Ömrünü Serebral palsili 2 oğluna adadı Kayseri Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
KAYSERİ'de 3 çocuk annesi Kadriye Güven (38), Serebral palsi (beyin felci) hastalığı ile dünyaya gelen oğulları Mustafa (11) ve Ömer'e (10) adeta ömrünü adadı. Yürüyemeyen, konuşamayan, duymayan ve zihinsel engelli bulunan çocuklarını sevgiyle büyüten Kadriye Güven, "İnsanların bakış açısı çok farklı. Kesinlikle etrafın bakışı beni etkilemiyor. Daha çok evlatlarıma bağlanıyorum. Eve kapatma gibi bir durum olmuyor. Mesela gezmeyi seviyorlar. Sürekli alıyorum, geziyoruz dedi.
Melikgazi ilçesi Ağırnas Mahallesi'nde yaşayan 3 çocuk annesi Kadriye Güven'in çocuklarından Mustafa ile Ömer, Serebral palsi hastalığı ile dünyaya geldi. Güven çifti, hayatlarının büyük bir kısmını hastanede geçirdi. Yürüyemeyen, konuşamayan, duymayan ve zihinsel engelli bulunan çocuklarını sevgiyle büyüten Kadriye Güven, oğullarını bebek arabasına koyup gezdiyor. Çocukları katı beslenemediği için tüm yiyecekleri püre haline getiren Kadriye Güven, aynı zamanda aile ekonomisine katkı için kete, mantı, tandır ekmeği gibi ürünleri yapıp satıyor.
'4 YAŞINDA TANI KONULDU'
Kadriye Güven, "Doğma, büyüme Ağırnaslıyım. 3 çocuğum var. Melike, Mustafa ve Ömer. Çocuklarımın ikisi Serebral palsi ile dünyaya geldi. Hastalığımız genetik. Mustafa 11, Ömer 10 yaşında. 4 yaşına kadar bir hastane sürecimiz oldu sürekli. 4 yaşında tanı konuldu. Ondan sonra tedavilerimiz başladı. Sürekli hastanedeydik. Tedaviye gittik, geldik sürekli. Tabii beslenme zorluğumuz vardı. Psikolojik olarak çok etkilendim. 2 çocuğunun da hasta olması bir anne için zor. Baktım olmayacak, kendimi toparladım. Sürekli fizik tedaviye gidiyoruz şimdi. Fizik tedavi biraz ağır ilerliyor. Bağışıklığımız düşük. Beslenmeleri özel. Yedirdiğim şeyleri püre şekline getiriyorum. Yedirdiğim şeyleri biraz daha zenginleştiriyorum ki biraz daha fayda sağlasın diye" diye konuştu.
'SANKİ UZAYDAN GELMİŞİZ GİBİ'
Çocuklarını sürekli toplum içine çıkardığını aktaran Güven, "Günlük sabah kalkarız, bakımlarını yaparım. Kıyafetlerini değiştiririm. Yemeklerini yediririm. Çok yaşadım. 'Çocuğunun biri hastaydı, öbürünü niye doğum yaptın? Öbürünü niye dünyaya getirdin' gibi şeylerle karşılaştım. Çok yadırganıyorum. Sanki uzaydan gelmişiz gibi. İnsanların bakış açısı çok farklı. Kesinlikle etrafın bakışı beni etkilemiyor. Daha çok evlatlarıma bağlanıyorum. Eve kapatma gibi bir durum olmuyor. Mesela gezmeyi seviyorlar. Sürekli alıyorum, geziyoruz. Toplum içine çıkıyoruz. Bu bakışlara aldırmıyorum. Bazen üzse de aldırmıyorum. Görenler, 'ikiz mi?' diye soruyor" dedi.
'EMANETİMİZE SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİYOR'
Diğer ailelere mesajlar veren Güven, "Üzülmesinler. Her şey insanlar için. Bu da bize Rabb'imin bir emaneti. Emanetine sahip çıkmamız gerekiyor. Destekleri iyi. Eşim çalışıyor. Evde oldukça destekler, sever. Kızım da aynı şekilde. O da destekler. Kardeşlerini çok sever. Tabii onun da üzüldüğü zaman oluyor. Kızım yansıtmamaya çalışıyor ama çocuk gördüğü zaman hemen gözleri dolar, ağlar. Hani bir şey yediği zaman hemen kardeşlerini düşünür. Daha kaliteli yaşasınlar diye elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Mantı, kete yapıyorum. Buranın tandır ekmeği meşhur. Tandır ekmeği yapıyorum. Bunları isteyen olursa, satıyorum. Müşterilerim de var. Mesela bana 'şu güne hazır et' diye gün veriyorlar. O güne hazır ediyorum. Çok da beğenerek alıyorlar. Seviyorlar. Aile ekonomisine katkı sağlamak, çocuklarıma daha kaliteli bakmak için eşim de ben de elimizi taşın altına koyuyoruz. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" dedi.


