NEBİ MİŞ PKK’nın silah bırakması
Sabah sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Terörsüz Türkiye hedefi ile başlatılan süreçten bu yana Ortadoğu özelinde krizler yaşandı. Devam eden gerilimler çatışmaya dönüştü. İran-İsrail arasındaki çatışmanın topyekûn bölgesel ve küresel bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği endişesi yaşandı. Ortadoğu iç içe geçmiş krizlerle malul olduğu için sorunlara kolay çözüm üretilemez. Her yeni kriz, mevcut sorunların çözümünü sabote eder. Çözüldüğü varsayılan sorunlar bile yeni çatışmaları doğurmaya gebedir. Maalesef birçok sorun kendi dinamikleri ile de çözülemez.
Bir önceki çözüm sürecinde, Suriye iç savaşının başlamasıyla, Batılı bazı ülkeler PKK terör örgütüne farklı sözler vererek çözüm sürecini sabote etmişlerdi. Terörsüz Türkiye sürecinin de bölgesel gelişmelerden etkilenme riski olduğu için atılacak adımların zamana yayılmaması en baştan hedeflendi. Dolayısıyla çözüm yanlısı çevreler, sürecin zamana yayılmaması ve atılan adımların daha örtük bir zeminde yürütülmesi gerektiğini dile getirdiler. Terör örgütünün tasfiyesi kapsamında Türkiye'ye özgü bir model geliştirilmiş; süreç her ne kadar örtük bir zeminde yürütülse de, silahların tesliminin en sona bırakılmaması gibi özgün yöntemler gerekçeleriyle topluma anlatılmıştır.
Sürecinin Türkiye'ye has bir model olduğu dile getirilmesine rağmen, medyada ve kamuoyu önünde yapılan tartışmalarda birçok kişi kendi yöntemini en doğrusu olarak pazarlamaya devam ediyor. Yöntem olarak sunduğu da dünyada birçoğu başarısız olmuş süreçler. Devam eden silah bırakma safhası ile ilgili kamuoyunda Türkiye modelinin ruhu ile bağdaşmayan tartışmalar ve öneriler var. Mesela terör örgütünün silah bırakma süreçlerine medyanın davet edilmesini önermek bunlardan biri.
Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda bazı kritik aşamalarda somut sonuçlar alınmıştır. Silah bırakma çağrısı ve örgütün bu çağrıya uyma yönünde karar alması, geride bırakılan kritik eşiklerdendir. Ancak silah bırakma aşaması, hem şu ana kadar gelinen sürecin hem de bundan sonrası için en kritik aşamayı oluşturmaktadır. Bugün itibarıyla sahada bu aşamanın bazı adımlarının atıldığı bilinmektedir. Sürecin önemli bir bölümünün sonbahara kadar tamamlanması, yıl sonuna kadar ise bu aşamanın tamamen sonuçlandırılması beklenmektedir. Bu, sonraki aşamaların sağlıklı yürütülmesi açısından hayati önemdedir.
Zira süreç zamana yayıldığında, bozucu etkiler ve çeşitli sabotaj girişimlerinin hızla devreye girdiği, yalnızca son bir aylık süreçte dahi görülmüştür. Terör örgütünün silahlarını tamamen bırakmasının ardından, normal siyasal zeminde ve TBMM'de atılması gereken adımlar söz konusu olabilir. Ancak silahlar tam olarak teslim edilmeden ve başlangıçta belirlenen hedeflere ulaşılmadan, Meclis'te kurulacak komisyonun görevlerine ilişkin yapılan yersiz tartışmalar, sürecin ruhuna aykırılık teşkil eder. Buradan Meclis zemininin faydasız olduğu anlamı çıkmaz. Ancak zamanlama, yöntem ve yol haritasının belirlenmesi kritik bir meseledir.
TBMM'de oluşturulacak komisyonun işlevinin, terör örgütünün silahlarını bırakmasının ardından atılacak adımlarla ilgili olacağını öngörmek gerekir. Meclis'te yapılacak düzenlemeleri tartışırken, örgütün bugünden yaptığı açıklamaların Meclis'e doğrudan yansıyacağı gibi bir algıya fırsat verilmemelidir. Normal siyasal alanın sınırları içinde siyaset kurumu nasıl diğer sorunlara çözüm buluyorsa, bu konularla ilgili de devletin ve milletin çıkarları çerçevesinde TBMM çözüm arayacaktır. Bugün kamuoyunda tartışılan temelsiz bazı başlıkların ise Meclis gündemine alınmayacağı açıktır.
Sürecin selametle sonuçlanması için başta belirtilen yol ve yönteme uymak hâlâ hayati derecede önemlidir. Bir aşamanın tam tamamlanmadan sonraki aşamalar, PKK'ya müzahir çevrelerin argümanları ile tartışılırsa bu yürütülen çabalara zarar verir. Bu konuda toplumsal hassasiyet doğruyu yanlıştan ayıran terazidir.


