Okullar temizlenmeyi, öğretmenler atanmayı beklerken Bakan Tekin süreç mesaisinde: Talimatını Erdoğan vermiş!
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AKP Eskişehir İl Teşkilatı’nın düzenlediği Gaziler Günü programında gazi ve şehit yakınlarıyla kahvaltıda buluştu.
TALİMATINI ERDOĞAN VERMİŞ!Terörsüz Türkiye süreci hakkında gazi ve şehit yakınlarına bilgi veren Bakan Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerinden yaz boyunca Türkiye’yi gezmelerini ve süreci anlatmalarını istediğini ifade etti.
Yusuf Tekin hakkında suç duyurusu!
Yusuf Tekin, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“İNSANLARI TERÖRİZE EDEN YASAKLARI ORTADAN KALDIRIYORUZ”“Öncelikle şunun altını çizelim: Biz milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakar ve değerlerine sahip bir siyaset kuşağıyız. Yaptığımız her iş, attığımız her adım öncelikle bizim bu değerlerimizle örtüşsün. Bu değerlerimizle çakışmasın diye çaba sarf ediyoruz. İstediğimiz şey bu değerlerimize uygun olmak koşuluyla politikalarımızı hayata geçirmek.
Bunu yaparken asla incitmeyeceğimiz, asla rahatsız etmek istemediğimiz gazilerimiz, şehirlerimiz ve aileleri. Onları asla incitmek istemeyiz. Şu anda içinde bulunduğumuz terörsüz Türkiye sürecinin aslında gayesi onlar her ne için canlarını feda ediyorlarsa, biz de onların bu amaçlarını hayata geçirmek için çaba sarf ediyoruz.
“2002’DEN ÖNCE TÜRKİYE YASAKLAR ÜLKESİYDİ”"Terör, iki türlü önlenir. Birincisi, güvenlik tedbirleriyle. Askeri ya da silahlı mücadeleyle. Burada aramızda bulunan şehit yakınlarımızın, gazilerimizin yaptığı mücadele ile. Ancak bu mücadele yöntemlerinden bir tanesi. İkinci bir yöntem daha var. O da çok önemli. O da şu: İnsanları terörize eden, insanların terörle irtibat kurmasına sebebiyet veren politikaları, uygulamaları, yasakları ortadan kaldırmak.
Siz eğer, bir topluluğun bir etnik ya da dini aidiyetin kendini tanımlama biçimine resmi ve ideolojik olarak dayatmalarla hareket edip yok sayarsanız, onların kendilerini tanımlama biçimlerini inkar ederseniz, engellemeye çalışırsanız o insanlar da bu duygularını ve düşüncelerini hayata geçirmek konusunda kendilerini düşünce dünyalarını ele geçirmeye çalışan farklı gruplara doğal olarak teslim olabilirler. Bugün içinde yaşadığımız yürüttüğümüz süreci aslında atılması gereken önemli adımlardan bir tanesi burası.
Yani insanlar neden terör örgütleriyle irtibat kuruyorlar? Neden terör örgütlerinin söylemleri politikaları veya uygulamaları insanların onlara yönelmesine sebebiyet veriyor? Niye insanlar çocuklarını bu yapılara gönderiyorlar veya gönderilmesine müsaade ediyorlar? Buraya bakmak lazım."
“HEDEFİMİZ DÜNYADA ÖRNEK GÖSTERİLEN BİR TÜRKİYE”"Sayın cumhurbaşkanımızın önderliğinde yol yürümeye başlayan AK Parti, 3 Kasım 2002’den itibaren Türkiye’de yürütme erkinin başında. Ve terörle mücadele konusunda iki tane ana parantezimiz var. Birisi güvenlik tedbirleri. İkincisi de teröre kaynaklık teşkil edecek yasakları ortadan kaldırmak. Neydi bu yasaklar? Mesela 2002’den önce Türkiye’de bazı köyler boşaltılmıştı. Şöyle düşünün: Bir empati yapalım. Atalarınızın, dedelerinizin yaşadığı bir köy. Bağınız, bahçeniz, hatıralarınız, eviniz var. Ve bir gün devlet diyor ki, bu köyü boşaltmanızı istiyoruz diyor. Yani bütün geçiminizi, hatıralarınızı, yaşanmışlıklarınızı bırakın ve burayı boşaltın diyor.
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>2002’den Türkiye’de böyleydi. Hatta o kadar trajik bir durma gelmişti ki, boşaltılan köyler, o köylerde yaşayan insanlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet etmek zorunda kaldılar ve devlet bu köylülere tazminat ödemeye başlamıştı. Bir empati yapalım. Birileri geliyor ve bu uygulama nedeniyle sizleri kullanmak istiyor. Birçok insan bu tür sebeplerden dolayı terör örgütlerinin kucağına düşüyor idi. Mesela bu ülkede Ahmet Kaya diye bir sanatçı vardı. Ve Kürtçe şarkı söylediği için linç edildi.
İnsanlar kendilerini Kürtçe ifade etmek istedikleri zaman, atalarının, dedelerinin, analarının diliyle bir şey söyledikleri zaman devlet yasakçı bir mantıkla engelliyor idi. 3 Kasım 2002’de başlayan AK Parti iktidarı terörle mücadelenin ikinci boyutunu yani insanların etnik ve dini kimliklerini yok sayan onları baskılayan, dayatmalarla onlara muamele eden uygulamaları kaldırdı. Boşaltılan köylerden tutun da Kürtçe eğitime kadar alınan kararlara kadar… Köyler şu an boşaltılmadığı gibi AK Parti iktidarı ile beraber en ücra köşedeki okullarımız, en ücra köşedeki köylerimize yollarımız, oraları bir yaşam merkezi haline dönüştürmeye yönelik politikalarımız hayata geçirildi."
"Kürtçe konuşmanın yasak olduğu bir Türkiye’den Kürtçe devlet televizyon kanalı olduğu bir Türkiye’ye geçtik. Okullarda seçmeli Kürtçe derslerinin okutulduğu bir Türkiye’ye geldik. Ve insanların isteyenlerin çocuklarına Kürtçe, Kırmanca ya da Zazaca derslerini alabildikleri özel kursların olduğu bir Türkiye’ye geldik. Bunu yapmaktaki sebebimiz insanların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alan bir politika üretmek.
Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımızın ve onun kurduğu ekibin temel felsefesi, insanların temel hak ve hürriyetlerini dünyada örnek gösterilecek düzeyde güvence altına alan bir hukuk devleti inşa etmek idi. Bunun için mücadele ettik. Bunu yaparken ikinci beklentimiz de şuydu: Bütün bu yasakları ortadan kaldırırsak eğer terör örgütlerinin kullanacakları argümanlar kalmayacak.
Terör örgütleri insanları kandırmak için herhangi bir yasağı dayatmayı kullanamayacak. Ve dolayısıyla şehitlerimizin ve gazilerimizin uğruna mücadele ettikleri o barış iklimi yeniden inşa edilmiş olacak. AK Parti iktidarı boyunca bu iki tedbir beraber yürütüldü.”


