OKAN MÜDERRİSOĞLU İran’dan alınacak dersler ve Truva atları!
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
2024 yılındayız. 30 Temmuz'u 31 Temmuz'a bağlayan ilk saatler... İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın göreve başlama törenine katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la Tahran'dan dönüyoruz. Fidan, gün içinde Hamas Siyasi Büro Şefi (merhum) İsmail Haniye ile de görüşüyor. Gazze ile Batı Şeria arasındaki Filistin bölünmüşlüğünü aşacak formülleri konuşuyor.
Saat 00:15'te, üzerinde "Türkiye Cumhuriyeti" yazan özel jet Tahran'dan havalanıyor. Haniye ise İran Devrim Muhafızlarının Misafirhanesi'nde konaklıyor. Gece yarısına doğru bir süre misafirhanenin 2. katındaki dinlenme odasında oturuyor. Derken bedenindeki yorgunluk gözlerine de vuruyor. Mihmandarı ile birlikte 4. katta kendisine tahsis edilen daireye geçiyor. Odasına çıktıktan dakikalar sonra, saatler 01:15'i gösterdiğinde, Tahran'ın kalbinde gecenin sessizliğini yaran büyük bir patlama sesi duyuluyor. Haniye şehit ediliyor. Daha ilk andan itibaren sinsi saldırının nasıl gerçekleştirildiği merak uyandırıyor. Geniş bir avlu içindeki binanın sadece bir yüzündeki bölümün yıkıldığı ve simsiyah olduğu görülüyor. Mossad'ın, Haniye'nin kaldığı katı, bulunduğu odayı ve odaya çıkışını dakika dakika izlediği anlaşılıyor. Suikast, tahminen 7-8 kg ağırlığında, tahrip gücü yüksek bomba yüklü kamikaze dronla düzenleniyor.
Bu kanlı olaydan 10 ay 13 gün sonra, İsrail terör devletinin İran'ın nükleer programını ileri sürerek başlattığı kombine saldırıda en üst düzey komutanlar yatak odalarında uyurken öldürülüyor. Yine kamikaze dronlarla nokta infaz yapılıyor. İran yönetimi 48 saat içinde şoku atlatıp suikastların yöntemini, yardım ve yataklık edenleri ortaya çıkarıyor. Mossad'ın aylar öncesinde İran'ın en stratejik askeri ve nükleer tesislerinin dibinde drone imalat atölyesi kurduğu saptanıyor. Patlayıcı yüklü onlarca dronun kamyonet kasalarında taşındığı, hedef bölge ve kişilere yönlendirildiği fark edildiğinde ise iş işten geçmiş oluyor
Analizlerde, istihbarat alanında iyi örgütlendiği varsayılan İran'ın taktik hatalar yaptığı vurgulanıyor. Enerjisini içerideki muhalifleri takip ve tarassuta harcayan İran istihbaratı, dışarıda ise vekil güçlerin (Hamas, Hizbullah, Haşdi Şabi, Husiler) koordinasyonuna yoğunlaşıyor. Devşirilmiş veya dönüştürülmüş vatan hainleri yüzünden tarihinin en büyük istihbarat zafiyetini yaşıyor ve çok ağır yara alıyor. Aynı dönemde İran ve İsrail ajanları, üçüncü ülkelerde de birbirlerine karşı "fırsat kollamaya" başlıyor. Haliyle Türkiye de operasyonel alanlar arasında yer alıyor. Ancak MİT, her iki ülkenin kadro ajanları ile taşeronlarını hızla deşifre edip İran ve İsrail'e, "Ayağınızı denk alın, burada at koşturamazsınız" mesajı veriyor. Hatta yeri geldiğinde önemli bazı operasyonlarını kamuoyuyla da paylaşarak kararlılığını kuvvetlendiriyor.
***
İsrail'in İran'a dönük saldırıları da gösterdi ki bir ülkenin istihbaratının kabiliyeti, vatana ve millete bağlılığı hayati değerde! Bunun yanı sıra ülkenin en mahrem kurumlarına sızan devlet dışı yapıların ürettiği riskler de ciddi beka sorunu!Nitekim dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti Grup toplantısında, Türkiye'nin atlattığı badireleri hatırlattı. Darbeler dizisinin arkasındaki odakları ifşa etti. Dedi ki...
"Türkiye'de, neredeyse her yıl 10 yılda bir tekrarlanan darbeler tesadüfen yapılmamıştır. Hiçbir darbe vatansever, milletperver eller tarafından kurgulanmamıştır... İşte İran'da olanları görüyorsunuz... FETÖ'nün MİT krizinde, 17-25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da yapmaya çalıştığı darbeler, bugün yaşananların ışığında daha bir anlam kazanmakta, bu hainlerin asıl gayelerinin ne olduğu daha belirgin hale gelmektedir!
Erdoğan, "12 Mart'a, 12 Eylül'e, 28 Şubat'ın 'bin yıl sürecek' denilen kasvetli günlerine bakın, arkasında aynı karanlık Siyonist şebekeyi göreceksiniz" derken hakikaten çok haklıydı.
Bu değerlendirmesini pekiştirmek için paylaştığı tespitler de ibretlikti:
"Türkiye, vesayet odakları ve FETÖ ihanet çetesiyle mücadele ederek, aynı zamanda Siyonizmin ülkemizdeki uzantılarıyla mücadele etmiştir. 15 Temmuz sadece FETÖ'cü hainlere karşı değil, emperyalizmin içimizdeki Truva atlarına karşı da kazanılmış tarihi bir zaferdir. Bunun önemi, değeri ve stratejik boyutu bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır!"


