OKAN MÜDERRİSOĞLU Silah bırakma sürecine özgü kontrollü adımlar…
Sabah sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
PKK terör örgütünün 12 Mayıs 2025 tarihinden geçerli olacak şekilde kendisini feshetme ve silah bırakma kararı alması gündemdeki önemini koruyor. Örgütün silah teslim etme zamanlaması ile yakın ve orta vadede atılabilecek idari, siyasi ve hukuki adımların kapsamı da aynı derecede ehemmiyet arz ediyor. Öyle ki… Kandil'deki terör baronlarının tasfiye sürecini ağırdan aldıklarına, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kurban bayramı sonrası gerçekleşmesi muhtemel Beyaz Saray ziyaretinin sonuçlarını görmeye meyyal olduklarına dair sinyaller de geliyor.
Elbette, "Terörsüz Türkiye" idealinin asli sahibi TBMM'dir. Terör prangasından kurtulmuş Türkiye mücadelesi, devletin iradesiyle başlatılmış ama bu milletin öz varlığı olmuştur. Tabiatıyla silah bırakma işleminin başlamasından nihayete ermesine kadar geçecek sürede birtakım kararların devreye girmesi de mukadderdir. Bu kararların bugün için köklü veya toplumun hazmetme kapasitesini aşacak içerikte olamayacağı da bir gerçektir. Tarihe mal olacak kararların Meclis zemininde ele alınması ve olgunlaştırılması zaruridir. Hal böyle olduğu içindir ki DEM Parti İmralı Heyeti'nin yakın zamanda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'la yaptığı görüşmede zikredildiği gibi hasta veya kendi kendini tam idare edemeyecek durumdaki tutuklu ve hükümlülerin infaz şartlarının değiştirilmesi söz konusu olabilir. Aynı şekilde İmralı'daki şahsın ilk etapta aile yakınları, avukatları ve DEM heyeti ile görüşme sıklığı ve şartları güncellenebilir.
Buna karşın… İmralı'da hemen bir sekretarya kurulmasından, STK'lar, akademisyenler veya medya mensuplarının düzenli ziyaretlerinden, karşılıklı istişarelerden bahsedilmediği de çok açıktır! O ve benzeri beklenti/ taleplerin karşılanmasının farklı adlar altında, farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren örgüt unsurlarının fesih ve silahtan arındırılma sürecine ne derece uyum sağladığıyla ilgili olduğu da bir sır değildir.
***
Gelinen aşamada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, TBMM bünyesinde "Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu" kurulması önerisi son derece yerindedir ve genel kabul görmüştür. Sn. Bahçeli, komisyonun üye sayısı, komisyona üye seçimi, komisyonun karar alma biçimi gibi başlıklarda 7 madde sıralamıştır. Bu maddeler, başlangıç müzakerelerine dayanak oluşturabilecek içeriktedir. Sözü geçen komisyonun, TBMM'deki ihtisas komisyonları niteliğinde olması, bu amaçla yasal ve iç tüzük düzenlemesi yapılması da gerekebilecektir. Nereden bakılırsa bakılsın… Komisyon, en geniş yelpazede temsili içeren, "istişari yapıda" faaliyet gösterecektir. Yani, daha çok mutfak çalışması yapacak, en çetrefilli konuları ele alacak, gerekirse birden fazla teklifini, Yüce Meclis'e ve kamuoyunun takdirine sunabilecektir. Anayasa ve Adalet komisyonlarınca değerlendirmeye esas alınan öneriler, TBMM Genel Kurulu'nun gündemine gelecek ve son şeklini alarak, geniş tabanlı uzlaşmayla yasalaşacaktır. Kanlı ve karmaşık bir terör organizasyonu lağvedileceği için, benzeri ülke örneklerinde olduğu gibi bu işin kapsamında toplumun bir anda ikna olması kolay olmayacak tedbirler de tartışılacaktır. Günün sonunda milletin feraseti, her türlü fitneye galebe çalacak enginliktedir.NOT: Bugün, 27 Mayıs 2025. Çocukluğumuzda anlamını bilemediğimiz şekilde Hürriyet ve Anayasa Bayramı kutlamasına dahil edilirdik. Aklımızın erdiği yıllarda 27 Mayıs gerçeği ile yüzleştik. Resmî törenlerin Anayasa Mahkemesi başkanının makam odası önünde sıraya dizilerek gerçekleştiğini öğrendik, şoke olduk. Buradan konuyu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in dünkü açıklamasına bağlamak ve teşekkür etmek istiyorum:
"Bu ülkede demokrasinin ve hukuk devletinin egemen olması için çaba sarf ediyoruz. Geçmişimizde yaşadığımız olumsuzlukları yeniden yaşamayacak bir kuşak yetiştirmek üzere uğraş veriyoruz. 27 Mayıs'ı, 28 Şubat'ı, 15 Temmuz'u da çocuklarımız öğrensinler ve neye sahip çıkmaları gerektiğinin farkında olarak eğitim alsınlar istiyoruz!"


