Nükleer silah üretim tesisinde radyoaktif yaban arısı yuvası bulundu

ABD Enerji Bakanlığı tarafından yayımlanan rapora göre yuva, tesiste yapılan rutin radyasyon denetimleri sırasında 3 Temmuz’da keşfedildi.

Raporda, yuvada yaşayan arıların öldürüldüğü, ardından yuvanın radyolojik atık olarak poşetlenerek imha edildiği belirtildi. Olayın ardından bölgede arı bulunmadığı ve çevre ya da halk sağlığına bir etkisinin olmadığı ifade edildi.

Yuvanın bulunduğu direk, milyonlarca galon sıvı nükleer atığın saklandığı tankların yakınında yer alıyor. Ancak yetkililer, yuvadaki radyasyonun herhangi bir atık sızıntısından kaynaklanmadığını, bunun yerine "tesis geçmişinden kalan radyoaktif bulaşma" olduğunu açıkladı.

Savannah River Site, 1950’li yıllarda nükleer bombalar için plütonyum üretmek amacıyla kuruldu. Soğuk Savaş döneminde ABD'nin nükleer silah üretiminde önemli rol oynayan bu dev tesis, bugün ise nükleer enerji alanında faaliyet gösteriyor.

Enerji Bakanlığı raporuna göre, yuvada tespit edilen yüksek seviyedeki radyasyonun, içinde yaşayan arıların taşıyabileceği seviyeden çok daha fazla olduğu vurgulandı. Arıların yuvalarından sadece birkaç yüz metre uzaklığa uçabildiği belirtilerek, bu yuvanın tesisin 800 kilometrekarelik alanının ortasında bulunduğu ve dışarıya yayılma riskinin son derece düşük olduğu ifade edildi.

Buna rağmen çevre örgütleri, hükümetin olaya yaklaşımını yetersiz ve şeffaflıktan uzak buldu. Tesisi izleyen Savannah River Site Watch adlı sivil toplum kuruluşunun sözcüsü Tom Clements, Associated Press’e yaptığı açıklamada “Bu radyoaktif atığın kaynağı neresi, neden hâlâ açıklanmadı? Atık tanklarında halkın bilmesi gereken bir sızıntı mı var?” diyerek tepki gösterdi.

Savannah River Mission Completion verilerine göre tesisin faaliyette olduğu dönemlerde toplam 625 milyon litre sıvı nükleer atık üretildi. Bugün hâlâ 43 yer altı tankı kullanılıyor, sekiz tank ise kapatılmış durumda.

Yetkililer kamuoyunu, herhangi bir sızıntı ya da radyasyon yayılımı olmadığını tekrarlarken, olay geçmişteki nükleer faaliyetlerin günümüzde dahi doğaya ve çevreye olan etkilerinin sürebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.