“Ne yaparsam yapayım bir erkek gibi olamadım” Ersin Çelik
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Aşağıda anlatılanlar birinci ağızdan aktarımlardır. Lütfen can kulağı ile dinler gibi okuyun ve de okutun…
***
“Benim serüvenim tam anlamıyla ergenlik döneminde başlamış oldu. Kendimi keşfettim, işte duygularım farklılaş-maya başladı ve çok dini bütün büyüyen bir insan olduğum için bunu kendime asla yakıştıramıyordum. Aileme de bu yüzden söyleyemiyordum zaten.
Hani üzülürler, beni işte atarlar falan ki öyle bir ailem yok normalde ama bu stres size her şeyi düşündürüyor.
Bunları söyleyemediğim için farklı insanlara, farklı yerlere yönelmeye başladım. Aslında içimde olan hissi bastırmak yerine tamamıyla ortaya çıkartmış oldum. Ama içimde hep bir Allah sevgisi olduğu için de kendime bunu hiçbir zaman yakıştıramıyordum. İçime kapandığım için de ailem sürekli olarak neyim olduğunu, neden böyle olduğumu soruyordu, cevap da veremiyordum.
En son artık bir patlama noktam oldu ve ailemle bunu paylaşma gereksinimde bulundum. Ailemle paylaştıktan sonra onların bana tepkisi, yaklaşımı hiç beklediğim gibi olmadı. Benim yanımda olmaya çalışıyorlardı, beni buradan kurtarmaya çalışıyorlardı.
Ama girdiğim WhatsApp grupları, tanıştığım insanlar, işte aile kavramını yok etmeye çalışan insanlar olduğu için beni ailemden her zaman uzak tutarlardı. Bu da ailemden soğumama, onlardan uzaklaşmama sebep oldu.
Erkekten nefret ettiğim ya da korktuğum için mi diyeyim bilmiyorum, kız mesleğe gitmeye karar verdim. Kız meslekte etrafımda o kadar çok kız vardı ki bana da o kadar çok erkekmişim gibi hissettiriyorlardı ki diyordum ya ben hani buyum. Bak onlar da anlıyor.
Zaten içimde bir his var. İşte kızlardan hoşlanıyorum hissi var. O yüzden erkekte çok umursamıyordum erkeklerin hissettiğini ve erkek olmaya çalışıyordum.
Kız meslekte onların değer vermesi, işte sanki erkekmişsin gibi hissettirmesi, ondan sonra etrafında zerre erkeğin olmaması, kadınlığını asla hissedemiyor olman seni zaten tamamıyla bir erkek cinsiyetine yöneltiyor.
Ama ne yaparsam yapayım hiçbir zaman tam anlamıyla bir erkek olamadım. Belki yarısı bile olamadım. Fiziğimi değiştirdim, göğüslerimi gizledim, sesimi kalınlaştırdım, ayakkabı numaramı büyüttüm ama asla olamadım. Çünkü olamıyorsun. Normal olan bir şey mesela bu kadar zor olmamalı. Normal olan bir şey sana bu kadar acı vermemeli.
İçinde bulunduğunuz Whatsapp gruplarında ya da LGBT gruplarında trans birey olarak geçiyorsunuz. Kendinizi de böyle kabul etmişsiniz, okey. Ama onlardan bir eksik yönünüz olduğunu fark ediyorsunuz. Mesela işte onlar sürece girmişler, cinsiyet değişimi sürecine ya da işte onlar uyum süreci derler. Ama sen girmemişsin. Onların sesi kalınlaşmış, sen kalınlaştırabildiğin kadar kalınlaştırmışsın.
Vücut tipi değişiyor, senin değişmiyor. Bir eksikliğin var diyorsun, onların izinden gitmeye çalışıyorsun. İşte onlara özeniyorsun daha doğrusu. Hani sesim öyle olsun, sakalım çıksın, ameliyat olayım, kimliğimi alayım, bu kafaya giriyorsun. İşte evleneyim falan filan.
Bu yüzden ben de sürece girmeye karar verdim. Bunu aileme söyledim.
Asla buna destek çıkmadılar ama her zaman benimle o hastaneye geldiler. Eğitim araştırma hastanesine gittim.”
***
Aktardığım sarsıcı yaşanmışlığın ilk kısmını burada noktaladım. Devamı pazar günü gelecek. Yukarıdaki sözler, önceki yazıda yer verdiğim İNSAN 3.0 belgeselinin kahramanının ağzından ve kalbinden dökülenler. Yalın. Rafine edilmemiş bir hesaplaşma, muhasebe aynı zamanda.
Cinsel yönelim bozukluğu ya da duygu karmaşalarının sosyal bulaşıcılığın da etkisiyle pandemiye dönüştüğü bir çağdayız. Çevremizde böylesi çıkmazlarda olan ve telafisi mümkün olmayan dönüşümlere uğramış ya da eşiğinde olan onlarca, yüzlerce genç var. LGBT dayatması ve furyasını çok fazla konuştuk. Lakin ilk ağızdan hiç dinlemedik.
Hatice Beyza Öztürk ve Samet Doğan’ın bin bir güçlükle imza attığı İNSAN 3.0 belgeseli de işte çağın çaresiz yetişkinlerine yol gösteriyor. Evlatlarıyla olan ilişkilerini gözden geçirmeleri ve daha fazla fedakar olmaları gerektiğini salık veriyor.
Cinsel yönelim karmaşası yaşayan genç bir kızın anlattıklarına kulak vermeye devam edeceğiz. Çünkü bir kamu hastanesinde eline tutuşturulan bir kağıt ile biyolojik cinsiyetini öldürmenin eşiğine nasıl geldiğini de anlatıyor… Kayıtlara geçsin, elden ele yayılsın ve olur da bir hatanın önüne geçer diye tekrar tekrar yazmakta, paylaşmakta büyük fayda var…


