bir yaz yağmuru yağdı içime, eridi iri üzüm taneleri camlarımda, gözleri kamaştı yapraklarımın / bir yaz yağmuru yağdı içime, gümüş güvercinler uçtu damarlarımdan, koştu yalınayak toprağım... Nazım Hikmet
★
Sevdiğim yaz geldi yine, karıncalar ve sineklerle çıktık yeryüzüne, barbunla lüferle marulla zeytinle / şairler sevinsin diye sevdiğim, yaz geldi yine... Gülten Akın
★
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş, mavilerde sefer etmek / bir sahilden çözülüp gitmek, düşünceler gibi başıboş / beyaz bulutların ardından gelse altın ışıklı bir yaz / versem kendimi bütün bütün, bir yelkenli olup engine / kansam bir an güzelliğine, kuşlar gibi serseri ömrün... Orhan Veli
★
Göründün yine bu yaz gecesinde, yer gök, sularında güldüğün havuz / kelebek gibi uçmada ruhumuz / ve, biz sanki dünyalar öncesinde gibi, dumanlarda, uçkun, vücutsuz... Ahmet Muhip Dıranas
★
Bütün yaz kuyunun başında yedik, akşam yemeklerini / cevizler iç tuttu, bademlerin kabukları kurudu, ayvalara sindi gün ışığı... Necati Cumalı
★
Neden aynı kızlar, neden yine boğaz’da bu yaz da / kirpikleri dargın, dudakları kırgın, gizli bir nazda... Attila İlhan
★
İki bahar arasında tutulmuş bir dilektir, yaz... Küçük İskender
★
Yaz geldi, kalbim bembeyaz yüzünde kızların ve uzun ince bacakları arasında bir kuş tufanı şimdi... Refik Durbaş
★
Bir yaz’ı anlamak zordur ve anlamlıdır/ bana kalırsa, en saygın işidir bir kişinin / çünkü güneş ve kalın mavi insana hiçbir şey hatırlatmaz, öyle ki toparlar hayatın kalbini / ve o zaman, çökelir yaz / tutarak kendi kalbini, umutlar sarıya bırakır kendini, gül uzar, karanfil kokar... Turgut Uyar
★
Seni seviyorum ve bir şey söylemiş olmuyorum bunu söylemekle / ben bu yaz kokusunu bir başka zamandan anımsıyorum / ben bu yaz tadını biliyorum, terleyen aşkı, terleyen kasıkları ve şakaları biliyorum... Ataol Behramoğlu
★
Hepimize geçmiş olsun, atlattık bu kışı da burnumuz kanamadan, sıkıntımız kalmadı soğuktan yana / oduna bundan sonra çamaşırdan çamaşıra iş düşecek, kömüre misafirden misafire / lüzum kalmadı tencerenin kaynamasına, açtı gözlerini güneşe soğanlar, su yürüdü domateslere... Rıfat Ilgaz
★
Bu yaz da havalar sıcak, kızlar daha da güzel olacak / gönüllerimiz kadar uzak dağlarda, gelincikler açacak / bu yaz da havalar sıcak, göklerde beyaz kuşlar uçacak / düşlerimiz parıldayarak, yıldızlar doğuracak... Cahit Külebi
★
Böyle bir mevsimdir, arefesinde olduğumuz yaz.
★
Aşktır.
Mutluluktur.
Huzurdur.
Güneştir, denizdir, kumsaldır, tatildir, neşedir.
Cıvıl cıvıl kuşlar, rengarenk meyvelerdir.
İnsanın içini ısıtan duygulardır.
Yaşama sevincidir.
★
E bakıyoruz Türkiye’nin yazlarına... 2007 yazında mesela, turizm mevsiminin göbeğinde erken seçim yaptılar, ortalık toz dumandı.
2008 yazında AKP kapatma davası vardı, özellikle ekonomi allak bullaktı.
2009 yazında Ergenekon örgütü icat ettiler, Türkiye’nin saygın insanlarını tutuklamaya başladılar.
2010 yazında yetmez ama evet referandumu vardı, eşzamanlı olarak Balyoz darbesi icat ettiler, Atatürkçü subayları, generalleri, amiralleri tutuklamaya başladılar.
2011 yazının ortasında gene seçim vardı, bütün yaz mevsimi gene mitinglerle, toplumu kutuplaştıran siyasi kavgalarla geçti.
2012 yazında Suriye’ye burnumuzu soktuk, şak diye Fantomumuz düşürüldü, bütün yaz mevsimi “savaşa mı giriyoruz” endişesiyle geçti.
2013 yazında Gezi Parkı olayları çıktı, gençlerimiz öldürüldü, halkın üstüne gaz bombası attılar, plastik mermi sıktılar, sekiz bin kişi yaralandı, 12 kişi gözünü kaybetti, 50 kişinin kafatası kırıldı, felç kalanlar oldu.
2014 yazında cumhurbaşkanlığı seçimi vardı, takvimde başka gün kalmamış gibi, tam olarak 10 Ağustos’ta Sevr’in yıldönümünde yapıldı.
2015 yazında gene seçim vardı, hükümet kurulamadı, Türkiye bütün yaz mevsimini adeta belirsizlik komasında geçirdi, beş ay sonra hadi bakalım gene seçim yapıldı.
2016 yazında darbe girişimi yaşandı, zamanında yenen hurmalar tırmaladı, Atatürkçü subayları asrın iftirasıyla hapse atıp, cemaatçi subayları kendi elleriyle terfi ettirdiler, onlar da darbe yapmaya kalkıştı, yer yerinden oynadı.
2017 yazında gene referandum vardı, rejim değiştirildi, parlamenter sistem lağvedildi.
2018 yazında gene cumhurbaşkanlığı seçimi vardı, Türkiye “tek adam” tarafından yönetilmeye başlandı.
2019 yazında yerel seçim vardı, dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir rezaletle, aynı sandığa attığımız dört oydan birine sahte dediler, İstanbul büyükşehir belediyesi seçimini iptal ettiler, bütün Türkiye kilitlendi, yaz ortasında tekrar seçim yapıldı.
2020, 2021, 2022 yazlarında pandemi vardı, ölü sayısını gizlediler, hasta sayısını gizlediler, alt tarafı üç kuruşluk maskeyi bile dağıtamadılar, dünyada hiçbir ülkenin satın almadığı, henüz testleri tamamlanmamış Çin aşısını alıp, millete zorla bu aşıyı yaptılar, dünyanın en saçma kararıyla dünyada sadece Türkiye’de 65 yaşındaki vatandaşları eve hapsettiler, alışveriş merkezlerinde kapalı alanda topluca dolaşmayı serbest bırakıp, plajları yasakladılar, futbol maçlarını serbest bırakıp, sahil kenarında tertemiz havada yürümeyi yasakladılar, yüzlerce kişinin metrobüste bir arada oturmasını serbest bırakıp, kafelerde müzik çalınmasını yasakladılar, sokağa çıkma yasağı ilan edip, sokağa çıkması bile yasak olan vatandaşlara uçak biletinde indirim yaptılar, 20 yaş altındakilerin sokağa çıkmasını yasaklayıp, 20 yaş altındaki beş milyon çocuğu topluca sınava soktular, henüz kimseye bulaşmamışken okulları kapatıp, ölümler patladıktan sonra okulları açtılar, bütün dünya ülkeleri dükkanlarını kapatmak zorunda kalan küçük esnafına milyarlarca dolarlık maddi yardımda bulunurken, bunlar iban verip üste para istediler, 2020, 2021, 2022 yazlarında canımızı kurtarmak için bir yandan covid’le mücadele ettik, bir yandan saçma sapan yasaklara rağmen hayata tutunmaya çalıştık.
2023 yazında gene hem cumhurbaşkanlığı hem genel seçim vardı.
2024 yazında yerel seçimde gravitesi çok yüksek moral bulmuştuk ama, mesir macunuyla heba edildi, Instagram yasaklandı, Atatürk rozeti takan teğmenlerle, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye yemin eden teğmenler ordudan ihraç edildi, tıpkı 2021 yazında olduğu 2024 yazında da söndürme uçağı almadıkları için ormanlarımızın cayır cayır yanmasını çaresizlikle izledik.
Ve 2025 yazında... Ekrem İmamoğlu hapiste, Profesör Ümit Özdağ hapiste, İstanbul’un beş belediye başkanı hapiste, büyükşehir belediyesinin yöneticileri hapiste, gençlerimiz hapiste, gene PKK’yla masaya oturduk, Öcalan’ın serbest bırakılması bekleniyor, muhtemelen önümüzdeki yaz gene anayasa referandumu yapacağız.
★
Aşkın, mutluluğun, huzurun, yaşama sevincinin, güya şiirlerimizin mevsimi... 18 yıldır burnumuzdan geldi.
★
Şunun şurasında kaç yaz kaldı ömrümüzde, elbette bilemeyiz ama... Ne baharı kaldı memleketin, ne kışı, ne yazı, bu zihniyet geldi geleli.


