Ninova Ovası Soykırımı’nın 12. yılında Süryaniler: Özerklik hakkımız ve soykırım tanınmalı Agos
Agos sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Süryaniler her yıl 4 Ağustos’ta, IŞİD’in 2014’te gerçekleştirdiği Ninova Ovası Soykırımı’nı anıyor. Soykırımın 12. yılında Agos’a konuşan Bethnahrin Yurtseverler Birliği Başkanı Joseph Saliwa, “Yeni soykırımlar yaşanmadan, Ninova Ovası’nda kalan son izler ve Hıristiyanlar korunmalı, güvenli bir bölgeye dönüştürülmeli” dedi.
Tarih boyunca soykırım, katliam, zorunlu göç ve pek çok yok edici politikaya maruz bırakılan Bethnahrin’in (Mezopotamya) en eski yerleşik halklarından ve Hıristiyanlığı kabul eden ilk halk olan Süryanilerin (Asuri-Arami-Keldani) en son yaşadığı soykırımlardan biri olan “Ninova Ovası Soykırımı”, IŞİD’in 2014’te Şengal’de Ezidilere saldırısından sonra oldu.
3 Ağustos’ta Şengal’de Ezidilere saldıran IŞİD, 4 Ağustos’ta da Irak’taki Ninova Ovası ile Musul’da yaşayan Süryanilere saldırdı. O günden beri Süryaniler, her yıl 4 Ağustos’ta “Ninova Ovası Soykırımı”nda katledilenleri anıyor.
Bethnahrin Ulusal Konseyi’nin (MUB) verilerine göre Süryaniler, Ninova Ovası’ndaki katliamın zemininin önceden hazırlandığını düşünüyor. IŞİD, 2014’te Musul’a saldırdıktan sonra Ninova Ovası’nda büyük bir çoğunluğu Süryanilerden oluşan Hıristiyanlara, ilk olarak “Ehl-i Kitap” oldukları için, Ezidilere yaptıkları gibi direkt saldırmadı, üç “seçenek” sundu. Ya Müslüman olunacaktı, ya cizye vergisi ödenecekti ya da mülklerini IŞİD’e teslim edip binlerce yıldır yaşadıkları toprakları terk edeceklerdi.
Hıristiyanlar, IŞİD’in dayattığı bu üç “seçeneği” de kabul etmedi. Ancak Hıristiyan halkların göç etmekten başka çareleri de kalmadı. IŞİD’in bölgeye yönelik tehditleri devam ederken, bölgeyi kontrol altında tutan ve “savunduğunu” iddia eden peşmergeler, Süryanilere “silahlarını derhal teslim etmeleri” talimatını verdi.
Ardından IŞİD’in, Ninova Ovası’nda yaşayan ve neredeyse tamamı Süryanilerden oluşan Hıristiyanlara yönelik saldırıları başladı. Bu saldırılar sonucu 400 bin civarında Hıristiyan zorunlu göçe maruz bırakıldı. Bölgede kalan yüzlerce Süryani katledildi, kadınlar ve çocuklar esir alındı.
Ninova Ovası’ndan kaçan Süryaniler, ilk olarak kuzey Irak’a, yine Süryanilerin yaşadığı Erbil, Duhok, Ankava ve Şaklava’ya göç etti. Onların bir kısmı da daha sonra Avrupa, Avustralya, Lübnan ve Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Böylece, Ninova Ovası Soykırımı sonrasında Irak’taki 1,5 milyona yakın Süryani nüfusu, 500 binin altına düştü.
Kiliseler bombalandı, 50 yıllık tabutlar açıldı IŞİD’in saldırılarında başta Musul merkezi olmak üzere, Ninova Ovası’nda bulunan 85 kilise yağmalanarak bombalandı, üç mezarlık kundaklandı ve göçe maruz bırakılan Süryanilerin geride bıraktığı mülkleri ve tüm eşyaları yağmalandı. Mezarlıkta 50 yıllık tabutlar dahi açıldı.
Ninova Ovası Soykırımı’nın 12’nci yılında, Bethnahrin Yurtseverler Birliği (HBA) Başkanı ve Irak Parlamentosu 3. Dönem Milletvekili Joseph Saliwa ile konuştuk.
4 Ağustos 2014’te bölgede neler yaşandı?
IŞİD’in uyguladığı yöntemler, 1400 yıl önceki İslamî fetihlere dayanan ve “ata IŞİD” denilebilecek bir yaklaşımdan türemiştir. Bu tarihten önce Musul halkının ciddi bir kısmı tarafından bu zihniyetin benimsendiği ve IŞİD ideolojisinin yeniden canlandırıldığı bir ortam hazırlanmıştı. Şehirde yaşayan Süryani halkımız, sosyal ve ekonomik yönlerden baskı altına alınarak geçim kaynakları engellenmişti. Birçok camideki hoparlörlerden Hıristiyanlara karşı kışkırtıcı çağrılar yapıldı ve Hıristiyan halklar ile savaşılması gerektiğine dair vaazlar verildi. Bu çağrılarda, Hıristiyanların evlerinin satın alınmaması, bu evlerin er ya da geç Müslümanlara, hiçbir bedel ödemeden geçeceği dile getiriliyordu. Ayrıca, tüm kiliselerdeki Hıristiyan din görevlilerine aylık cizye (vergi) ödemesi zorunlu kılınmıştı.
2014’e kadar Musul’daki Hıristiyanlar bütünüyle bölgeden çıkartılamamıştı. Ancak 4 Ağustos 2014’te pek çok Süryani ve Hıristiyan halk katledildi. Hayatta kalabilenler ise şehirden ve Ninova Ovası’ndan göçe zorlandı. Göç esnasında değerli eşyaları, paralarını almalarına izin verilmedi. Hatta resmi kimlik belgelerine bile el konuldu.
IŞİD’in saldırılarından Süryaniler nasıl etkilendi?
Halkımız o tarihte topraklarını, evlerini ve her şeyini kaybetti. Süryani halkından binlerce kişi bu korkunç soykırımda katledildi. Hayatta kalanların tamamı şehirden ve ülkeden göç etmek zorunda kaldı. Süryanilerin varlıkları ve kimlikleri yok edilmek istendi. Büyük bir kayıp yaşadı Süryaniler.
Süryaniler yaşananları “soykırım” olarak tanımlıyor. Irak hükümeti “soykırımı” kabul ediyor mu?
IŞİD’in işlediği suçlar, Irak Parlamentosu tarafından resmî olarak kabul edildi. Fakat ne yazık ki bu eylemlerin “soykırım” olarak tanınmasına dair herhangi bir resmî adım atılmadı hükümet tarafından.
Bölgeden göç etmek zorunda kalanlar, topraklarına geri dönebildi mi?
Ninova Ovası Soykırımı sonrası bölgeye dönen Süryanilerin sayısı, önceki nüfus çoğunluğunun ancak yarısı kadar. Öte yandan Musul’a ise halkımızdan neredeyse hiç kimse geri dönemedi. Çünkü IŞİD ve zihniyeti şehirde hâlâ korkutucu düzeyde varlığını sürdürüyor. Askeri anlamda IŞİD yok olmuş gibi görünse de sosyal, dini ve zihinsel düzeydeki IŞİD hâlâ Musul’un birçok yerinde etkili. Ne yazık ki, bu konuda beklentiler karşılanmadı, çözüm odaklı bir adım atılmadı. Çünkü geri dönüş koşullarını sağlamak ve topluma güven duygusunu aşılamak, sivil toplum kuruluşlarının ya da siyasi partilerin değil, doğrudan devletin sorumluluğunda olmalıydı. Fakat devlet bu görevi üstlenmedi. Bu yüzden de halkımız topraklarına geri dönemiyor.
Talep ve çağrınız?
Eğer Ninova Ovası bir özerk yönetime ve bölge statüsüne kavuşturulmazsa, halkımıza uygulanan bu zulümler devam edecek. Ortadoğu’daki birçok devletin zihninde kök salmış olan IŞİD zihniyeti hâlâ etkili. Son 1400 yılda, Babil, Asur, Akad ve Sümer’in torunları olan kadim Süryani halkının özel kimliği hiçbir zaman doğru anlaşılmadı. Halkımız, büyük kayıplar verdi, soykırımlar yaşadı. Yeni soykırımlar yaşanmadan, Ninova Ovası’nda kalan son izler ve Hıristiyanlar korunmalı, güvenli bir bölgeye dönüştürülmeli. Aksi takdirde, topraklarında yaşam sürdüren son Hıristiyan halklar da katledilecek. Bu nedenle, Ninova Ovası Soykırımı’nın 12’nci yılında, Süryaniler olarak özerklik talebimizi ve soykırımın tanınması çağrımızı yineliyoruz.


