Gençliğin heyecanı ülkenin geleceğini belirleyecek Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, belki de hiç bu kadar, anlamına yakışır bir tutkuyla kutlanmamıştı. Coşkulu kutlamaları, ülkenin geleceği konusundaki umutları yeşerttiğini düşünerek izledik.
Ülke açısından baktığımızda; “Türkiye’nin nüfus artış hızının hızla düştüğünden, demografik fırsat penceresinin kapandığından yakındığımızı” hatırlatmak isterim. Yani gençliğin taleplerini, özlemlerini düşünürken, ülke için ne kadar büyük öneme sahip olduklarını hatırlamamız şart.
Özetle; gençlik ne kadar iyi yetişirse, küresel gerekliliklere uygun donanımlara kavuşturulursa, ne kadar yaratıcı kılınabilirse, işte o zaman ülkenin geleceğinin de garantiye alındığını söyleyebiliriz. Ülke ekonomisi açısından da ancak yaratıcı ve donanımlı bireylerle fark yaratabileceğimizi, zengin ve özgür ülke olmanın yolunun buradan geçtiğini unutmamak gerekiyor.
Mevcut duruma baktığımızda; “gençlik açısından hiç bu kadar kabus bir dönem yaşanmamıştı” diyebiliriz. Bir ebeveynden birkaç ay önce dinledim; çocukları liseyi bitirip, gerisini okumamış. Mahalle çevresinin etkisinde kalıyor diye bir an önce askere göndermişler, yapıp dönmüş. Normal bir işe girme niyeti olmamış. Ne yapacağını sorduklarında “Tanıdığınız yok mu; bir sürü mafya var, birine verin beni” demiş. Ardından da çalışmadan iyi para kazanmanın tek yolunun bu olduğunu, açıkça söylemiş.
Normal olarak; ebeveynler bu tavır üzerine telaşlanmışlar, çocuklarının açıkça böyle bir talepte bulunmasından kaygılılar. Semt değiştirmek gibi yollara başvuruyorlar ama çare olmadığını bilip, kararan hayatlarına devam ediyorlar.
“Gençlik hiç bu kadar kabus bir dönem yaşamadı” derken, bu örneğin çok yaygın olduğunu gördüğüm için söylüyorum. Nitelikli eğitimin, kurallara uymanın, yaratıcılığın, etik kuralların, bilimselliğin dışlandığı ve para etmediği bir dönemi hiç yaşamamıştık. Para kazanmak için her yolu mübah görmenin, yasalar herkese eşit uygulanmadığı için kayıt ve yasa dışılığın arttığı, haksız kazancın normal görüldüğü bir iklim, artık hakim oldu.
GENÇLER KIZGIN
Bu ikliminin bizi özgür, adil, çağdaş bir toplum geleceğinden uzaklaştırdığı açık. Belki de mevcut iklim, bu hedeften uzaklaştırmak için, bilerek oluşturuldu.
Elbette, bunun yanında dünya çapında beyinlere sahip, her açıdan donanımlı gençlerimiz de var ve sayıları az değil. Ancak bu iklim sürerse, zaten giderek büyüyen beyin göçü, akıl almaz boyutlara ulaşacak. Bilimin para etmediği, adaletsiz iklim sürerse, zorunlu olarak ülkeden hepsi ayrılacaklar. Ülkesini düşünen herkesin önceliği; gençlerin donanımını artırmak, yetişmiş gençlerin ülkede kalmalarını sağlayacak koşulları oluşturmak olmalı.
TÜSİAD 19 Mayıs mesajında fırsat eşitliği üzerinde durup, gençliğe gereken imkanların sağlanmasını istemiş. Gerçekten de eskiden olduğu gibi, köy okulundan çıkıp en iyi okullarda eğitim imkanının önü tekrar açılmalı. Bu siyasi iradenin yarattığı eğitim sistemi, artık yetenekli çocuk ve gençlere yolu açmıyor.
Gençlik kabus haline gelen koşullardan, haklı olarak, çok şikayetçi. ODTÜ’lü gençlerin 19 Mayıs’ta yürüyüşe davet için hazırlanan afişte yazanlarla bitirelim:
“Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençlik; artık hiç olmadığı kadar farkında, hiç olmadığı kadar öfkeli, hiç olmadığı kadar atik. Beklemeye de hiç tahammülü yok. Dağ başını duman aldı”


